Adil Gülmez
Felsefenin Hatırı
Önce arızalı arızi kurum bir karar aldı.
Evet, YÖK, tedavülden düşmesi gereken bir kurumdur.
Bilerek böyle yazdım, kelime hatası falan yok.
Kaldırılması gereken bir kurumu her şeye rağmen ayakta tutmaya çalışmak arızalı bir aklın tasarrufudur, başka bir şey değil.
Bize çok çektirmesine rağmen artık ele geçirdik, şimdi ona biz hükmediyoruz diye bir kurum zararlı halden faydalı hale dönüşmez.
Sapını ele geçirdiğimiz keseri kendimize doğru sallamak ahlaklı bir davranış değildir.
Bunu yapmamalıydık.
YÖK, şimdiye kadar çoktan lağvedilmeliydi.
Kıyamadık, hata yaptık.
İşte bu yüzden arızalı dedim arızi kuruma.
İşte bu kurum son zamanlarda faydalı bir karara imza atmıştı.
“Yüksek Öğrenim Kurumu ( YÖK ), İlahiyat fakültelerinde okutulan ‘Felsefe Tarihi’ dersini müfredattan kaldırdı.
Edinilen bilgilere göre, YÖK İlahiyat Fakülteleri’ndeki ders programlarını yeniden düzenledi. Bu kapsamda ‘Felsefe Tarihi’ dersi İlahiyat Fakülteleri’nin programından çıkarıldı. İlahiyat Fakülteleri’nin fazla olduğu düşünülen ders kredileri de azaltıldı. Buna karşın fakültelere seçmeli ders sayısını arttırma imkânı sağlandı.
YÖK kaynakları kaldırılan Felsefe Tarihi dersinin isteyen İlahiyat öğrencileri tarafından seçmeli ders olarak alınabileceğini kaydetti. İlahiyat Fakülteleri’nde İslam
Göründüğü gibi arızalı kurum çok kötü bir şey yapmamıştı.
İsteyen öğrenciler seçmeli ders olarak felsefe okuyabileceklerdi.
Fakat çok iyi biliniyor ki az sayıda bir öğrenci gurubu hariç felsefe dersi tercih edilmeyecekti.
İtibardan düşeceklerini belki de işsiz kalacaklarını düşünen bazı ilahiyat kökenli akademisyenler öyle bir “istemezük” yaygarası kopardılar ki dönüp dönüp hayretle bakakaldım.
Meğer bizim esatizi kiram ne kadar da felsefe severmişler diye teaccüp ettim, hayretten dudaklarımı ısırdığımı hatırlıyorum.
Ve son anda teolog isyanı etkili oldu.
YÖK ilahiyatlar üzerindeki tasarrufunu sonlandırdı.
Yani bir anlamda felsefesever ilahiyatçılar arızalı kurumu dize getirdiler…
Oysa bu millet felsefe konusunda gösterilen hassasiyeti başka sahalarda da beklemişti.
Mesela 28 Şubat sürecinde, başları zorla açtırılan kız öğrencilere sahip çıkabilirlerdi.
Elden bir şey gelmediği görüldüğünde de istifa etmek düşünülebilirdi.
Yapmadılar, felsefe kadar değer veremediler başörtüsüne.
Bir tek arkadaşımız Veli Karataş resti çekti ve ilahiyattaki öğretim üyeliğinden istifa etti, bir de emekliliğini isteyerek Hayrettin Karaman hoca ayrıldı.
Üçüncü bir kişiyi ben duymadım…
Demek ki felsefenin hatırı tesettürden daha sakil imiş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.