Hüseyin ÖZKAN
Amigdala, Serebral Korteks ve Şiddet
AMİGDALA, SEREBRAL KORTEKS
VE ŞİDDET
Gün geçmiyor ki dünyanın herhangi bir bölgesinden şiddet haberleri gelmesin. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, doktora şiddet, öğretmene şiddet, hayvanlara şiddet, okulda, hastanede, sokakta şiddet… Şiddet sarmalı içinden geçiyor gibiyiz. Duygusal şiddet ise şiddetin başka bir boyutu ve en can yakan cinsten. Tacizler, tecavüzler gazetelerin üçüncü sayfalarını boy boy kaplıyor. Şiddetin her türlüsü üzerine saatlerce televizyon programları yapılıyor.
Problemin çözümü konuşulduğunda herkes hep bir ağızdan “eğitim şart” diyor. Yanlış da demiyorlar aslında. Evet doğru. Eğitim şart. Peki, eğitim yok mu? Var… Hem de ilkokuldan liseyi bitirene kadar zorunlu olan birçok ülke var. O halde sanırım, “eğitimin niteliği de şart” demek de gerekiyor. Bu eğitimin de “beyin temelli eğitim” olması gerekiyor. Eleştirel okuyucunun aklına hemen şu soru gelecektir. Beyin temelli olmayan eğitim mi var ki? Evet, yok ama bahsetmek istediğim beyin temelli eğitimden ziyade, beyni temel alan eğitimdir. Daha doğru bir ifadeyle beyin gelişimini hedef alan eğitimdir.
Beyin demişken, Herkese Bilim Teknoloji dergisinde okuduğum bir yazıdan aklımda kaldığı kadarıyla Amigdala, beynimizin içinde küçücük bir bölgedir. İnsanlar için yaşamsal önemi olan, açlık, tokluk, cinsel içgüdü, üreme dürtüsü, aniden gelişen olaylar karşısında ani bir şekilde kendini koruma refleksi geliştiren, her hangi bir tehlike karşısında hızlı bir şekilde karar veren ve uygulayan, düşünmeden çatışmayı başlatan, bu anlamıyla motor sistemleriyle de doğrudan bağlantısı olan bölgedir.
Bir de Serebral korteks var ki, bu bölge de amigdalanın aksine bilgi ağı oluşturma, çıkarımlarda bulunma, güzel, iyi doğru kavramlarını anlama, estetik değerler üretme, felsefe yapma, düşünme, problem çözme, kompleks sorunları halletme üzerine görev yapar. Ancak amigdalaya göre yavaş çalışır. Amigdala korunma içgüdüsüyle hızlı davranmak zorundadır ve hiç zamanı yoktur. Aniden müdahale eder ve şiddeti başlatır. Yani serebral korteksin; “dur, düşün, etme, bak sonu kötü olur, ayıp, günah” demesine fırsat tanımadan olayı kısa yoldan çözmek ve kurtulmak ister. Amigdala bu yönüyle ilkeldir ve saldırgandır.
Bu iki bölge görev alanları itibarıyla bir çatışma içindedirler. Karşı karşıya olan bölgeler; hiç düşünmeden hemen müdahale eden ama tehlikelerden korunmak için üremek için hayatta kalmak için gerekli bir bölge olan amigdala; bir de insanın eğitimle, kültürle, yaşam tarzıyla, gelenek, görenekleriyle, insani duygularıyla, estetik ve beğenisiyle, felsefi düşüncesiyle ve ani gelişen durumlara karşı akıllı çözümler geliştirebilen yanıyla beynin başka bir bölümü olan serebral korteks…
Her İki bölgenin de hayatın devamlılığı açısından yaşamsal önemi vardır. Ancak günümüz koşullarında saldırgan olmaya, kendimizi öyle agresif bir şekilde korumaya artık ihtiyacımız yok. Yani köşeyi döndüğümüzde aniden karşımıza bir ayı çıkmayacak mesela. O halde insani ilişkilerin gelişmesi açısından bu çatışmadan serebral korteksin galip gelmesi gerekmektedir. Bu nedenle de serebral korteksin kıvrımlarının zaman içinde daha bir katlanarak çoğalması gerekmektedir.
Tam da burada hep “şart” dediğimiz eğitimin etkin bir şekilde müdahil olması bekleniyor. Nasıl bir eğitim tasarlanmalıdır ki, Serebral korteks, ilkel korunma, üreme ve doyma içgüdüsüyle hareket eden amigdalaya karşı olan insani mücadelesinde galip gelebilsin.
Bu bağlamda eğitime düşen görev, anaokulundan itibaren, hatta daha okul öncesi eğitimden başlayarak, davranış göstermeden önce sorma sorgulama değerlendirme, düşünme, analiz etme, muhakeme yeteneklerini geliştirici faaliyetlerde bulunmaktır. Bunu sağlamak için daha çok kitap okuma, tiyatro, sinema, kültürel geziler, İnsani değerler eğitimi, empati eğitimi, tartışma kültürü, birbirinin düşüncelerine saygılı olma, anlamaya çalışma, analiz etme kültürünün geliştirebilecek eğitim faaliyetleri geliştirmek gerekmektedir.
Yoksa serebral korteksi yeterince gelişmemiş ve sadece amigdalasıyla hareket eden bireylerden oluşan toplumlar, insanlığı olduğu gibi dünyanın da kültürel ve ekolojik dengesini tehdit edeceklerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.