İmam Hatip Liselerinde sayı mı nitelik mi?

İmam Hatip Liselerinde sayı mı nitelik mi?

İmam Hatip Liselerinde sayı mı nitelik mi?

İmam hatip liseleri geçmişten günümüze kimi zaman siyasi mülahazaların bir parçası olarak kimi zaman da eğitim bir parçası olarak her zaman tartışmaların odağında olmuş bir kurumdur.

Ülkemizin yönetim anlamında en tepesindeki kurum olan Cumhurbaşkanlığı makamında bir imam hatiplinin bulunuyor olması tüm imam hatip camiası için bir gurur vesilesidir. Sayın Cumhurbaşkanı aynı zamanda “İmam Hatiplilik” profiline son derece uygun birisi olarak bu gururun haklı sebebidir.

İmam hatip liseleri bugün sadece ülkemiz için değil başta Türk dünyası olmak üzere Somali gibi Afrika ülkelerinde açılan ya da açılmak üzere olan imam hatip liseleri dolayısıyla dünyaya örnek teşkil eder bir konumdadır. Ayrıca ülkemizde yurt dışından gelen öğrenciler için açılmış bulunan Uluslararası İmam Hatip Liseleri de mevcut.

İmam hatip liselerini farklı kılan husus, bu okullarda mezhep taassubu ve selefi aşırılık gibi yanlışlıklar yerine Ehli Sünnetin itidalli çizgisinde eğitim verilmesidir. Mezunları toplumla, toplumun değerleri ile barışık bireyler olarak ülkemizin çok önemli hizmetler sunmaktadır.  Bu manada ülkemiz için vazgeçilmezdir.

28 Şubatta, üzerinden tank geçen imam hatip liselerinde öğrenci sayısı 64 bine kadar gerilemişti. Bu yıl itibariyle ise 450 binden fazla öğrenci imam hatip liselerinde eğitim görüyor. Ancak sayılar arttıkça nitelik hızla azalmaya devam ediyor. Meseleye sayı değil nitelik üzerinden bakarsak bir yere varabiliriz. Aksi halde imam hatip tabelası asmakla imam hatipli yetiştirilmiyor.

Son zamanlarda en fazla prim yapan husus imam hatip lisesi ve her şehre ilahiyat açmak. Bunun için olmadık çabalar gösteriliyor. Örneğin TEOG’ta yerleştirme problemine çözüm için, bir hafta aniden imam hatip liselerinin sınıf mevcutlarını yönetmelikte olmamasına rağmen 40’a çıkarılmıştı. Ne kadar boşta öğrenci varsa imam hatiplere gönderildiler. Bu konuyla ilgili olarak sabah erken kalkıp şube müdürü olan bir zât ile imam hatiplerdeki kontenjan meselesine dair bir tartışma yaşamıştık.  Şube müdürü beyefendiye neden kontenjan arttırıldı diye sorduğumuzda “Hocam yönetmelik değişti, her okul öyle olacak” demişti. Oysa ne yönetmelik değişmişti ne de sayılar artırılmıştı. Aynı beyefendi demişti ki “Hocam, bırakın gelsin çocuklar, imam hatibin ruhunu alamazlarsa da r’sini alsalar yeter.” Oysa bu çocuklar “ruhun r’sini alırken alfabede harf koymuyor söküp götürüyorlar” demiştim. Sahi, bu şube müdürü nerelerde? Gören var mı?

Biliyoruz ki İmam hatiplerde yaşanan sorunlar diğer liselere oranla çok daha az. Ancak bu durum sorunları görmezden gelmemize sebep teşkil edemez. Aslında bizim bu yazıyı kaleme alma sebebimiz “imam hatipler böyle ise ülkemizin hali nicedir” feveranıdır. Dolayısıyla imam hatiplerin hali üzerinden ülkemizin geleceğine dair kaygılarımızı dile getirmek istiyoruz.

Peki nedir bu sorunlar?

Bunun için öncelikle mevcut liselere giriş sistemini iyi irdelemek lazım. Zira sorunun temelinde liselere geçiş sistemi yatıyor. Malumunuz TEOG sisteminde elde edilen puanlara göre öğrenciler tercihlerini yapıyor ve puanlarına göre liselere yerleşiyorlar. Ee ne var bunda diyeceksiniz biliyorum. Sorun şu ki öğrenciler okumak istedikleri okulları değil puanlarının yettiği okulları tercih ediyorlar ve yerleşiyorlar. Dolayısıyla imam hatip liselerine okumak isteyenler değil başka okullara yerleşemeyen öğrenciler geliyor. Haliyle problemler de böylece başlıyor.

İmam hatip liselerinde namaz kılma oranının yüzde 14 olduğunu Faruk Beşer Hoca bir yazısında ifade etti. Günlük namazlar içinse bu oran, iyidir! Benim gözlemim maalesef daha da vahim. Yüzde 5-6 civarında. Bırakın beş vakit namazı, Cuma namazına giden öğrenci sayısı da pek iç açıcı değildir. Sadece namaz mı? Daha neler neler var. Ancak “dahasını” ifade etmek istemiyorum. Çünkü maksadımın ötesinde bir takım hususlar için değerlendirilmesini istemem. Ancak ilgililer isterlerse somut örneklerle kendilerini bilgilendirmekten çekinmem.

Geldiğimiz durumun vahameti açısından bir örnek vermek istiyorum. Vaktiyle, Cuma namazına gitmek yerine kız arkadaşı ile gezmeyi tercih eden bir öğrenci velisini meseleden haberdar ettiğimde “ne yapayım hocam” dediğinde dona kalmıştım. Üstelik bu vatandaş, vakıflar ve derneklerle içli dışlı birisi. Diğer liselerden farkı olmayacaksa imam hatiplerin sayısını artırmanın ne faydası var?

Peki ne olmalı?

İmam hatip liselerine öğrenciler sadece puanla değil ayrıca başka kıstaslarla yerleştirilmeli. Örneğin din kültürü ve ahlak bilgisi dersindeki başarısı ve din kültürü öğretmenin görüşü gibi. Bu mümkün değilse imam hatip liselerine yerleşen öğrencilerin mevcut ortaöğretim kurumları yönetmeliğine göre idare edilmesi yerine imam hatip liseleri yönetmeliği hazırlanmalıdır. Bu yönetmelikle müfredat, öğrenci davranışları, mesleki uygulama, kılık kıyafet ve ödül ceza sistemi yeniden inşa edilmeli.

Ne demişti başkan yardımcısı Bülent Arınç: “12 yılda maddi kalkınmayı gerçekleştirdik ancak aynı başarıyı manevi anlamda gerçekleştiremedik.” Bu itiraf üzerine 4+4+4 sistemi ve imam hatiplerin sayısının artırılması gündeme geldi. Ancak maalesef sistem işlemiyor.

Haber vermek istedim.

kaynak: www.memurpostasi.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.