Abdullah Damar
Okul Müdürleri, Gerçekten Müdür mü?
Başlığa bakıp, eğitim kurumlarımızda müdürlük, müdür başyardımcılğı ve müdür yardımcılığı yapan değerli eğitim yöneticilerini eleştireceğim sanılmasın.
Eğitim kurumu yöneticilerinin, ne kadar zor koşullarda, günde en az on saat, hizmetli, memur ve güvenlik görevlisi gibi personel ve ödenek yetersizlikleri başta olmak üzere, türlü sorunlarla, çok meşakkatli bir görevi yerine getirdiklerini iyi biliyorum.
Eleştirinin aksine biri, eğitim kurumu yöneticilerinin işvereni konumunda olan Milli Eğitim Bakanlığı; diğeri bütün kamu çalışanlarının ekonomik ve özlük haklarıyla ilgili konuları düzenleyen kurum olan Maliye Bakanlığının, eğitim kurumu yöneticilerini nasıl adlandırdığı, ekonomik ve özlük koşullarını neye göre düzenlediğine ilişkin bir değerlendirme yapacağım.
Eğitim kurumu yöneticilerinin yasal statüleri 657 Sayılı DMK ve MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, bu kanuna tabi kurumlarda çalıştırılan memurları on başlıkta altında sınıflandırmış. Kanunun 36.maddesine göre bu sınıflar şöyle;
1-Genel idare Hizmetleri Sınıfı
2-Teknik Hizmetler Sınıfı
3-Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler Sınıfı
4-Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı
5- Avukatlık Hizmetleri Sınıfı
6- Din Hizmetleri Sınıfı
7-Emniyet Hizmetleri Sınıfı
8-Yardımcı Hizmetler Sınıfı
9-Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfı
10-Milli İstihbarat Hizmetleri Sınıfı.
Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı; 657 Sayılı Kanun kapsamına giren kurumlarda eğitim ve öğretim vazifesiyle görevlendirilen öğretmenleri kapsar.
28 Şubat 2013 tarihinde yayımlanan MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin “Amaç” başlıklı 1.maddesinde “Bu Yönetmeliğin amacı, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim kurumları yöneticiliklerini ikinci görev olarak yürüteceklerin seçimine, atanmasına ve yer değiştirmelerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlere göre; eğitim kurumları yöneticileri 657 Sayılı DMK’da, eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfına dâhildirler. Bu durum, MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde de tescillenerek, eğitim kurumu yöneticilikleri “ikinci görev” olarak belirlenmiştir.
Yani, eğitim kurumu yöneticileri, hem 657 Sayılı DMK nedeniyle Hükümetin, hem maaş ve özlük haklarının belirlenmesi nedeniyle Maliye Bakanlığının, hem de atama ve yer değiştirmelerinin belirlenmesi nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığının nezdinde; öğretmendirler.
Eğitim kurumu yöneticilerinin devletin çeşitli kurumlarının nezdinde müdür olarak görülmediklerinin en önemli ölçütlerinden birisi de; 657 Sayılı DMK’nun, “İdari Görevlere Atanma” başlıklı 69.maddesinde yer alan “Kurumlar, Eğitim ve Öğretim, Sağlık ve Yardımcı Sağlık ve Teknik Hizmetler Sınıflarına dâhil memurlardan, kariyerlerinden yararlanmak istediklerini 2 - 4 üncü dereceler arasındaki idari görevlere ait olup kazanılmış hak derecelerinin iki altındaki derecelerden tesbit ve ihdas edilmiş kadrolara atayabilirler. Bu suretle atanan memurların aylıkları kazanılmış hak dereceleri üzerinden ödenir. Ancak kazanılmış aylık dereceleri ve kariyer hizmet sınıfları için tesbit edilen ek gösterge, zam ve tazminatlar ile atandıkları görevlerin ek gösterge, zam ve tazminatlarının farklı olması halinde fazla olanı ödenir.” hükmü yer almaktadır.” hükmüdür.
Bu hükme göre de müdürlük; idari görevlere atanmakla gerçekleşir. İdari görevlere ataması gerçekleştirilen diğer sınıflarda yer alan memurlar, “Genel İdare Hizmetleri” sınıfına geçirilirler.
Zaten uygulamaya da bakıldığında, eğitim kurumu yöneticileri, eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında yer alırlar, maaş bordrolarında “müdür”, “müdür başyardımcısı” ve “müdür yardımcısı” yazmaz. Maaşları ve birçok özlük hakları, öğretmenlerle aynıdır. Eğitim kurumlarında yönetici olmak, ne onların yasal statülerini, ne de ekonomik ve özlük haklarında herhangi bir değişikliğe yol açmaz.
MEB Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin yayımlanmasıyla birlikte, kamuoyunda yaşanan tartışmalar bir yana; öğretmenlik mesleğinin başında olan ve eğitim yöneticisi olmayı düşünen öğretmenlerin, bu durumu bilmeleri ve geleceklerini şekillendirirken, bir kez daha değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Eğitim kurumu yöneticilerinin bu belirsiz ve statüsüz durumu ancak, onların genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeleri ve maaş-özlük haklarının yeniden düzenlenmesi ile çözülebilir.