Adil Gülmez
Milli Eğitim Şurası
Antalya Belek Lykia World otelindeyiz.
Bu gün 2 Aralık 2014.
19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu burada gerçekleşecek.
Açılış konuşmasını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yapacak.
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı dün akşam itibariyle otele geldiler.
Ne amaçla geldiklerini bilmediğim bazı siyasetçiler de burada.
Üst düzey MEB bürokratları, başta Talim Terbiyeciler olmak üzere diğer müdürleri de gördüm.
Türkiye’nin dört bir bucağından gelen eğitim mensupları oteli doldurmuş vaziyette.
Otel aslında bir golf sporu yapılan yer. Çok güzel bir mevkide kurulmuş. Çevremizde tabii bir ortam var. Daha çok Avrupalı turistlere hitap eden otelimizin personel kalitesi çok iyi değil. Karşınıza hep acemi garsonlar çıkıyor. Odama içme suyu ancak ikinci defa istememde geldi dersem ne demek istediğimi anlarsınız.
Anlatmak istediğim bazı çıkarımlara gelince:
Şura için bu ölçekte kapasitesi olan bir otelin seçilmesi çok isabetli. Dolayısıyla bu rahat imkânlar içinde memleketimiz ve insanlık için çok faydalı bir toplantı akdedileceğini sanıyorum. Bakanlığı otel ve mevki tercihinden dolayı kutluyorum. Umarım önümüzdeki yıllarda da güzel yurdumuzun bir başka mutena beldesinde gerçekleşir bu toplantı. Ankara tekrarından vazgeçilirse iyi olur.
Şura katılımcılarına baktığımda en az öğretmenlerin temsil edildiğini görüyorum. Daha çok il milli eğitim müdürleri ve yardımcıları, akademisyenler ya da sınıfa girmeyen diğer personel. Öğretmen pek yok. Eğitimin esas yükünü çeken, sınıfta ders anlatmasından dolayı sorunları bizzat yaşayan öğretmenden daha iyi kim anlatabilir eğitim problemlerini?
Hala birilerinin eski Türkiye anlayışını terk edemedikleri görülüyor. Ankara’dan plan ve programlar hazırlansın öğretmen de bunu uygulasın. Peki, il ve ilçe mem yetkilileri neden buradalar? Onlar ne yapacak? İşin içinde elbette idarecilik te var. Onun meseleleri de konuşulacak ama ne kadar?
Hiçbir zorunluluğu olmadığı halde bazı gazete ve sitelere yazı yazan tv ve radyolarda eğitim içerikli program yapan arkadaşları da pek göremedim burada. Hatta böyle bir arkadaş ben havaalanında uçağı beklerken aradı. Ve ısrarla sordu: Biz neden çağrılmıyoruz? Eğitim hakkında sürekli makaleler yazıyoruz, kurduğumuz derneklerle eğitim için toplantılar organize ediyoruz ama şura veya benzeri toplantılarda ıskalanıyoruz, neden?
Verecek bir cevap bulamadım ben. Beklentim o ki bu tür toplantılar bundan sonra ders verenlerle yapılır. Zira eğitimin sorunları ile en çok yüz yüze gelen insanlar onlar. Zahmete katlanan onlar. Biraz da külfet-nimet dengesi gözetilse, fena mı olur?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.