Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 88. yılında rahmetle yâd ediyoruz
Millî duygu ve heyecanımızın sözcüsü, milli mücadelemizin öncü şahsiyeti, İstiklal Marşı’mızın şairi; iman, fikir ve aksiyon adamı Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 88. yılında rahmetle yâd ediyoruz.
Millî duygu ve heyecanımızın sözcüsü, milli mücadelemizin öncü şahsiyeti, İstiklal Marşı’mızın şairi; iman, fikir ve aksiyon adamı Mehmet Akif Ersoy’u vefatının 88. yılında rahmetle yâd ediyoruz.
Hayatı boyunca medeniyet değerlerimiz, vatanımız, istiklal ve istikbalimiz için duygu, düşünce ve eylemleriyle ön saflarda yer alan Mehmet Akif Ersoy, Millî Mücadele meşalesinin Anadolu’da ve yüreklerde yakılması için gece gündüz demeden koşturmuş; şiirleri ve etkili hitabetiyle ordumuzun moral ve maneviyatını, insanımızın bilincini yükseltmiştir. Ersoy, milletimizin maneviyatını, gelecek iddiasını fikir ve edebiyatta anıtlaştırmış, millet kimliğinin oluşmasında tarihî rol oynamıştır.
1873’te İstanbul’da doğan Mehmet Akif’te iman, edep, liyakat ve vicdan dört temel özelliktir. Adeta genetik karakter olarak ailesinden gelen temiz, haysiyetli, dürüst şahsi hususiyetlerinden ayrıştırılamayacak ilmî, fikrî, estetik birikimi ve kabiliyetiyle sahici bir münevver, ilim adamı, muharrir ve şairdir. Akif’in büyüklüğü sadece şairliğinden değil, özellikle inançlı, kararlı duruşundan gelmektedir.
Emperyalist devletler bütün güçleriyle Çanakkale’ye saldırdıkları sırada dönemin pek çok güçlü kalemi, üstelik hayranı oldukları Fransız ve İngilizlerin işgaline maruz kalmanın hazin acısını bile duyamayıp susmuşken, Akif, kahraman askerlerimize ve milletimize “Korkma” diye seslenir: “Korkma, cehennem olsa gelen göğsümüzde söndürürüz.”, “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!”
Akif, İstiklal Marşı ve Çanakkale Destanı’nın şairi olmanın yanında, inandığı değerler uğruna bütün zorlukları göze alan bir dava adamıdır. Ömrünü emperyalist işgale maruz kalmış vatanın kurtuluşuna adamış, gelecek nesillerin kurtuluşu içinse ideal bir nesil tasavvuru olarak ‘Asım’ üzerinden bir reçete yazmıştır.
Dönemin ideolojik, siyasi konjonktürünün zorlamasıyla bir süre Mısır’da yaşayan Mehmet Akif Ersoy, hastalığının ilerlemesi üzerine tekrar döndüğü İstanbul’da 27 Aralık 1936’da vefat etmiştir.
Kimsesizliğin sessizliğinde vefat eden iman ve istiklal şairini, kükremiş sel gibi bendini yıkıp geçen millet omuzlayarak, ucu bucağı görülmeyen muazzam bir merasimle defnetmiştir. Esasen bu olay, Akif üzerinden millî değerlere karşı ilgisizliğe verilen gerçek bir tepki ve cevaptır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, Mehmet Akif Ersoy’u bir defa daha rahmet ve minnetle anıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.