Adil Gülmez
Öğretmen Sandık Başında Unutuldu
Dünkü halimizi görecektiniz, içiniz sızlardı.
Bu iş özellikle bayan meslektaşlarımıza çok ağır geliyor.
Olmuyor/olmadığını bir kere daha gördüm.
Devlet, nasıl eğitimi kendi ideolojisini kitlelere aşılamak için kullanıyorsa; eğitimciyi de rejimin bekası için hayati önemi haiz ameliyelerde istihdam ediyor.
Ama sormuyor bize!
Sistem tam bir baskı anlayışıyla işliyor.
Görevler veriliyor…
Sandık Başkanlığı ya da memur üye diye.
Cuma günü çağırdılar çuvalları vermek için.
Öğleden sonra ise işimizi nasıl yapacağımız konusunda eğitim verdiler…
Kimse bir şey anlamadı…
Cumartesi günü görev yerimize giderek oy verme kabinlerini hazırladık…
Pazar sabahı gittik görev mahallimize, kendi imkânlarımızla…
Partilerin gönderdiği müşahitler işi bilen eğitilmiş kişiler değiller.
Dolayısıyla bütün işler bizim/yani sandık başkanı olan öğretmenlerin omuzunda.
Dolayısıyla sabahın yedisinde gittiğimiz görev yerinde bazen sabahın üçüne-beşine kadar işimiz devam ettiğinden eve ancak ertesi gün dönebiliyoruz.
Yorgun, bitkin ve bitap bir şekilde.
***
Hülasa, seçimlerde öğretmenlerin istihdam edilmesi keyfi bir uygulama olmaktan çıkarılıp isteyen kişilere verilirse daha uygun olacaktır.
Diğer taraftan sandık başkanlarına verilen ücretler de verilen emeğin karşılığı olmaktan oldukça uzaktır.
Cuma, cumartesi, Pazar ve pazartesi olmak üzere en az dört yevmiye verilmelidir.
Ayrıca 8 saati aşan bir süre çalışıldığı için ayrıca bir ödeme yapılmalıdır.
Çünkü oy verme günü sabah yedide başlayan süreç bazen ertesi gün saat yediye kadar devam edebiliyor.
Oy verme günü sandık başkanlarının başka sıkıntıları da söz konusu.
Mesela yemek.
Partiler müşahitlerine kumanyalarını verirken devlet memuruna herhangi bir şey vermiyor.
Sendikalar bu duruma itiraz etmeliler.
Ama ne yazık ki bu konuda sendikalardan bir şey duymadık.
Doğrusu bu da üzerinde durulması gereken bir diğer konu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.