Hüseyin ÖZKAN

Hüseyin ÖZKAN

Her Okulda Atölye Eğitimi, Her Sınıf Bir Atölye

Her Okulda Atölye Eğitimi, Her Sınıf Bir Atölye

Bu günlerde öğretim yöntemi tartışmalarından söz açılınca atölyelerden, atölye eğitimlerinden çokça bahsedilir oldu. Bunun nedeni hepimizin malumu olduğu üzere 2023 Eğitim Vizyonunda yazılanlardır.

Atölye yöntemi, yeni keşfedilmiş bir yöntem olmasa da uygulanması halinde, okullarımızda neredeyse unutulmaya yüz tutmuş "atölye" anlayışını yeniden gündeme taşıyacağı için çok önemlidir.

Konunun üzerinde düşünürken, yaklaşık 4 yıl önce Bilim ve Sanat Merkezinde çıkardığımız dergide yazmış olduğum bir yazı aklıma geldi. Neden derseniz? BİLSEM eğitiminin temel yönteminin atölye tabanlı eğitimden oluşmasıydı ve o yazının temel düşüncesinin atölye eğitiminin tüm okullarda yaygınlaştırılması gerektiğine yapmış olduğu vurguydu.

                            img_4556.jpg

Bu yazıda; 2010 -2011 eğitim yılı verilerine göre Ankara genelinin toplam öğrenci sayısını da göz önüne alarak, tanılandığı halde BİLSEM'lere ulaşım zorluğu yaşayan, eğitimlerin akşamları ve hafta sonları yapılması nedeniyle eğitime devam edemeyen öğrencilerin tahmini sayısından bahsetmiştim. Bir de tam tersi, kendisine ulaşılamadığından yeteneği tanılanamamış öğrencilerin sayısından bahsedilmişti.

Kısaca özetlersek;
Sayısal verilerin ışığında, gerek yetenek tanılamasında gerekse tanılanan öğrencilere eğitim verme konusunda bir çok öğrenciye ulaşılamadığı,
BİLSEM'ler az sayıda ve belirli merkezlerde olması nedeniyle buralara ulaşmada öğrencilerin zorlandığı, bu nedenle devamsızlıklar yaşandığı,
Ulaşabilen öğrencilerin ise eğitim sürecinden zaman içinde kopmalar yaşadığı, 
Merkez ilçeler dışındaki ilçelerdeki öğrencilerin ise BİLSEM'lere ulaşabilmesinin nerdeyse imkansız olduğu,
BİLSEM'lere ulaşamayan öğrencilerin yeteneklerinin tanılanmasının da bir anlamı bulunmadığı, çünkü tanılanan bu öğrenciler için okullarında yeterince eğitim önlemi alınamadığından, tanılanmasının da öğrenciyi geliştirici bir özellik taşımadığı yazının temel düşüncesiydi.

Bu yazıda bir de çözüm önerisinde bulunmuşum. O da şöyleydi; öğrenciler bizlere ulaşamıyorsa, hizmeti öğrencilere biz taşımalıydık. Yani Bilim ve Sanat Merkezinin atölye altyapısını tüm okullarda oluşturmalıydık. Öğrencileri BİLSEM'lere taşımaktansa BİLSEM'leri öğrencilere ulaştırmalıydık. Daha hakkaniyetli ve kullanışlı eğitim hizmeti anlayışı da buydu.

Öğrencileri kendi eğitim ortamından ayırmadan, başka bir yere taşımadan, yine kendi ortamında, meraklarına uygun yetenek eğitimlerini alabilmelerini sağlamalıydık. Bu da ancak her okulun alt yapısını, merak ve yetenek eğitimine uygun olarak hazırlayarak atölyelerle donatarak olabilirdi.

Bu elbette BİLSEM'lerden vazgeçmek anlamına gelmiyordu. Eğitime gönül vermiş bir hayırseverin öncülüğünde ilk Ankara'da kurulan ve 1994 yılından beri neredeyse çeyrek asırlık tecrübesi bulunan BİLSEM'lerden yararlanmak gerekiyordu. Bu tecrübeden BİLSEM'leri eğitimlerden sorumlu koordinasyon, rehberlik ve hizmet içi eğitim görevine getirerek yararlanılabilirdi. Böylece BİLSEM'lerin etki alanı daha da genişliyordu.

O günkü yazımda yer alan şekil, şema grafik gibi görsellerden ve yazının içeriğinden çıkan ana düşünce özetle bunlar idi.

Ankara'da bu anlamda güzel adımlar da atıldı. Destek Odaları BİLSEM'lere çeşitli nedenlerle ulaşamayan öğrenciler için de eğitim alanı olarak düzenlendi. Bakanlıkça Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde üstün yeteneklilerin de okulların destek odalarından faydalanabilmeleri için düzenlemeler yapıldı ve okul yönetici ve öğretmenlerine eğitimler verildi. Ancak bu alanda destek odası eğitimleri yeterince ve hedefine ulaşan bir şekilde yararlı olabildi mi? Buna istisnalar hariç olmak üzere gönül rahatlığıyla evet cevabını vermek mümkün değildir. (Bu konu yazımızın konusu olmamakla birlikte destek odalarının sadece bir oda ve bu odanın içinde bir eğitim olarak görülüyor olması okul destek eğitimlerinin önünde engel oluşturdu. Oysa destek eğitim tüm okul ve çevresiyle birlikte olabilmeliydi.)

Şimdi geldiğimiz noktada Eğitimde 2023 Vizyonundan kaynaklı olarak okulların alt yapısında atölyelerin düşünülüyor olması sevindirici bir gelişme. Bu hem yeteneği ve yönelimi tanılanmış öğrenciler için merak geliştirme ve üretim atölyeleri olacaktır. Hem de okulun diğer öğrencileri için yetenek ve yönelim belirleme ve tanıma tanılama ve yönlendirme süreci için önemli yerler olacaktır. Diğer yanıyla da yukarıda belirttiğim yazıda ifade ettiğim gibi BİLSEM'lere ulaşamayan öğrenciler için eğitim hizmeti öğrenciye ulaştırılmış olacaktır.

Ancak atölye eğitim yönteminde şunlara dikkat edilmelidir:

- Atölyeler destek odaları gibi sadece fiziki mekan şeklinde tanımlanmamalı, yeri geldiğinde okulun her yeri atölye eğitimi için kullanılabilir olmalıdır. (Örneğin bir sınıfın Türkçe Atölyesi olarak kullanılıyor olması gibi.)
- Atölye sadece bir fiziki ortamdan ibaret değil, bilginin yaşam bulduğu yerler olmalıdır ve bir öğretim yöntemi olarak değerlendirilmelidir. 
- Sınıf bazlı "Atölye Eğitim Yöntemi Kılavuzu" hazırlanmalı bu kılavuzda atölye etkinlikleri derslerin konularıyla ilişkilendirilmeli ve derslerin atölyelerde işlenmesi sağlanmalıdır. 
- Atölyelerden yeteneği tanılanmış öğrenciler için ayrıca destek eğitim programları oluşturulmalıdır. Ancak Atölyelerden yetenek ve yönelimi tanılanmamış öğrencilerin de yetenek gelişimi açısından yararlanması sağlanmalıdır. 
-Atölye programları statik değil, dinamik yapılı olmalıdır. Belirli süre için oluşturulmalı, öğrencilerin meraklarına göre değişebilir yapıda olmalıdır.
- Atölyeler için gerekli araç gereç ve donanım sağlanmalıdır.
- Atölye eğitimlerini verecek eğiticilerin uygulamalı eğitimleri alanlarla ilişkilendirilerek, her alan için ayrı ayrı planlanmalıdır.
- Eğitim ve öğrenmenin temelinde yatan duygunun merak olduğu düşünülürse, atölyelerin adı "merak ve yetenek geliştirme atölyeleri" olması anlamlı olur diye düşünüyor, salt ezbercilikten uzak, yaparak yaşayarak eğitim adına atılacak her adımı anlamlı buluyorum..

Hüseyin ÖZKAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.