Yönetici atamalarında, her il mahkeme kararını farklı uyguluyor
İl Milli Eğitim Müdürlükleri, yönetici atamalarına dair mahkeme kararlarında farklı farklı kararlar veriyor. MEB ise bu farklılıkları düzeltmeye yönelik hiçbir adım atmıyor.
MEB Yöneticilikle İlgili Mahkeme Kararlarında Tarih Yazıyor...
Bir çok yazımızda da paylaştığımız gibi Hukuk Müşavirliği bir gün farklı diğer gün farklı telden çalıyor, diğer birimler ayrı, İl Milli Eğitimler ise apayrı...
Bakanlık merkez teşkilatı ne işe yarar.
Bakanlık merkez teşkilatı geçmişte oturmuş sistemleri yok etmez yargı kararlarını derhal uygular ve örnek olur. Kaldı ki;
Daha önce de ele aldığımız üzere daha birkaç yıl öncesine kadar;
"- Anayasanın emir hükümleri hatırlatılmakta
- Yargı kararlarını uygulamanın keyfi olamayacağı ve 30 günü geçemeyeceği vurgulanmakta,
- İptali istenen işlemin tesis edildiği tarih itibariyle ortadan kaldırılması gerektiği belirtilmekte,
- Kararın sadece davayı açanı etkilemeyeceği yönetmelik ve uygulaması ile ilgili olan herkesi etkileyeceğine vurgu yapılmaktadır.
- İşlemin yapılmasından önceki hukuki durum yürürlük kazanacağı.
- Yönetmeliğin bazı maddeleri durdurulduğundan bu maddeler kapsamında tesis edilen bireysel işlemlerin hukuki varlığının son bulacağı,
- Yürürlüğü durdurulmayan maddeler kapsamında yapılan işlemlerin ise varlığını sürdüreceği,"
Şeklindeki uygulamalara gitmesi gerekir merkez teşkilatının. Ama nerede; İDDK kararı sonrasında 6 aydan az süre ile çalışanlarla ilgili tedbir alıp hakları teslim etmesi, yeni değerlendirme yaptıktan sonra baraj altında kalanların görevine son vermesi gerekirken direndikçe direndi ve bugün ülke genelinde işin içinden çıkılmaz bir hal aldı sorunlar. 6 kez dava kazanıp göreve iade edilmediğini söyleyenler bile var maalesef.
Öncelikle söyleyelim Bakanlık Merkez teşkilatı ülke genelinde birlik sağlamaya yarar. Her ilde ayrı uygulamalar olmasın, adalet eşit tecelli etsin, taşra teşkilatında varsa aksamalar düzelteyim diye çalışır.
Peki bizde ne oluyor ya da son yıllarda nasıl oluyor?
- Biz söyledik mantığı ile muallak iki cümleden ibaret
- ya da süslenmiş ama içi boş ve bol laftan oluşan
yazıları taşra teşkilatına gönderiyorlar ve onlar da kafalarına göre takılıyorlar.
Bazen de doğru yazıyı yanlış anlamakta ısrar eden taşra teşkilatları görüyoruz. Onları da sorunca merkeze merkez biz ne yapalım yazdık yazıyı diyor çıkıyor işin içinden.
Hani bir yazımızda dedik ya; http://www.memurlar.net/haber/567381/
"Siz gerçekleri göz ardı edip gerekçelere sığınırsanız doğru yapmazsınız.
Yani; işi doğru yapmış olabilirsiniz ama doğru bir iş yapmış olmazsınız.
Peki; işi doğru yaparken, doğru bir iş yapsak daha doğru olmaz mı?"
Diye.
Cevap açık ve net... "Hayır bizim için adalet değil atalet olsun ama bizden olsun, Kariyer değil kariyer=bariyer olsun..." deniliyor.
Buraya nereden geldik?
Başlıktan da anlaşılacağı üzere yöneticilikte mahkeme kararlarından;
Değerlendirme sonucu yeterli puan alamayıp dava açarak mahkemelerin hak verdiği ve iptal kararları çıkan mahkeme kararlarının uygulamalarına bir bakalım:
İllerin adını yazmayacağız. Doğru yapanı da şikayet etmeyelim bari...
İ ili Örneği:
Mahkeme kararını uygularken diyor ki gel seni sözlü sınava alayım. Öğretmen diyor ki benim zamanımda sözlü sınav yoktu, mahkeme kararı uygulanırken bana uyguladığınız işlem hiç tesis edilmemiş hale sokmanız lazım. Yok olmaz hukuk müşavirliği öyle dedi diyerek öğretmeni sözlüye alıyor. Hadi girdi (ki sonuç zaten önceden belli, adamı yoksa, torpili yoksa, malum bir sendikaya da mensup değilse ağzı ile kuş tutsa nafile...) Sözlü sınavdan 100 alsa ne olur? Sözlüye girdi ve diyor ki İl MEM "ben bu aylarda yeni müdürleri alırken onları da sözlüye alacağım sonra sana da tercih hakkı vereceğim ama puanını yakında açıklarım." Öğretmen diyor ki "iyi de beni görevden aldığınız okula başkasını verdiniz. Benim oraya gitme şansım yok. Çünkü tercih ettirmeyeceksiniz. Sözlünüzden 100 alsam da diğer puanlarım yüksek olsa da sonuçta be o okula dönemeyeceğim bu nasıl olacak?" Yok sana başka okul göstereceğiz. İşte böyle uyguluyor mahkeme kararını.
O ili Örneği:
İ ili ile sözleşmiş gibi ama o sözlü puanını sonra açıklayacak yani yeni adaylarla beraber.
M ili Örneği:
Sen davayı kazandın. Seni eski yerine veriyorum. Eski yerinde görevli olanı da başka bir yere vereceğim. Mahkeme kararını böylece uygulamış ve hakkını teslim etmiş olacağım.
İşte memleketten üç farkı uygulama :
Bakanlık Merkez Teşkilatı ne işe yarar biliyor musunuz? Ülke genelinde birlik sağlamaya yarar. Tekrar hatırlatalım birilerine dirlik değil ülke genelinde birlik sağlamaya...
Ama her il adeta farklı kanunlarla yönetilir gibi... Birlik sağlayan da yok, sağlamaya çalışan da, sağlamaya çalışan olsa da uygulayan da, uygulamayana yaptırım uygulayan da... İşte bizdeki hakkın, hukukun ve adaletin geldiği nokta...
Eski bakanlardan Sayın Hüseyin Çelik'i kadrolaşma için eleştirenlere söylediği söz genel anlamı ile şu olurdu: benim atadığım kişiler uzaydan gelmediler ki sistemde var olan bu bakanlığın öğretmenleri....
Şimdi de biz soruyoruz:
Yıllardır bu ülkede yöneticilik yapmakta iken görevden aldığınız dava kazanan bu insanlar: mahkeme kararlarına rağmen bugün ısrarla görevlerine iade etmemekte direndiğiniz, haklarını teslim etmemek için kırk takla attığınız, yok değerlendirme kriteri yok sözlü sınav.... gibi bir çok engeller koyduğunuz, hukukun evrensel ilkelerini, anayasayı ve yasaları hiçe sayarcasına uygulamalar yaptığınız bu insanlar uzaydan mı geldiler?
Hak gaspında, hukuk tanımamakta, yargı kararlarını uygulamamakta, verilen görevi harfiyen yerine getirmekte tarih yazıyorsunuz(!)
Emin olun ki tarihte sizi yazıyor ve okunmayan sayfalarda yeriniz hazırlanıyordur...
Maksut BALMUK
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.