Hasan Güneş
Eğitim Örgütlerinde Yabancılaşma
Okullarına yabancılaşan öğrenciler seçimlerini özgürce verebilir mi? Çevresine uyum sağlayabilir mi? Özgür olabilir mi? Bu köşe yazısında yabancılaşma olgusunun değişik anlamları öğrenci açısından ele alınıyor.
Yabancılaşma, bir öğrencinin geleceğini kendisinin değil, dış etkenlerin, şansın ya da kurumların belirlenmesi olarak ele alındığında, sorunlar bir yumak halini alıyor. Özellikle meslek seçiminde üniversitedeki bölüm seçimlerinin ailenin ve ülkemizin sosyo ekonomik koşulları belirleyici bir role sahip olduğunu görüyoruz. Bu durum da öğrenci için yabancılaşma kaynağı olabiliyor.
Diğer taraftan, çocukların ve gençlerin dünya olaylarının etkisi konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması yabancılaşma nedeni olarak belirmektedir. Bu açıdan bakıldığında, dünya olaylarını anlaşılmasını sağlayacak eğitim proğramı ve öğretim yöntemlerinden yoksunuz.
Öğrenci açısından yaşamın anlamlı olmaması da yabancılaşma nedeni oluyor. Öğrenci açısından, yaşamın anlamlı olması birçok faktöre bağlıdır. Ancak bunlar içinde yaşama sevincini arttıracak sanat ve beden eğitimi derslerinin önemi tartışılamaz. Ancak, özellikle ilköğretim düzeyinde sınıf öğretmenlerce resim –iş dersi başka dersin uygulama alanıymış gibi kullanılmak isteniyor. Hatta, bazı ilköğretim okullarının 1. Kademe sınıflarında uygulandığına rastlanmıştır.
Diğer taraftan, beden eğitimi dersleri meslek liselerinde kademeli olarak kaldırılıyor.
Üniversitelerde, iş garantisi olmayan bölümlerde okuyan öğrenciler yaşamı anlamlı bulmayıp eğitim sistemine yabancılaşabiliyorlar.
Yabancılaşma, rekabet biçiminin egemen olduğu eğitim ortamlarında da çıkabiliyor. Milyonlarca öğrencinin, onlarca sınava girmesi sağlanarak, bir rekabet ortamı yaratılıyor. Bu da onlar arasında çatışma duygusu ve dolayısıyla yabancılaşmaya neden oluyor.
Yabancılaşmanın temel nedenlerinde biri de öğrencinin toplumsal ilişkilerden dışlanması ve yalnız kalma duygusudur. Özellikle, KPSS’de başarısız olan gençler yalnız kaldığını düşünebiliyorlar. Bu nedenle, sosyal ilişkilere etkin katılım gösteremiyorlar. Yoğun üzüntü, öfke ve suçluluk gibi duygu durumlarıyla karşı karşıya geliyorlar. Bu gençler, kendi yaşamına temel oluşturacak değerleri oluşturmada güçlükler yaşayabiliyor.
Diğer taraftan, yabancılaşma öğrencinin kendi gerçekliğini kavrayamama ile de ilgilidir. Öğrencinin kendi gerçekliğini anlaması bilinç alanının genişlemesi ile mümkündür. Ancak, neoliberal eğitim proğramı, 4+4+4 eğitim yasasının gölgesi altında bunu sağlamak çok güçtür. Buna ilaveten çağdışı eğitim yönetimi ve öğretim yöntemleri ile bilinç alanının genişlemesi mümkün değildir.
Öğretme-öğrenme sürecinin ve dolayısıyla okulların etkililiği öğrencilerin bulundukları eğitim kurumlarına yabancılaşmamaları ile mümkündür. Yabancılaşmanın önlenmesi, yukarıda anılan yabancılaşmanın nedenlerinde gizlidir. Bu nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı ve söz konusu eğitim örgütlerinin yöneticilerine birçok görevler düşüyor.
Hasan Güneş
Emekli Akademisyen
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.