Adil Gülmez
Başbakanın İnce Taktiği
Bazıları için normal olan şeyler kimilerine olağanüstü gelebilir.
Son örneğini operasyonları seyrederken gördük.
Ben, Fethullah Gülen Hoca Efendi ve cemaatinin devleti ele geçirmek için adam yetiştirdiklerini biliyordum.
Evet, biliyor ve destekliyordum.
O günlerde kendinize böyle bir amacı hedef ittihaz edinmeniz gayet normaldi.
Nefes almak zordu.
Kitap okumak için bir araya gelmek takibata uğramak için yeterliydi.
Başörtülü Müslüman kadınlar bu ülkenin kamusal alanında kuduz köpek muamelesi görüyorlardı.
Herkesin kafasına göre uyguladığı bir 163. Madde vardı ki, evlere şenlik bir düzenlemeydi.
Hâsılı o günlerde devleti ele geçirip Müslümanların dinlerini serbestçe yaşayabileceği bir düzene kavuşturmayı hedeflemek meşru bir hedefti ve yadırganacak bir yanı yoktu.
Yönteminde kimi saçmalıklar vardı, mesela; Erbakan’a karşı her hâlükârda Demirel’e destek vermek gibi.
Cemaatin hedefi buydu ve biz yöntemine eleştiri getirirken içten içe başarılı olmasını temenni ediyorduk.
Ama bu gün eski Türkiye yok.
Şimdi değişiyor ve eviriliyoruz.
Açıkçası uhulet ve suhulet ile bir dönüşüm geçiriyoruz.
Memleketimiz artık bir özgürlükler ülkesi olma yolunda birinci sınıf bir demokrasi yaşıyoruz.
Bunu anlamayanların hırçınlıklarına şahit oluyoruz:
İşte gezi olayları budur.
Operasyonlar da bir nevi gezinin devamıdır.
Bakınız destekçilere, hepsi gezi militanı, hepsi gezi medyası.
Alayı gezici bunların.
Ama olmadı, verilenle yetinmediler.
Başkalarının emellerine de hizmet etmek istediler.
Karşılığında neler aldılar/alacaklar, bilemiyorum.
Verdikleri zarar ise devasa boyutta.
Ekonomiye verdiğiniz zararı acaba nasıl ödeyeceksiniz bu ülkeye?
Farkında olmadan taktiksel bir hata yaptılar.
Her geçen gün liderlik karizmasını güçlendiren bir adama bulaştılar.
Onun münazara dimağını hiç hesaba katmadılar.
Onların yanılmasını gözümüzde büyütmemek lazım.
Erdoğan’dan yana olanlar bile homurdanmaya başlamışlardı;
“Yahu bu Ak Partililer bile adamı yalnız bırakıyorlar, neden ekranlara çıkıp savunmuyorlar onu?”
Diyorlardı.
Gerçekte Tayyib Bey, ince bir taktik geliştirerek yakın çevresini fazla konuşturmadı.
Bu saldırıları göğüsleyerek, bizzat cevap verdi.
Ta öğrencilik yıllarından kalma münazara tecrübesini konuşturdu.
Bu taktik çok işe yaradı.
Bir tarafta gizlilikte, ırak olmakta hikmet arayan bir Hoca Efendi, diğer tarafta her şeyi ama her şeyi muhibbanı ile paylaşmayı yeğleyen bir söz ustası.
Kimin kazanacağı ta ilk baştan belli bir yarış.
Ve inisiyatif Başbakan’da.
Acımayacak o çünkü acırsa acınacak hale düşeceğini iyi biliyor.
Sağlam irade adeta çelikleşmiş bir dimağa ve kalbe dönüşmüş vaziyette.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.