Adil Gülmez
Kutlu Doğum
İnsan Hakları mefhumunun bu kadar önem kazanması beni rahatsız ediyor. Batı orjinli bir kavram olarak görüyorum bu fikri. Neden bir insan bu kadar yüceltilir? Nereye varılmak isteniyor? Yüceltmenin bir sonraki basamağı nedir? İnsandan tanrılar mı ihdas edilmek isteniyor?
İçimizden birileri bizi bir yerlere götürmek istiyorlar, nereye acaba?
Amaç, kendilerinin ifade ettiği gibi bizlere peygamber sevgisini mi aşılamak yoksa ona olan sevgimizi sulandırarak bizi ondan soğutmak mı?
İçinde bulunduğumuz ay birilerinin birkaç on yıl önce ihdas ettirdikleri bir programın her yerde bol bol icra edildiği bir ay. Adına da kutlu doğum haftası deniliyor.
Bakınız Ahmet Cantürk olaya nasıl yaklaşmış:
"Peygamberimizin doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak miladi olarak 571 yılının nisan ayının son 10 gününe denk düştüğüne dair rivayetlere istinaden önce Gülen Cemaati, ardından da Diyanet ve diğer İslami çevreler tarafından 21 Nisan ile başlayan hafta "Kutlu Doğum Haftası" olarak kutlanmaya başlandı. (Hz. İsa'nın doğumu da nisan ayının son 10 gününe denk gelmektedir. Bu nedenle de bu uygulama aslında dinler arası diyalog projesinin adımlarından biridir) Ancak, TSK ve Kemalist çevreler "23 Nisan'ı gölgede bırakmak için uyduruldu" diye tepki verince Diyanet, Kutlu Doğum Haftası'nı 14-21 Nisan arasına çekti. Hükümet bunu, kutlanması gereken "Belirli Günler ve Haftalar" arasına alınca bir "Müslüman Noeli" üretim süreci tamamlanmış oldu. Aslında hep beraber el birliği yaparak bir bidat ürettik ve geçmişteki bidatlerin nasıl üretildiğini bizzat yaşayarak öğrenmiş olduk. ... sonra, peygamber için doğum günü pastaları, çiçek festivali, gül lokumu ikramı, hediyeler, buz hokeyi yarışması, şiir yarışmaları, (korkarım yakında) şarkı yarışmaları, güzellik yarışmaları, mini futbol turnuvaları, kutlu doğum konserleri, kutlu doğum umre turları, kutlu doğum hatırası süs eşyaları....Allah bizi bu bidatlere bulaşmaktan korusun...”
Değerli meslektaşlarım, ne yapalım peki, diye sorduğunuzu düşünüyor ve diyorum ki:
Peygamberimizi anamızdan babamızdan hatta çocuklarımızdan daha çok sevmeliyiz. Allah Resulü Muhammed Mustafa yaşadığı günlerde de bu günkü insanların yaklaşımlarına benzer davranışlarla karşılaştı. Bazı insanlar onu anlamıyorlar, onun çarşıda pazarda rızkı için dolaşmasına anlam veremiyorlar ve şöyle diyorlardı: Onun yanında Allah’ın hazineleri olması gerekmiyordu? Bu soruyu soranlar onun fakirlik sıkıntılarını çekmemesi gerektiğini ima ediyorlardı.
Şimdiki Müslümanlar ise kendi imanlarını kuvvetlendirecek salih ameller peşinde koşmaları gerekirken Peygamberimiz adına bazı ibadetleri yapmalıyız duygusu içine girmişler, habire çırpınıyorlar. Bu şuursuz davranışların sağda solda garip tezahürlerine de şahit oluyoruz. Öz yaşamı İslami değerlerle çelişkiler yumağı haline gelmiş insanların Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle peygamber sevgisini izhar etmek adına ön plana çıkması kabul edilebilir bir vakıa değildir.
Lütfen okullardaki icra ettiğimiz programlara karşı duyarlı olalım. Bu programlar vesilesiyle saçma sapan şeylerin dini bir vecibe gibi algılanmasına engel olalım. Kontrolden çıkmış, külfet getirici etkinliklerden kaçınalım.
Bu hafta münasebetiyle yapılabilecek en güzel etkinliğin onu ve onun getirdiği dini öğretici faaliyetlerin olduğunu özenle vurgulayalım.
Unutmayalım dini yaşamakla mükellefiz.
Dini yaşadığımız hayata uyarlamakla mükellef değiliz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.