Türkiye reddetti, ABD'de uzman oldu

Türkiye reddetti, ABD'de uzman oldu

Türkiye'de üniversite reddedince ABD'de yapay zekâ uzmanı oldu

Kabataş Erkek Lisesi eski matematik öğretmenlerinden Faruk Timuroğlu, Türkiye'de aradığını bulamayınca 1980'de ABD'ye gidip Indiana Üniversitesi'nde 'yapay zekâ' üzerine çalıştı. Timuroğlu, İstanbul'a döndüğünde onu eski öğrencileri karşıladı.

FARUK Timuroğlu, Kabataş Erkek Lisesi'nin eski matematik öğretmenlerinden... 30 yıl sonra döndüğü ülkesinde, onu 1980'de ABD'ye uğurlayan öğrencileri tarafından çiçeklerle karşılanacak kadar da sevilen bir öğretmen. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye dönen 68 yaşındaki Timuroğlu'nun hayatı, azmin, hayalkırıklığının ve bir 'beyin göçü'nün hikâyesi.

Benzerlerini duyduğumuz bu hikâye, Timuroğlu'nun öğrencilerinin vefasıyla farklılaşıyor. Kabataş Erkek Lisesi'nin 1980 dönemi öğrencileri, onu tam takım halinde Türkiye'ye dönüşünde karşıladı. Şu anda kimi doktor, kimi matematik mühendisi, kimiyse işadamı olan öğrencilerinin 'sevgili hoca'sı Timuroğlu'nun hikâyesini kendisinden dinleyelim.
Öğrencileriniz sizi 30 yıl sonra havaalanında karşıladı. Bu nasıl bir duygu?
- Bu beni çok duygulandırdı, çok mutlu oldum, ağlayacak gibi oldum onları karşımda görünce. Kendi öğretmenlerimden çok azı bana öğretmen olma isteği vermişti. Onlardan biri Sami Bey, felsefe öğretmeniydi. Küçük yapılı, ince, çelimsiz bir beyefendiydi, ama sınıfa girdiği zaman herkes onu dinlerdi. Çünkü söyleyecek bir şeyleri vardı. Kabataş Lisesi'nde onun gibi bir öğretmen olmaya çalıştım. Hayatımın en güzel yıllarını da orada geçirdim.

BANA 'YAŞIN ÇOK GEÇ' DEDİLER
- Neden Türkiye'de yüksek lisans ve doktora yapmamayı tercih ettiniz?
- Bilimsel çalışmalar ve araştırma yapmak gibi isteklerim vardı. İstanbul Üniversitesi'ne başvurduğumda 35 yaşımdaydım. Bana 'Yaşın çok geç,' dediler. Ben de ABD'ye gitmeye karar verdim. O sırada Indiana Üniversitesi'nde bir arkadaşım vardı. Akademik seviyede ismi çok duyulmuş bir müzisyen Ahmet Yürür, hatta Türkiye'nin ilk doktora yapan müzisyenidir. Onunla dostluğumuz vardı, askerden. Ona bir mektup yazdım ve 'Doktora için oraya gelme şansım var mı?' dedim. Biraz Franızcam vardı, ama İngilizce bilmiyordum. Form doldurdum ve gittim. Orada iki sömestr İngilizce kursu aldım. Bir yandan doktora öğrencisi ve asistandım, diğer yandan da İngilizce olarak matematik dersi veriyordum.

- Orada asistanlık ve doktoraya hemen kabul edilmek zor olmadı mı?
- Sadece ne yapabildiğimle ilgilendiler. Yaşımı kimse sormadı, ilgilenen olmadı. Benim orada okumamı sağlayan şey de ders vermek oldu. Hocalık bana 12 kredilik ders alma hakkı ve üstüne maaş verilmesini sağladı. Tam doktorayı bitirme sürecimde, bilgisayara ilgi duymaya başladım. Bilgisayar henüz yeni yapılıyordu. Üniversitelerde bu bölüm o kadar yeniydi ki bölümün hocaları dahi bilgisayar departmanından mezun değildi. Mühendisliğin yanında küçük derslerle anlatılıyordu. Tecrübem yoktu, hayatımda bilgisayara dokunmamıştım, ama çalıştım, böylece hem matematikten hem bilgisayardan yüksek lisansım oldu.
Sabah

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.