Mesut Kaymakçı
Kendi Halkına Hakaret Eden Aydınlar!
Son zamanlarda bir aydın edasıyla içinde yaşadığı topuma hakaret ederek statü kazanmaya çalışan insanlar dikkatimi çekmeye başladı. Bir kişinin yaptığı bir hatayı tüm topluma mal ederek ve “Bizim toplum cahil.”, “Bizim toplum eğitimsiz.”, “Bizim toplum bilinçsiz.” gibi ifadelerle sözlerini süsledikten sonra kendilerini seçkinci tayfasına oturtma gayretleri artık iyice kabak tadı verdi.
Bu ifadeyi kullanmak o raddeye vardı ki “çalışmayan, aylak aylak dolaşan, akşama kadar kahvede oturan, daha doğrusu topluma hiçbir katkısı olmayan tipler” bile bu modadan etkilendi. Öyle ki bu ifadeleri kullanmak artık medeniyetin, aydınlığın ve farkındalığın bir göstergesi oldu. Hatta kimi zaman silah gibi kullanılmaya başlandı. Kim önce söylerse o kazanır oldu. Sözün hedefini söylemeye zaten gerek yok: İçinde yaşadığımız toplum. Hataları, yanlışları paçalarından akan bazı tiplerin bile bu ifadeyi pelesenk haline getirmesi aydın (!) diye bildiğimiz insanların bilinçsizce söyledikleri sözlerden kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile içinde yaşadığı toplumdan kendini üstün ve farklı görme hastalığı bu insanlara maalesef aydınlarımızdan bulaşmıştır.
Hepimizin bildiği üzere edebiyatçımız Aziz Nesin: “Türk halkının % 60’ı aptaldır.” ifadesinin sahibidir. Aziz Nesin edebiyat alanında birbirinden değerli eserler vermiş, kendini ispatlamış bir insandır. Sade bir dille toplumun aksayan yönlerini, yergiye elverişli tarafları abartılı tiplerle ironik bir şekilde anlatan roman, hikâye ve oyunları ile tanınan bir aydınımızdır. Yani, bu topluma katkısı olan, emeği geçen bir insandır. Fakat ne olursa olsun kimseye bu içinde bulunduğu topluma hakaret hakkını vermez. Yani “Türk halkının % 60’ı aptaldır.” demekle çok büyük bir yanlışa imza atmıştır. Bu sözü savunanlar ya da kullananlar kendilerini aptal olmayan % 40’ın arasında olmaya layık görmeleri bu sözün popülaritesini arttırmıştır. Tabi, onların bu %40 ta olmalarının garantisi de yine kendileridir! Atalarımızın “ Civciv yumurtadan çıkmış kabuğunu beğenmemiş.” dediği kendi halkına yabancılaşan insanlar tam da bu insanlardır.
Bir aydın içinde yaşadığı toplumdan bir taraftan fikirsel olarak beslenirken diğer taraftan ve o toplumu aydınlatmakla görevlidir. Her ne kadar meşakkatli ve zor bir iş de olsa sabretmek zorundadır aydın. Eğer, gerçek bir aydın ise sabrı ile duruşu ile ve her davranışı ile örnek bir insan olmalıdır. Bir arıyı düşünelim sabırla binlerce çiçeğe konuyor, polenleri topluyor ve bünyesinde bir süre beklettikten sonra bu polenleri bal olarak bizlere sunuyor. Arı, polen almadığı bal üretemediği hiçbir çiçeği incitmez. Aydın da içinde yaşadığı toplumun sorunlarını tespit eder ve çözümlerini yine topluma sunar. Çözüm getiremezse toplumu suçlayamaz, toplumun hiçbir ferdini incitemez. Nasıl ki hiçbir doktor hastasını hasta olduğu için suçlayamaz ise nasıl ki bir öğretmen geç öğrendiği için öğrencisini suçlayamaz ise aydın da toplumun aksayan yönlerine düzeltemiyor diye hakaret edemez.
Aydının görevi kendince doğru olanı söylemektir, yol göstermektir. Toplum aydının görüşlerine göre hareket edip etmemekte özgürdür. Kendi görüşlerine uymuyor diye topluma hakaret etmek bir aydına yakışmayan bir davranıştır. Hiç kimse kendisine hakaret edilmesinden hoşlanmaz. Hatta insanlara hakaret edilmesi aksi tesir oluşturabilir. Siz hiç kendisine hakaret edilen bir kişinin “Kusura bakma sen haklısın, sen söyleyince ben aptal olduğumu anladım.” şeklinde tepki vereceğini düşünebiliyor musunuz? Aksine, tek bir incitici bir söz yapılan bütün iyiliklerin ve güzelliklerin değerini düşürebilir. Çünkü kimse kendisinin onurunun zedelenmesinden hoşlanmaz.
Bu fildişi kulesinden konuşma tarzı, bu böbürlenme bu kendini yücelerde görme hastalığı maalesef siyasi tartışmalarda da kullanılır oldu. Artık çoğu fanatikler bu Aziz Nesin’in meşhur cümlesini “öteki taraf”ı vurmak için bir silah gibi kullanması çok büyük bir talihsizliktir. Bu fanatikleri kendileri ile aynı düşünceyi paylaşan bazı niteliksiz insanları her türlü olumsuz davranışına rağmen aydın olarak nitelerken diğerlerini “aptal” olarak nitelendirmesi çok açık bir çelişkidir. Ayrıca, herkes karşı tarafı aptal olarak kabul ederse toplumumuzda aptal olmayan kimse kalmamış olacaktır.
Bu yazı ölmüş, gitmiş ve son sözünü söylemiş bir insanın şahs-ı manevisini sarsmak amacıyla yazılmış bir yazı değildir. Aksine, şu anda yaşayan “kendini aydın sınıfı”na koyan insanlara yönelik yazılmış bir yazıdır. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da birtakım yanlışlar vardır ve olacaktır. Kendini aydın sayan, topluma ve hayata sözü olduğunu iddia eden kim varsa bu yolda sabırla, azimle ve inançla hareket etmek zorundadır. Konfüçyüs’ün güzel bir sözü var: “Karanlığa küfredeceğine kalk da bir mum yak!” Aydına, yakışan tavır toplumdaki yanlışların altını çizip insanlara doğruyu, güzeli göstermektir. Ayrıca, hakaret hakareti doğurur.
Hiç kimse sırf kendi fikirlerini kabul etmediği için başkalarını aptal sayan bir insandan daha fazla aptal olamaz.
Mesut Kaymakçı
Eğitimci - Yazar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.