Uzman Öğretmenlik Tartışması

Uzman Öğretmenlik Tartışması

2004te öğretmenlere uzman ve başöğretmen payesi verilebilmesi için 5204 sayılı yasa ile Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda değişikliğe gidilmişti.

2004'te öğretmenlere “uzman” ve “başöğretmen” payesi verilebilmesi için 5204 sayılı yasa ile Milli Eğitim Temel Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda değişikliğe gidilmişti.
Yasa, toplam öğretmenlerin yüzde 10'unun başöğretmen, yüzde 20'sinin uzman sayılmasıyla kalan çoğunluğun uzmanlığının elinden alınması gibi önemli bir sakatlık içeriyordu. Buna Eğitim Sen ve CHP şiddetle karşı çıktı. Çünkü zaten 1739 sayılı yasaya göre öğretmenlik bir “uzmanlık mesleği” idi ve buna göre her öğretmen uzmandı. CHP, bu gerekçelerle 5204 sayılı yasanın yürütmesinin durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesine dava açtı. Anayasa Mahkemesi ise 2008/107 sayılı kararıyla ölçütlerle ilgili bazı maddeleri iptal etti. Yasanın özüne dokunmadı. Oysa yasanın özü, mevcut yasalara ve hukuka aykırıydı.
Mevcut yasalara aykırılığı, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu'nun ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO)'nün ortak belgesi olan “Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı”nın uzman saydığı öğretmenleri kendi içinde ayrıca kategoriye ayırmasından kaynaklanıyor. Yani AKP hükümeti 5204 sayılı yasa ile zaten uzman olan öğretmenleri kendi içinde yeniden gruplandırarak çoğunluğun hakkını gasp ediyor.

5204 SAYILI YASA İLE 455 BİN
ÖĞRETMENİN UZMANLIĞI DÜŞECEK
Önümüzdeki günlerde tekrar Meclise gelecek yasanın toplam öğretmen sayısının en fazla yüzde 20'sinin uzman, yüzde 10'unun da başöğretmen olacağını öngördüğünü belirtmiştik. Başöğretmenliği de uzmanlığın bir uzantısı olarak değerlendirip ve kadronun tamamının doldurulduğunu varsayarsak bu yüzde 30, 650 bin öğretmenin 195 bininin yasada tanımlanan uzman tanımına uygun olduğu, kalan 455 bin öğretmenin ise uzman sayılamayacağı anlamına geliyor. Yani 5204 sayılı yasa ile hem de iç hukuk kurallarına hem de taraf olduğumuz uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir durum ortaya çıkıyor. Biri çıkıp, “Türkiye'deki öğretmenlerin çoğu uzman değil, okullarda görevlendirilemezler” diye dava açsa hükümetin yanıtı ne olur merak ediyorum.
Yeni yasanın evrensel hukuk kurallarına aykırılığı ise oranın yüzde 30'u aşamamasından kaynaklanıyor. CHP'nin iptal davası gerekçesinde belirttiği gibi her öğretmen eşit yeterlilikte olsa bile yasa bu unvanları sadece bir kısım öğretmenlere veriyor. Diğerleri ağzıyla kuş tutsa bile uzman olma şansları yok.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI DETAYA İLİŞKİN
Anayasa Mahkemesi bunu anlamadı. Anlamadığı için de detaya ilişkin karar verdi: Şimdi Komisyonda kabul edilip Meclise gelecek yasa değerlendirme ölçütlerinden kıdem ve sicili yüzde 10'dan, yüzde 5'e indirirken sınav barajını yüzde 50'den, yüzde 70'e çıkarıyor. İşin özünü tartışma ise, Hükümet yanlısı sendikalar kenarda durup paye kapma peşinde koşacakları için Eğitim Sen'e kalıyor. Türk Eğitim Sen de “hak eden öğretmenlerin uzman öğretmenlik unvanının verilmesi” için değil de hakkı elinden alınan öğretmenlerden yana tavır alsa daha doğru davranmış olur.

Birgün

http://www.memurhaberleri.net/haber_detay.asp?haberID=3845

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum