EBS Türkiye Buluşması Sonuç Bildirgesi Açıklandı

EBS Türkiye Buluşması Sonuç Bildirgesi Açıklandı

9. Türkiye Buluşması kapsamında gerçekleştirilen 30. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından açıklandı.

9. Türkiye Buluşması kapsamında gerçekleştirilen 30. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi, Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından açıklandı. Toplantıda alınan kararlar şu şekildedir: 

 

-Toplumun yeni anayasa yapılması konusundaki beklenti, istek ve çabaları boşa harcanmamalı, 1921 ve 1924 Anayasalarından beri ilk defa, doğrudan millet tarafından bir anayasa yapma fırsatı kaçırılmamalıdır. Yeni anayasamız, toplumun gelecekteki ihtiyaçlarını karşılama ve gelişmesine izin veren sadelik, esneklik ve tutarlılık içinde, özgürlükçü bir karaktere sahip olmalı, anayasa aracılığı ile milletin farklı siyasi çizgilerini zapturapt altına alma, devlet ve millet arasına mesafe koyma zihniyetinden uzak olmalıdır.

 

-Geçmişte bize büyük acılar yaşatan, şiddet ve terörü sona erdirmek için gösterilen çalışma ve çabalar, bölgesel ve ulusal birçok problemin çözümüne katkı sağlayacağından samimiyetle desteklenmelidir. İnancımız odur ki, ülkemiz kendi iradesiyle başlatıp yönettiği bu süreç neticesinde, bölgesel ve küresel bir güç olma yönünde önümüzde duran en büyük engeli çözme muvaffakiyetini gösterecektir. Bu itibarla birlik ve beraberliğimizin önündeki en büyük engeli kaldırma yönünde atılan önemli bir adım olan çözüm sürecine desteğimiz güçlü bir şekilde devam edecektir.



 

-Bugün ülkemizde toplumsal çeşitliliği ve çok kültürlülüğü çatışma sebebi ve zayıflık olarak gören zihniyetin bu doğrultuda çalışmalar yürüttüğünü, toplumun taleplerine bu dar bakış açısıyla karşı çıktığını görmekteyiz. Bizi biz yapan değerler ile ortak vicdanımızı koruyan her türlü çalışma desteklenmeli; hoşgörüden yoksun, insanları ötekileştiren ve ayrımcılığa neden olan her türlü faaliyetle kararlılıkla mücadele edilmelidir.

 

-Devlet, yönlendirici, düzenleyici ve belirleyici rolünü; istismarı önleme, eşitsizlikleri giderme ve toplumun her kesiminin sisteme eşit bir ortak olarak katılması yönünde kullanmalıdır. Çoğulculuğu esas alan demokratik bir hukuk devletinde, devletin tüm vatandaşlarına dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin eşit anayasal hak ve güvenceler sağlamaması, gelir dağılımı ve fırsat eşitliğinde adil bir sistemi kuramaması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu nedenledir ki sosyal devlet olmanın gereği yerine getirilerek sadece siyasi haklara değil sosyal ve ekonomik haklara da ağırlık ve destek veren devlet ve hukuk düzeninin geliştirilmesi için çaba gösterilmelidir.


 

-Binlerce yıllık devlet geleneğine dayanan tecrübe, hafıza ve refleks mirasına sahip Türkiye’nin yeni uluslararası düzende hak ettiği yeri alabilmesi için önümüzdeki 10 yıl içinde bilimsel, teknolojik ve ekonomik açıdan ciddi bir “yakalama” ve “öne geçme” çabası içine girilmeli ve toplum bu hedef doğrultusunda harekete geçirilmelidir.
 

-Eğitim sisteminin sorunlarını çözmek için; eğitimin temel felsefesinin, misyon ve hedeflerinin yeni baştan ele alınacağı köklü bir reforma ihtiyacı olduğu açıktır. Eğitim kurumları ve eğitim çalışanları üzerinden günü kurtarmaya yönelik yüzeysel çözümler yerine sivil, demokratik, toplumsal değerlere daha duyarlı bir eğitim sistemini kurmak için somut adımların atılmasının zamanı gelmiştir. Çocuklarımızı ve gençlerimizi ebeveynlerinin ve kendilerinin beklentileri doğrultusunda akademik bilgi ve becerilerin yanında ahlaki ve dini değerlerimiz ekseninde yetiştirmek için eğitim sistemimizde köklü bir değişikliğe gitmek elzemdir.


-Kamuda kılık ve kıyafet dayatmasının en önemli sembolü haline gelen başörtüsü konusunun sorun olmaktan çıkarılması devlet millet kaynaşması için çok önemli bir adım olmuştur. Fakat aynı kapsamda talep ettiğimiz, çağdışı yönetmelikteki erkeklere yönelik kravat takma mecburiyeti başta olmak üzere, takım elbise, saç, sakal gibi dayatmalar da bir an önce kaldırılmalıdır.


-Öğretmenlerimizin tercih ve istekleri dikkate alınmadan hizmet süresine bağlı zorunlu yer değişikliği kabul edilemez. Yer değişikliği işlemlerinin öğretmenlerin isteğine ve tercihine bırakılması gerekmekte olup öğretmenlerimizin toplumsal çevrelerini değiştirecek, aile bütünlüklerini bozacak türden her düşünce ve girişime karşı tavizsiz kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.


-Ek Ders Usul ve Esaslarına ilişkin Bakanlar Kurulu kararında yönetici ve öğretmenler arasındaki eşitsizlikleri giderecek nitelikte köklü değişiklikler gerçekleştirilmelidir. Aynı kapsamda, toplu sözleşme görüşmelerinde karar altına aldırdığımız, Milli Eğitim Bakanlığınca gerçekleştirilen merkezi sınavlarda görev alan yönetici ve öğretmenlerin sınav görev ücretlerindeki adaletsizlik ve eşitsizliği gidermek için ivedilikle düzenleme yapılmalıdır. Yine nöbet görevi için ücret ödenerek bu görev angarya niteliğinden çıkarılmalıdır.


-Milli Eğitim Bakanlığı; öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği, norm kadro yönetmeliği, görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliği gibi personel mevzuatına ilişkin temel ikincil düzenlemeleri, paydaşların görüşleriyle yeniden şekillendirerek yürürlüğe koymalıdır.

 

 


-Öğretmen kariyer basamaklarına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Öğretmenlerimiz bu konuda haklı bir beklenti içerisinde olup sürecin mahkeme kararlarına bırakılması, sorunu içinden daha da çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bu konudaki yasal düzenleme ihtiyacı ortadadır. Bu çerçevede paydaşların görüşleri ve talepleri doğrultusunda herkesin yararlanmasına açık, özgün, maddi ve manevi açıdan tatminkâr bir kariyer sistemi ivedilikle hayata geçirilmelidir.


-Kalkınmada öncelikli ve sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı bölgelerde görev yapanlara, ilave tazminat ödenmesi, askerlik hizmetinin görev başında yapılabilmesi, hizmet puanının iki katı oranında artırılması, her iki yılda bir derece alma, ek ders ücretinin % 100 oranında artırılması, dört yıllık çalışma süresi sonunda ilk üç tercihinden birisine atanma hakkının verilmesi, merkezi düzeyde düzenlenen 10 hizmet içi eğitim faaliyetine katılma, tatil dönemlerinde ücretsiz ulaşım hizmeti sağlanması gibi teşvikler verilmelidir.


-Memur, şef ve hizmetlilerin özlük ve sosyal haklarında iyileştirmeler yapılmalı, hizmetlilerin görev tanımları yapılarak çalışma süreleri belirlenmeli, fazla mesai ücretleri ödenmelidir.


-Eğitim-öğretim ve bilim hizmet kolunda çalışan 4/C’li personel, toplu sözleşmede kazandığımız mali durumlarında yapılan iyileştirmelere ilave olarak kısa süre içerisinde kadroya alınmalı; kadro konusundaki nihai düzenlemeye kadar memurlara tanınan tüm özlük hakları, gereksiz yargılamalara konu edilmeksizin kendilerine verilmelidir.


-Çalışırken alınan tazminatlar, aile ve çocuk yardımı gibi emekli keseneğine esas aylık tutarına dâhil edilmeyen tüm ödeme kalemlerinin emekli aylığına yansımasını sağlayacak düzenleme hayata geçirilmelidir.


-Halihazırda birkaç branş dışında Türkiye’de hizmet öncesi öğretmen yetiştirme sistemi talepten fazla arz kapasitesine sahiptir. Geçmişteki yanlış ve eksik planlamalardan kaynaklanan bu durumdan dolayı binlerce öğretmen atama beklemekte veya ücretli öğretmen olarak çalışmaktadır. Bundan dolayı öncelikli olarak yeterli arzın olduğu alanlarda pedagojik formasyon uygulamasına son verilerek kısa ve orta vadeli perspektiflere göre istihdam politikası geliştirilmelidir.


-Engelli eğitim çalışanlarının görevlerini yerine getirmesinde engellerinden kaynaklı bir sıkıntı yaşamaması için okul ve eklentilerinde gerekli mühendislik esaslı düzenlemeler yapılmalıdır. Sınıf içi eğitim uygulamalarında engelli öğretmenlerin eğitim materyallerine erişimini kolaylaştıracak öğretmen-öğrenci iletişimini zorlaştırmayacak tasarımlar yapılmalıdır.


-İnsanların temel tercihlerini sınırlayan demokratik eğitim hakkının önündeki engeller kaldırılmalı; insan iradesine ve tercihine ipotek koyan eğitimdeki ‘karma’ mecburiyetine son verilerek yalnızca kız, yalnızca erkek ve kız ve erkeklerin birlikte öğrenim gördüğü eğitim kurumları bir seçenek olarak öğrenci ve ebeveynlere sunulmalıdır. Okullar açılırken bugüne kadar yapıldığı gibi sadece kız meslek liseleri, kız imam hatip okulları değil AB ülkelerindeki okullarda olduğu gibi kız fen liseleri, kız sosyal bilimler liseleri veya kız Anadolu liseleri de açılmalıdır.


-Eğitim çalışanlarına uygulanan şiddete karşı caydırıcı önlemler alınmalı, özellikle öğretmenlik mesleğinin şiddet yoluyla itibarsızlaştırılmasına müsaade edilmemelidir.





-Milli Eğitim Bakanlığı’nın hemen her alanda özel eğitim kurumu açılmasına izin verirken özel imam hatip okullarının açılmasına izin verilmemesi kabul edilebilir bir durum değildir. MEB bu hatasından ivedilikle dönerek özel imam hatip okullarının açılmasının önündeki her türlü engeli kaldırmalıdır.


-Öğretim programları geliştirilirken yurt dışından ithal programlar yerine milli, kültürel ve medeniyet değerlerimizle uygun, özgün programlar, bunlara uyumlu müfredatlar geliştirilmeli ders kitaplarında uygulanmaya konulmalıdır.


-19. Milli Eğitim Şurasında alınan, ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflara da din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin konulması, okul öncesi programlarında değerler eğitimine yer verilmesi, Anadolu otelcilik ve turizm meslek liselerinin öğretim programları ve ders çizelgelerinden "Alkollü içki ve kokteyl hazırlama" dersinin kaldırılması gibi kararlar bir an önce uygulanmalıdır.


-Başta komşumuz Suriye olmak üzere dünyanın dört bir tarafında zalimlerin zulmü altında can çekişen, katledilen mazlumlara karşı tüm insanlığı ve uluslar arası kuruluşları daha duyarlı olmaya davet ediyoruz; bütün ülke ve uluslararası kuruluşları bu katliamları durdurmak için birlikte hareket etmeye, mazlum dünya halklarına yardım etmeye çağırıyoruz.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum