Cemil Taşçıoğlu'nun oğlu: Babam niye öldü diye hayıflanıyorum
Koronavirüse kurban giden ve ölüm döşeğindeki son arzusu pandeminin bir an önce sona ermesi olan Prof. Dr. Taşçıoğlu'nun oğlu Onur, tedbirlere duyarsızlık gösterilmesinden dolayı kırgın olduğunu söyledi
Milliyet'ten Mert İnan'ın haberine göre: Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, 1 Nisan 2020'de Türkiye'de Kovid-19 hastalığından hayatını kaybeden ilk sağlık çalışanıydı. Ölüm döşeğinde bile insanlığa faydalı olmak için kendi vücudunda ilaç deneylerinin yapılmasına izin vermiş, ölümünden sonra ise Taşçıoğlu'nun adı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne verilmişti. Vefatından önce binlerce öğrenci yetiştirip, on binlerce hastanın yaşamına dokunan Prof. Dr. Taşçıoğlu'nun ölüm döşeğindeki son arzusu ise pandeminin biran önce sona ermesi, insanların ölmemesiydi. Ancak ilk vakanın görüldüğü günden bu yana geçen bir yıllık süreçte Prof. Dr. Taşçıoğlu'nun bu arzusu bir türlü gerçekleşmezken, oğlu Onur Taşçıoğlu ise tedbirlere duyarsızlık gösterilmesinden dolayı kırgın olduğunu söyledi.
Pandemi süreci ve babasının yokluğunu konuştuğumuz Taşçıoğlu, birçok kişinin önlemler konusunda duyarsız davrandığını gördükçe acısının katlandığını söylüyor; "Yakınınızı kaybettiğinizde zaman zaman anılarınız canlanır, hüzünlenirsiniz. Babam vefat etmeden önce, 'Her kapı kolu tuttuktan sonra bile eline yıkamalısın oğlum' diyerek nasihatte bulunmuştu. Bir yıldır hangi kapıya dokunsam, ne zaman elimi yıkasam, babam aklıma geliyor. Bu hissiyatın ne demek olduğunu sadece ben biliyorum. Pandemiye karşı önlemlerde duyarsızlık gösterenler canımı acıtıyor. 'Babam niye öldü' diye hayıflanıyorum. İnsanlarımızın yaşanan acıları unutup, 'sıkıldık' diyerek umarsızlık göstermelerine kırgın ve üzgünüm."
Acısı dün gibi
"Ben sadece babamı kaybetmenin acısını yaşamıyorum. Aynı zamanda vatandaş olarak Türkiye'nin yetiştirdiği önemli bir bilim insanını yitirmenin acısını hissediyorum" diyen Taşcıoğlu, babasının ardından yaşadıklarını da şöyle anlattı;
"Babalar kaybedilir, babalar ölür ama insan yaşamına dokunan, hastalarının sağlık sorunlarıyla dertleşen bir kalbi yitirmenin acısı dün gibi. Babamın, ölümünde tüm duyguları aynı anda yaşadım. Bir yandan üzülürken, bir yanda gurur ve mutluluk yaşadım. İnsanların canının yanmadığı günleri, pandeminin bitip gittiği zamanları özlemle bekliyorum.
'Özgürlüğü istiyoruz ama...'
"Babamı kaybettiğim için çok üzgünüm ama daha da üzücü olanı yaşanan bunca acılara rağmen halen ders çıkarmamış olmamız" diyen Onur Taşçıoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Devletimiz, meslektaşları, öğrencileri, hastaları babamın değerini bildiler ve bizi onurlandırdılar. Ancak pek çok insan önlemlere yeterince riayet etmeyerek Cemil Hoca'ya ve diğer hayatını kaybeden insanlara değer verdiğini gösteremedi. Bu virüs için, çarpışan bu virüs için hayatını ortaya koyan insanlar yaşamından olurken, insanlar normalleşme olunca hiç bir şey olmamış gibi eski yaşantılarını sürdürmeye devam etmeye çabalıyorlar. Herkes, hepimiz özgürlüğümüzü istiyoruz ama ne yazık ki kimse evinin önündeki çöpü temizlemek istemiyor. Birçok insan toplumsal psikoloji ile 'ben uymasam ne olacak ki?' diyerek hareket ediyor ama sonuç ortada. Belki birkaç saatlik keyif için yapılan bu davranıştan ötürü, hiç tanımadığı bilmediği birilerinin ölümüne neden oluyorlar."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.