Adil Gülmez
Sayın Akşener’den Beklenen
Durumdan vazife çıkarmak gerekebilir bazen.
Kaçınılmaz, siz kaçsanız da o üstünüze üstünüze gelir.
Gereğini yapmak gerekir böyle durumlarda.
Yoksa kişi kendisiyle bile çelişkiye düşebilir.
Kendisiyle barışık olmayan insanlar istemedikleri rolleri üstlenirler.
Zoraki hamledilen görevler insani yönlerimizi törpüler, şahsiyetimizi ezerler.
Mutlu olması çok zordur ezik insanların, karamsarlık çevrelerine de sirayet eder.
***
Geçtiğimiz günlerde bir gurup hanım vekilimiz Hac ziyareti için kutsal topraklara gitmişti.
O sıralarda bazı kamu çalışanlarına başörtüleriyle çalışma fırsatı verileceği resmi beyanlarda yer alınca gözler mukaddes beldelerdeki hanım vekillere çevrildi.
Acaba hanım vekiller Meclise başları kapalı mı girecekler, yoksa buna cesaret edemeyecekler mi?
Şimdilik ortada net bir tavır yok.
Şöyle de denilebilir; bayan vekiller aynı partiden olmadıkları için ortada alınmış ortak bir karar yok.
Kimi Meclise başını örterek girebileceğini ihsas ettirirken kimisi de “Ben Meclise başım açık geldim, öyle devam edeceğim” diyerek başını kapatmayacağını ima ediyor.
Umarım hanım vekiller, geçmişte Milletvekili Merve Kavakçı’nın başına gelenleri yaşamaktan korkmuyorlardır. Zira köprülerin altından çok sular aktı. Türkiye doksanlı yılların Türkiye’si değil.
Artık bu milletin kimsenin vesayetini kabul etmeye tahammülü yok. Bütün vesayetçiler bertaraf edilirken onlara yardım ve yataklık edenlerin sesi de eskisi gibi gür çıkmıyor. Zinde kuvvetler yerini iğdiş edilmiş tavaşilere bıraktı. Yani ortada kendisinden çekinilecek bir güç kalmadı.
***
Bu ülkede bir zamanlar bir Semra Özal fenomeni vardı.
Çok konuşurdu, insanlar da onu konuşurdu, yaptıkları ettikleri sokaktaki vatandaşın diline düşerdi. Bir Hac ziyareti sonrası şöyle demişti: “Viskimi de içerim, namazımı da kılarım. Her şeyin yeri ayrı.” Benim şahsen hanım vekiller adına en çok korktuğum durum, onların da Semra Özal gibi davranmalarıdır. Yani bu vekillerimiz yarın kalkıp “Orası kutsal beldelerdi ve biz Hac ibadeti için oradaydık, dolayısıyla orası başka ama burası Meclis. Buranın da teamülleri var.” Demesinler.
Derlerse milletin kendilerinden beklediği güzel davranışı sergilememiş olurlar. Vatandaşın gönül muhabbetini başka mahfillerin ilkelerine kurban etmenin ezikliğini sittin sene yaşarlar, halkın içine çıkmada oldukça zorlanırlar.
Bakın selefiniz MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal Hanımefendi örneği önünüzde. 28 Şubat sürecinde başörtüsüyle seçildiği halde başını açarak Meclis’e giren Nesrin Hanım, şimdi olsa Meclise başörtüsüyle girerdim, çünkü şartlar değişti, diyor.
Burada her zaman siyasi duruşunu takdir ettiğim Sayın Meral Akşener Hanımefendiye büyük bir iş düşüyor. Bakanlık yapmış tecrübeli bir vekil olması hasebiyle kendisine göre daha az tecrübesi olan diğer hanım vekillere ablalık yaparak onları yönlendirmeli. Meclis Başkanvekilliği nüfuzunu da kullanarak hep beraber Meclise başörtüleriyle girmeliler.
Bu kahramanlık Sayın Akşener’e çok yakışacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.