Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

Yaşam Merkezli Bağlantısal Eğitim, Ekolojik Okullar

Yaşam Merkezli Bağlantısal Eğitim
Ekolojik Okullar

ekolojik-okullar.jpg
Yeni yüzyılımız afetler yüzyılı olacak. Bu şimdiden görülüyor. Afetlere gün geçmiyor yenisi ekleniyor. Yüz yıl diyorum çünkü insanlık tarihinde yüz yıl çok uzun da olsa doğada yüz yıl dikkate alınmayabilecek bir süre. Her ne kadar doğal zaman için kısa da olsa insan ekosistemi için gayet önemli bir zaman dilimi. Çünkü doğada her şey çok hızlı değişiyor ve her şey çok hızlı bozuluyor. Küresel ısınmanın 1,5 derece artması geri dönülmez bir bozulmaya neden olurken 2 derecelik artış ise “insan için” yok oluş anlamına geliyor.

Böyle bir sınıra gelmiş durumdayız. Buna karşılık insan sosyolojik ve kültürel yapısı neo-liberalizmim yozlaştırıcı ve yabancılaştırıcı etkisiyle bu değişimi durdurabilecek hatta bunu anlayabilecek durumda değil. Devletlerin ise bu sorunu ciddiye almadıklarını Tramp’ın "küresel ısınmaya inanmıyorum" söylemiyle anlayabiliyoruz.

Yüz yıl diyorum çünkü bu yüzyıl insan canlısının doğada var oluş veya yok oluşunu belirleyecek kritik bir zaman. Doğanın algoritması her ne kadar çok karmaşık gibi görünse de aslında çok basit. Tümüyle, var olma, yaşamda kalma ve sürdürülebilirlik üzerine oluşmuş bir toptan ama bağlantısal bir sistem. Tek tek tüm varlıkların arasındaki bağlantısallıktan oluşmuş bir bütün. Bütünü oluşturan varlıkların oluşturduğu bütünün parçalarından daha başka bir şey olduğu ve adına yaşam dediğimiz enformasyon ağı. Spinoza’nın “conatus” dediği var olma dinamiği ve istenciyle donanmış varlıklardan oluşan bütünsel bir yaşam enformasyonu..

Yüz yıl diyorum çünkü bu yüzyıl büyük kopuş yaşadığımız doğa ile yeniden bütünleşme yüzyılı olmalı. Tarım toplumuna geçiş ile çitlediğimiz, tellerle duvarlarla çevirerek sahiplendiğimiz toprakların etrafındaki çitleri kaldıracağımız bir yüz yıl olmalı. Kendimizi diğerlerinden üstün görerek yok ettiğimiz canlılığın ve çeşitliliği yeniden yaşamlarına yol verme yüz yılı olmalı. Sahiplenmek için yok ettiğimiz ağaçların yeniden özgürce diğerlerinin kökleriyle haberleşerek dayanışma halinde gökyüzüne büyüyebilecekleri ormanları yeniden yeşertme yüzyılı olmalı. Sadece insana değil, yaşam enformasyonu içinde yeri olan canlı cansız her varlığa saygı duyduğumuz bir yüz yıl olmalı. Bu bilinci yeşerttiğimiz, bencilliğin yerini tüm varlıklarla yaşamı ortaklaştığımız bilincine vardığımız bir yüz yıl olmalı.

Bilim insanları değişimin öncüleridir. Asıl değiştiren dönüştüren bunun fitilini ateşleyen bilim insanlarıdır. Ancak onların duyulmadığı, dikkate alınmadığı toplumlarda dönüştürücü rolünü doğa kendisi devralır. Çünkü doğanın temel iç güdüsü yaşamda kalmaktır sürdürülebilirliktir. Bu iç güdü onu oluşturan tüm parçalarında da mevcuttur. Bireysel olarak parçaları bunu dikkate almazsa doğa müdahalesiyle kaba tabiriyle hizaya getirilir. Doğanın bu müdahalesi acıdır. Ancak tedviren bir müdahale olduğundan buna doğanın devrimciliği de diyebiliriz. Bu anlamıyla asıl devrimci bilim insanlarından öte yaşamın/doğanın kendisidir.

Yüz yıl diyorum çünkü ancak bu kadar bir süreçte insan merkezli bir yaşamdan yaşam merkezli düşünen insan yetiştiren bir eğitim sistemi oluşturabiliriz. Bilimde parça merkezli bir bilim anlayışından parçaların arasındaki bağlantıyı önceleyen bir bilim ve yaşam tarzı oluşturabiliriz.

Eğitimi ancak bu kadar bir sürede doğayla harmonik bir eğitim modelini yeniden yapılandırabiliriz.

Bireyin eğitiminde beyin nöronal bağlantısına uygun her lobuna her bölümüne hitap eden bir müfredatı oluşturabiliriz.

Bir sonraki çemberde bireyler arası bağlantısallık ile sağlayabileceğimiz birey odaklı değil, bağlantısal ve bütünlüklü okul ortamları oluşturabiliriz. Okul ortamlarını sadece insan odaklı olmaktan kurtarır tüm varlıklarla birlikte yaşayabileceğimiz yaşayarak onlara da saygıyı öğrenebileceğimiz ortamlar haline getirebiliriz. Yaşamdaşlarımızla ortak bir yaşam kültürünü okul ortamında oluşturabiliriz.

Eğitim müfredatında şimdiki yaşam kültürümüze uygun olarak şekillenmiş bireysel ve ardışık ve konu odaklı programlar yetine, döngüsel bütünlüklü ve disiplinler arası bağlantısal bir model tasarımı yapabiliriz.

Çemberin bir üst halkasında ise ülke ve gezegen için düşünebilen, doğadan ve doğasından topraktan sudan çevresinden kopmamış mutluluğun kolektif bir duygu olduğu bir yaşam oluşturabiliriz.

Bunları yapabiliriz. Ancak çok geç olmadan bir an önce başlamak gerekir. Çünkü doğanın devrimciliği acımasız olduğu kadar insan merkezli de değildir...

Hüseyin Özkan

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum