Adil Gülmez
Bu Aşı Tutar mı?
Bu kaçıncı aşı?
Ama tutmuyor, bu da tutmayacak.
Chp’nin İslamcı aşısından bahsediyorum.
İkamesi İslam karşıtlığı olan parti defalarca Müslüman şahsiyetlerle aşılansa da hiç birinde başarılı olamadı.
Geçmişte defalarca denenen yöntem bu günlerde biraz daha farklı bir biçimde yeniden deneniyor.
Şöyle bir baktığımızda Diyanet Reisi Rıfat Börekçi’yle başlayan akıma kimler kapılmamış ki?
Müfessir Konyalı Vehbi Efendi’den ta Yaşar Nuri Öztürk’e kadar onlarca dini şahsiyet.
Bakınız bu durumu değerlendiren bir yazısında İsmail Kara neler söylüyor:
“1947 yılında CHP laikliği masaya yatırır ve hiçbir partinin yapmadığı kadar tartışır. Bunun sebebi pişmanlık değil, 2. Dünya Savaşı sonrasında değişen dünya dengeleridir. Türkiye'nin Rus tehdidine karşı ciddi bir politika değişikliği yaparak ABD çizgisine gelmek zorunda olmasıdır. İçerde ise CHP'nin halk nezdinde itibarı kalmamıştır. Bu iki saikin etkisi ile CHP daha önce vatandaşa saplanmasına aldırış etmediği altı oku ve laiklik meselesini masaya yatırır. Bu tartışma 'CHP Yedinci Kurultayı Tutanağı' olarak ansiklopedi boyutunda kitap olarak da yayınlanmış. İsmail Kara da yazısında buradan faydalanıyor.
…Kurultay 2 Aralık 1947'de eski İslamcılardan Şemseddin Günaltay başkanlığında laiklik okunu tartışmaya açar. Din konusunda kantarın topuzunun kaçtığını itiraf ve kabul eden, cenazeleri kaldıracak din adamı kalmadığını söyleyen CHP'li politikacıların sayısı bir hayli fazladır.
Tahsin Banguoğlu bu konuda toparlayıcı bir konuşma yapar. 'Bu yolda ihmaller, kayıtsızlıklar olmuştur. Şimdi istediğimiz bunların izalesidir' diyen Banguoğlu; CHP 'de yer verilmeyecek tek şeyin şeriat olduğunu söyler. CHP bu Kurultay'da konuşulanlar ile kalmaz, hükümet olarak bazı icraatlar da yapar.
CHP Ankara'nın görünür bir yerinde Kocatepe Camii'nin yapılması için teşebbüse geçer. Daha önce yasaklanan Hacc'a gidilmesine tekrar izin verir.
Diyanet İşleri Başkanlığına eski İslamcılardan Ahmet Hamdi Akseki'yi getirir.
25 yıl sonra okulların 4. ve 5. sınıflarına din dersi konur.
İmam-hatip kursları tekrar tedrisata başlar.
Ankara Üniveristesi'ne bağlı İlahiyat Fakültesi yeniden açılır.
Kur'an kurslarının açılmasına izin verilir.
1925'ten beri kapalı olan 25 türbe ziyarete açılır.
Devlet idaresi olarak kullanılmış binalarda örtülmüş, badana boya ile kapatılmış Arap harfli hatlar açılmaya başlar. (1950)”
Bu sefer aşının öznesi siyaset sahnesinin tanınan bir ismi: Mehmet Bekaroğlu.
Yakın çevresine: CHP bu ülkenin bir gerçeği ama halkımıza kötülük yapıyor. Onlara yardım edelim ki yapabilecekleri kötülüklere engel olalım, diyen Hoca’ya öteden beri davet geliyordu.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu aslında Dersim’de neler olup bittiğini gayet iyi biliyor. Tuttuğu notlar bir gün yayımlanırsa onun düşünceleri daha iyi anlaşılacak. Bu anlamda partideki ulusalcılarla arası iyi değil. Bekaroğlu’nun partiye adaptasyonu bu kanadı tasfiye etmeye çalışan genel başkanın elini güçlendirecek. Siz buna Sarıgül’ü de ekleyin.
Mehmet Hoca, dostlarının iyi bildiği gibi akıllı bir adam. Bir heves uğruna o partiye gitmedi. Tam tersine gayeleri ve düşünceleri olan ve bunları chp eliyle uygulamaya geçirebileceğine inanan biri.
Uzun görüşmeler ve geniş katılımlı istişareler sonucunda çıktı bu karar. Esas risk Kılıçdaroğlu’nun omuzunda. Mutlu ve azgın azınlığın bu katılıma karşı çıkacağı kesin. Katılıma karşı çıkanlar Bekaroğlu hocaya vaat edilenleri duyduklarında yer yerinden oynayacaktır. Kongreden sonra Bekaroğlu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Seçim İşlerinden sorumlu olacak.
Görüldüğü gibi Bekaroğlu nereye gittiğini bile bile bu katılım davetine icabet etti. Ne yaptığını ve ne istediğini bilerek gitti. Bir protokolle gitti.
Hocamıza başarılar dilerken geçmişte benzer gayelerle o partiye geçip te sonra seçim çerezliğinden ileriye gidemeyen isimlerden olmaması dileğimiz.
Başarılar diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.