Bütünleme Sınavı Şart

Eğitimde amaç, öğrenciyi cezalandırmak mı yoksa kazanmak mı?
Böyle soru olur mu? Elbette kazanmaktır diyenler çok çıkacaktır.
Hatta ilk sırada Milli Eğitim Bakanlığı ve öğretmenler gelecektir.
Ama yapılanlara bakıldığında, sanki öğrencileri kazanmaktan çok onları bir şekilde harcamaya yönelik uygulamalar görüyoruz.
Sınavların tümü bu yönde. A'dan Z'ye hiçbir sınav yok ki öğrenciden yana olsun.
En büyük temel yanlışımız, öğrencinin bildiklerinden çok bilmediklerini ölçüyoruz.
Oysa eğitimde esas olan, her koşulda öğrenciyi kazanmaktır...

Not yükseltme sınavı
MEB son yıllarda, Not Yükseltme Sınavı adı altında garip bir uygulama başlattı. Okullar kapandıktan bir hafta sonra, öğrenciler başarısız oldukları derslerden sınava girerek notlarını yükseltmeye çalışıyor. Kırık derslerden geçer not alanlar ve ortalamasını yükseltenler sınıf da geçiyor, daha yüksek not ortalaması ile ÖSS'de avantaj da elde ediyor.
Dışarıdan bakıldığında güzel bir uygulama. Hem öğretmen ve öğrencilerin yaz tatilleri zehrolmuyor hem de öğrenciye bir hak sunulmuş gözüküyor.
Ama madalyonun diğer yüzü hiç de göründüğü gibi değil.
Öğrenciden, bir yıl içerisinde başaramadığı derslerden, bir hafta içinde hazırlanıp notlarını yükseltmesi bekleniyor ki, bu da mucize demek. İçlerinde çok iyi performans gösterip başarılı olanlar yok mu? Tabii ki var. Ama ya diğerleri?..
Eskiden bütünleme sınavı diye bir olgu vardı. Sınıfta kalan öğrenci yaz boyunca çalışır, ağustos sonunda ya da eylülde bütünleme sınavlarına girerdi. Başaranlar geçer, başaramayanlar da kimseye kabahat bulmazdı. Çünkü elinden geleni yapmadığını herkes bilirdi.
İşte bu yüzden, Not Yükseltme Sınavı uygulamasına devam edilir, edilmez o ayrı bir konu. Ama bütünleme sınavı uygulamasına tekrar dönülmelidir. Bu da bakanların inisiyatifine göre değil, devamlılığı olan bir yaptırım haline gelmelidir.
Şimdi binlerce veli ve öğrencinin gözü, kulağı Ankara'da. Yeni bir sınav hakkı verilecek mi, verilmeyecek mi? Verilirse bayram edecekler. Verilmezse kahrolacaklar.
Benim dileğim de, görüşüm de verilmesinden yana. Verileceğini de sanıyorum. Ama bu ne olur, bir an önce açıklansın ki, öğrenciler çalışmaya şimdiden başlasınlar. Yaz tatilleri zehrolsun ve bir daha zayıf not getirmemeye tövbe etsinler.
Son dakikada verilecek bir sınav kararı, iyi niyetten çok yasak savmaya yönelik olacaktır ki, bu da öğrenciyi yeni bir telaşın ve çıkmazın içine sokmaktan başka bir işe yaramaz.
Şimdi yine sen kimden yanasın, çalışanla çalışmayan bir olur mu, tembeller mutlaka cezasını çeksin, başarıyı değil başarısızlığı destekliyorsun gibi bin tane terane okuyanlar çıkacaktır.
Kendi açılarından baktıklarında haklılar da. Çalışanla çalışmayan elbette bir olmamalı. Ama sonuçta ortada haksız yere verilen bir hak yok. Sadece yanlış zamanda verilen hakkın daha doğru zamanda verilmesi isteği var ki, bunu da makul karşılamak gerekir.
Dahası: Eğitimin amacı her koşulda öğrenciyi kazanmak olmalıdır. Ama hak edenleri!..
Siz bir yanda ilköğretimde derslik sorunu var diye tüm öğrencileri geçireceksiniz öte yanda bir bütünleme hakkını bile çok göreceksiniz.
Yine siz üniversitelerden ilişiği kesilen tüm öğrencilere yeni bir sınav hakkı tanıyacaksınız, ama doğru zamanda yapılacak bir bütünleme hakkını öğrencilerden esirgeyeceksiniz.
Asıl çifte standart bu olur. Hele hele üniversite önündeki baraj puanlarını indirip kazananlara diploma verilmeye hazırlanıldığı şu günlerde.
Tembel öğrencilere en fazla ben kızıyorum. Ama yine de onları kazanmak için elden gelenin yapılmasından yanayım.
Özetin özeti: Her türlü cezanın affedildiği ya da hafifletildiği bir ülkede, öğrencilere doğru zamanda yeni bir sınav hakkı da verilmelidir.

Milliyet


Önceki ve Sonraki Yazılar