Adil Gülmez
Çiçek Neyi Hatırlattı
Gürcistan Başbakanı Bidzina İvanishvili ve beraberindeki heyeti kabul eden Çiçek, konuk Başbakan'ı Türkiye'de görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi:
“Sizlerle derin tarihi ve kültürel bağlarımız var, bunu önemsiyoruz. Ayrıca bizim çok sayıda iş adamımız Gürcistan'ın refahı ve kalkınması için aramızda köprü görevi görüyor. İş adamlarımıza birçok zorlukların çıkarıldığını biliyoruz. Onun için, dirayetli yönetiminizde, bu engeller kalkarsa sizin de menfaatinize olacaktır. Kaldı ki aramızda stratejik işbirliği de var. Doğalgaz hatları, petrol boru hattı ve şimdi demiryolu hatları... Bunlar bölgenin refahına, işbirliğine ve barışına katkı sağlayacak unsurlardır. Bunlardan rahatsız olanların varlığını biliyoruz. Ümit ederim olup bitenler iyi, soğukkanlı değerlendirilir, geriye dönemeyeceğimiz bir kısım yanlışlıklara kapı aralanmamış olur. Bizim kültürümüzde ve inancımızda komşuluk hukukumuzdan elde ettiğimiz temel prensibimiz var; komşu odur ki ne eliyle ne diliyle komşularını rahatsız etmemelidir. Bir kısım açıklamalardan şahsen de rahatsız olduğumu belirtmek isterim. Günlük politika mülahazalarıyla dostluklar zedelenmemeli. Halktan halka dostluk ve yakın işbirliğinin günübirlik politikalar ve politikacılar tarafından zedelenmemesi çok önemlidir.”
Meclis Başkanımız Cemil Çiçek, bir süredir kulislerde fısıltı halinde dolaşan bir hakikati seslendirmiş. Deneyimli politikacı Çiçek, acaba bilinçli bir çıkış mı yaptı, bilemiyorum.
Ama şundan eminim ki, bu çıkışı Çiçek için pek de iyi neticeleri getirmeye bilir.
Zira Meclis’te haddinden fazla Gürcü milletvekili olduğu birçok kişi tarafından biliniyor.
Ankara’ya yolu düşenler görüştükleri kişilerden benzer ifadeler işitmişlerdir.
Üst düzey atamalarda bahsedilen ırkla ilgisi olanların yakınlık derecesine göre tercih edildikleri biliniyor.
Bazı ihalelerde de aynı durumun söz konusu olduğu bir gerçek.
Bu durumda Meclis Başkanı’nın söylediği sadece kral çıplak demekten ibaret.
Fakat bundan sonrası, öncesi kadar rahat olmayacak.
***
Diğer taraftan Gürcistan ilginç bir ülke. Kuzey Doğu komşumuzun Atlantik Kurumlarıyla bütünleşme amacı var. Karadenizin doğusundaki Gürcülerin Avrupaya yakın olma ya da Batıyla iç içe olma gayesinin altında çok farklı amaçlar olabilir. Neredeyse bu amaç sözüedilen devlet için stretejik önemi haizdir.
Komşularıyla iyi ve dostane ilişkiler geliştirme gayreti içerisinde olan Gürcistan, dış politikasında ABD ve Batı yanlı bir yol izlemektedir. Rusya’nın, bağımsızlığı açısından büyük bir tehdit olmasının önüne geçebilmek için ise, NATO, KEİ, AGİT, AB, AK gibi kuruluşlarla yakın ilişkiler kurmaktadır.
Ülke içinde yaşamını sürdüren, Abhazya Özerk Cumhuriyeti, Güney Osetya Özerk Bölgesi, Pankisi Vadisi, Acara Özerk Cumhuriyeti, Ahıska Türkleri ve son olarak da Cevati Bölgesi vardır.
Demografik Yapısı
Ülke nüfusunun %65’ini Gürcü’ler, %11’ini Ermeni’ler, %10’unu Türkler, %10'unu Ruslar ve geri kalanını da Acaralar, Abhazlar, Osetler ve diğer bazı küçük gruplar meydana getirir.20 Nüfusun %89’u Hristiyan, %11’i ise Müslüman’dır.21
Günümüzde Gürcülerin çoğunluğu Gürcistan topraklarında yaşamaktadır. Gürcistan’da yaşayan Gürcülerin sayısı 3.800.000’dir. Ayrıca Türkiye’de 1.500.000 kadar Gürcü kökenli bir nüfusun olduğu tahmin edilmektedir. Rusya’da 398.000, ABD’de 150.000, Azerbaycan’da 50.000, İran’da 50.000, Batı Avrupa ülkelerinde 50.000 ve Ukrayna’da 34.000 Gürcü vardır.22 Batum ve çevresindeki Acarlar aslen Kıpçak Türkü’dür.
Dini Yapısı
Bölgeye gelen ilk semavi din Hıristiyanlık olmuştur. Gürcüler, Ermeniler’le birlikte, bölgenin Hıristiyan olan en kalabalık iki halkını oluşturmaktadır. Gürcistan Ortodoks Kilisesi, dünyanın en eski Hıristiyan topluluklarından biri ve günümüzde de Ortodoks mezhebinin bağımsız bir kilisesidir. Gürcüler, IV. yüzyıl başlarında Antakya’dan gelen Nina adında bir azizenin vaazlarından etkilenerek Hıristiyanlık dinini benimsemişlerdir.
Ortodoks Gürcüler’in dışında Katolikler de bulunmaktadır. İlk Gürcü Katolik topluluğu, 1240’da Tiflis’e giden Dominikenlerce oluşturulmuştur. Gürcü Katolik Kilisesi’nin faaliyetleri, Osmanlı’dan sonra Türkiye Cumhuriyeti döneminde de sürmüş, ancak 6 – 7 Eylül olayları18 sonrasında Katolik Gürcüler’in Batı ülkelerine göç etmeleri sonrasında Türkiye’de az sayıda Gürcü Cemaat kalmıştır.
Günümüzde, ülkede var olan dinlerin dağılımı; Ortodoks Gürcü %65, Müslümanlar %11, Ortodoks Rus %10, Gregoryen Ermeni % 8, diğerleri % 6’dır.
Gürcülerin Kökeni
Gürcistan’a, bugünkü halkın ataları olan toplulukların M.Ö 7.yy’da Mezopotamya’dan geldiği tahmin edilmektedir. M.S. 5.yy’da Gürcü alfabesi ilk kez kullanılmaya başlanmıştır. İki yüzyıl süren Müslüman hakimiyetinden sonra 9.yy’da başlayan özgürlük hareketi sonunda II.David ve Kraliçe Tamara döneminde Gürcistan en görkemli dönemini yaşamıştır. 13. yy’a kadar geçen bu dönem Gürcistan tarihinde “Altın Çağ” olarak adlandırılmaktadır.
Tarih boyunca Kafkasya’nın Anadolu ve İran gibi bir geçit yeri olması, Balkan Yarımadası ve Hindistan gibi göçlerin hedefi olan bir ülke konumunda olması, Gürcistan’da çok zengin bir tarih, kültür ve etnik birikimin oluşmasını sağlamıştır. Gürcüler’in tarihlerini ilk yazanlar, o çağların yegâne eğitim kurumunun kilise olması sebebiyle din adamlarıdır.
Gürcistan kısmının nüfusunun önemli bir kısmını oluşturan Gürcüler, eski Kafkas kavimlerinden olup, bölgede kendine özgün alfabesine sahip olan tek halktır. Gürcüler kendilerini genel olarak “Kartveli” diye adlandırırlar.26 “Sakartvelo” da (Gürcistan), tarihsel bir bölge olan “Kartli” adından gelmektedir.
Gürcistan dışında en fazla Gürcülerin yaşadığı yer Türkiye’dir.28 Türkiye, muhacir olarak topraklarına sığınan Gürcüler’i Türkiye’nin en güzel toprakları olan, coğrafyası ve iklimi ile Gürcistan’a çok benzeyen Karadeniz kıyıları ve Marmara Denizi’nin çevresindeki illere yerleştirmiştir.
***
Daha geniş bir okuma ve bilgi edinmek için 274.pdf http://acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/261/274.pdf
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.