28 Şubat'ın yasakları nedeniyle yurtdışında okumak zorunda kalan gençler hiçbir zaman ülkesine küsmedi. Uzun yıllar kendi vatanlarından uzakta, çok zor koşullarda eğitim gören bu gençlerin çoğu Anadolu topraklarında doğup büyüyen ve Batı'ya da yine bu topraklardan giden ilimlere ilgi duydular. Bu gençlerden ikisinin adı Esra Karabal Arda (29) ve adaşı Esra Özdil (35)...

Arda liseyi açıktan bitirdi. Çünkü başörtüsü takıyordu ve o dönem İmam Hatip liselerinde milli güvenlik derslerine başörtüsüyle girmek yasaktı. Yani o bu yasakla daha çocuk denebilecek bir yaşta tanıştı. Bu nedenle açıköğretim lisesini tercih etti. Dil bölümünden mezun oldu. 2007'de üniversite sınavına girdi. Tıp okumak istiyordu. Çok iyi bir puan aldı. Ancak dil mezunu olduğu için alanı dışı tercih yapamadı. Zaten üniversitelerdeki başörtü yasağı da devam ediyordu. Bu nedenle Romanya'ya gitmek zorunda kaldı. 2008'de Bükreş Tıp Fakültesi'ne girdi. İlk yılların kendisi için çok zor geçtiğini anlatan Arda "İlk kez yurtdışına çıkmışsınız. 18 yaşındasınız. Yapayalnızsınız. Kaç kez ağlayarak ailemi arayıp geri döneceğimi söyledim. Ama dönseydim başörtümü yine de açmayacaktım, eğitimimi bırakacaktım" diye konuştu.

GELENEKSEL TIP UZMANI

Arda, Bükreş'teki eğitiminin 2'nci yılında Romanya Milli Eğitim Bakanlığı'ndan burs kazandı. Geleneksel ve tamamlayıcı tıp eğitimi aldı. Aynı zamanda felsefe okudu, bilim tarihinde uzmanlaştı. Avrupa'nın birçok ülkesinde sağlık sistemleri üzerinde incelemeler yaptı. 2014'te mezun olduktan sonra Türkiye'ye dönmeye karar veren Arda başhekimliği görevinin yanı sıra Sağlık Bilimleri Üniversitesi Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Anabilim Dalı'nda da doktora yapıyor. Öğrencilik yılları da dahil olmak üzere birçok sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmalar da yapan Arda geleneksel tıbbın aslında Anadolu topraklarından çıktığını hatırlatarak "Bizden Avrupa'ya giden bir bilim. Ancak maalesef biz unutmuşuz. Oysaki tıp bütüncüldür. Modern ve geleneksel diye ayrım yapamayız. Avrupa'da bu şekilde işliyor. Hasta için en yararlı ve en az zararlı olan tedaviler tercih ediliyor. Biz de bu biraz da sayın hanımefendi Emine Erdoğan'ın girişimleriyle önemsenmeye başlandı" diye konuştu.

BELİME İNENSAÇLARIMIAĞLAYARAK KESTİM

Kütahya Tavşanlı'da doğan Esra Özdil Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde okurken başörtüsü yasağı baskısıyla karşı karşıya geldi. 2 okul değiştirdi. Nihayet liseyi bitirdi. Sırada üniversite vardı. Ancak üniversite sınavına başörtülü olduğu için alınmadı. Üstelik tutanak bile tutulmamıştı. Yine de yılmadı. Sınavdan bir gece önce aynanın karşısına geçip saçlarını kökünden ağlayarak kesti. Ertesi sabah başına bir bandaj sarıp sınava girdi. Türkiye 101'incisi oldu. Ancak bu dereceye rağmen kendi ülkesinde hiçbir üniversite onu kabul etmeyecekti. Ailesini bırakıp Avusturya'nın yolunu tuttu. Viyana Teknik Üniversitesi'nde mimarlık okuyup yüksek lisansını yaptı. Yüksek lisans tezinde Osmanlı Devleti'ndeki külliye örneklerine yer veren Özdil Avrupalı profesörlere de bu kültürün detaylarını tanıtan bir öğrenci oldu. Hanım sultanların külliye gibi büyük kamusal yapıları bile yaptırabilecek ekonomik gücünün olduğunu hocalarının ilk kez duyduğunu ve çok şaşırdıklarını anlatan Özdil "Mimar Sinan zaten Avrupa'da tanınıyordu. Ben Mimar Sinan eserlerinden yola çıkarak külliye kavramı üzerine çalıştım. Avrupa'da kadınların yok sayıldığı bir dönemde bizde hanım sultanların bu tarz işler yapabildiklerini bilmiyorlardı. Çok şaşırdılar" diye konuştu.

Halen Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Mimarlık Tarihi ana bilim dalında doktora eğitimine devam eden Özdil İstanbul'un en tarihi ilçelerinden birinin belediyesinde kentsel dönüşüm alanında müdür yardımcısı olarak görev yapıyor.

CEYDA KARAASLAN