Talip Geylan'dan YÖK Başkanı Saraç'a Ziyaret!
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan 28.01.2020 tarihinde YÖK Başkanı Yekta Saraç’ı ziyaret etti. Geylan'a Genel Başkan Yardımcıları Cengiz Kocakaplan, Selahattin Dolğun ile AR-GE koordinatörü Doç. Dr. Yılmaz Yeşil’de eşlik ettiler.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan 28.01.2020 tarihinde YÖK Başkanı Yekta Saraç’ı ziyaret etti. Geylan'a Genel Başkan Yardımcıları Cengiz Kocakaplan, Selahattin Dolğun ile AR-GE koordinatörü Doç. Dr. Yılmaz Yeşil’de eşlik ettiler. Ziyarette Genel Başkan Talip Geylan, Yekta Saraç’a Türk Eğitim-Sen’in hazırladığı “Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği Dair Görüş ve Öneriler” hakkında bir rapor sundu.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Genel Başkanımız ve Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimizin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek; YÖK’ün üniversitelerde yaşanan sorunlara yönelik yaptıkları çalışmaları anlattı.
Ziyarette kendilerini kabul eden YÖK Başkanı Saraç’a teşekkür eden Genel Başkan Talip Geylan, Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasını içeren yönetmeliğin bir takım huzursuzlukları itibariyle akademisyenlerimizi rahatsız ettiğine dikkat çekti. Bunun üniversitelerde bilimsel çalışma yapan akademisyenlerin hak kaybına neden olacağına da değinen Geylan, YÖK’ün kararını gözden geçirerek çalışanların beklentisi doğrultusunda düzenlemeler yapılmasını istedi.
YÖK’ün öncelikle üniversite çalışanlarının akademik ve özlük haklarının geliştirilmesi anlamında tedbirler geliştirmesi gerektiğini kaydeden Genel Başkan Talip Geylan, “Rahat ve huzurlu bir ortamda akademik bilgi üretmelerini sağlamak, Türk üniversitelerinin yaptıkları çalışmalar ile Dünya üniversiteleri arasında rekabetçi bir düzeyde var olmaları için destek olmak gibi bir görevi var iken; görevi uhdesindeki personele çeşitli yöntemlerle zorluk çıkararak onları adeta çalışma(ma)ya sevk etmek Yeni YÖK’ün görevi olmasa gerekir. YÖK’ün, akademisyenleri koşmaya, Türk üniversitelerini çağlar üzerinden sıçratmaya talip olduğu bir durumda ülkemizin milli ve yerli kalkınmasında üniversitelerimizi teşvik etmek öncelikli görevi olmalıdır.” dedi.
Ayrıca Genel Başkan Talip Geylan üniversitelerde yaşanan sendikal ayrımcılığa YÖK’ün tedbir alması gerektiğini, bazı üniversitelerde yaşanan keyfi uygulamaların son verilmesini, geliştirme ödeneğinin konusunda da öğretim görevlilerinin yaşadığı haksızlıklara son verilmesini talep etti.
TÜRK EĞİTİM-SEN’İN AKADEMİK TEŞVİK ÖDENEĞİ YÖNETMELİĞİNE DAİR GÖRÜŞ VE ÖNERİLERİ
Üniversite çalışanı akademisyenlerimizin çalışmalarını değerlendirmek üzere 14/05/2018 tarihli ve 2018/11834 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılan Akademik Teşvik Ödeneği Yönetmeliği’nde değişiklik yapılmasını içeren 17 Ocak 2020 tarihli yönetmelik süreç bittikten sonra sürecin değerlendirilmesi esasına göre işleme konulduğu için hukuken ve ahlaken de doğru değildir. İvedilikle 2019 yılında yapılan akademik faaliyetleri değerlendirilecek şekilde geriye dönük işletilmesi durdurulmalıdır. Aksi takdirde Türk üniversite sistemi içerisinde bilimsel çalışma yapan akademisyenlerin hak kaybına neden olacağı için yürütmesinin durdurularak iptal edilmesini talep etmekteyiz. Bu durum Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuk devleti ilkesi olan belirlilik, açıklık ve şeffaflık ilkesi ile çelişmektedir. Ayrıca hukuki norm ve kanunların geriye dönük yürütülmemesi ilkesine de açıkça aykırıdır. Bu durum akademisyenlerin bir nevi üst çatısı olan YÖK’e güven ve inançlarını da ciddi oranda sarsmıştır. Hali hazırda çıkarılan ve pek çok alanda ciddi sıkıntı içeren normlara göre de uygun çalışma yapan veya zor da olsa yapmaya çalışacak kimseler “ne bileyim bunu da değiştirmeyeceklerini” diyerek çalışma noktasında şevklerinin kırıldığını ifade etmektedirler.
17 OCAK 2020 TARİHİNDE ÇIKARILAN YÖNETMELİĞİN GERİYE DOĞRU İŞLETİLMEMESİ BİRİNCİ VE ÖNCELİKLİ TALEBİMİZDİR. İVEDİ OLARAK YANLIŞ YORUMLANARAK YÖKSİS ÜZERİNDEN UYGULAMAYA KONULAN BU HUKUKSUZLUKTAN DÖNÜLMELİDİR.
Devletimizin KOSGEB Teşvikleri, Madencilik Yatırım Teşvikleri, Sanayi Yatırım Teşvikleri, Eğitim Teşvikleri, İhracat Teşvikleri gibi diğer kurumlarında verilen ilgili bakanlıkların; üreticiyi, sanayiciyi ve ihracatçıyı desteklemek gibi amaçlarla ilan ettiği yürürlükteki teşvik uygulamalarında sistem; önce kriterleri ilan edilip daha sonra bu kapsamda yapılan faaliyetler, ekonomik ve bürokratik ayrıcalıklar sağlamak yolu ile teşvik edilirken, Bir nevi bilimsel üretimi teşvik etme gayesi güden Akademik Teşvik Ödeneği yönetmeliğinde YÖK’ün yapmış olduğu bu değişikliğinin makul bir izahı ve kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır. Vicdani ve hukuki olarak bu uygulamanın kabul edilmesi ve makul bulunması mümkün değildir.
Normalde YÖK’ün üniversite çalışanlarının akademik ve özlük gibi haklarını savunmak, rahat ve huzurlu bir ortamda akademik bilgi üretmelerini sağlamak, Türk üniversitelerinin yaptıkları çalışmalar ile Dünya üniversiteleri arasında rekabetçi bir düzeyde var olmaları için destek olmak gibi bir görevi var iken; görevi uhdesindeki personele çeşitli yöntemlerle zorluk çıkararak onları adeta çalışma(ma)ya sevk etmek Yeni YÖK’ün görevi olmasa gerekir. YÖK’ün, akademisyenleri koşmaya, Türk üniversitelerini çağlar üzerinden sıçratmaya talip olduğu bir durumda ülkemizin milli ve yerli kalkınmasında üniversitelerimizi teşvik etmek öncelikli görevi olmalıdır. YÖK ve MEB herkesten önce üniversitelerimizin akademik ve idari sorunlarını çözüme kavuşturmalı nitelikli bilginin üretilerek ülkemiz ve devletimiz için kullanıma sunmak üzere teşvik edici çalışmalar yapmalıdır. Bu misyon ve vizyon ile hareket etmesi gereken kurumun, akademisyenlerimizin özlük haklarına ciddi zarar verecek ve kısıtlı da olsa bir ekonomik katkı sunacak olan akademik teşvik sürecini çıkarmış olduğu yönetmelikle tahrip edecek bir duruma neden olmuştur.
YÖNETMELİĞİN DİĞER ALANLARINA İLİŞKİN İTİRAZLARIMIZ VE ÖNERİLERİMİZ
2015 yılında çıkarılan ve kısmi eksiklikleri bulunan yönetmelik ile akademik çalışmaların değerlendirilerek, akademisyenlerin çalışmalarına destek olması bakımından çıkarılan bu uygulama zamanla hak kayıplarına neden olacak şekilde değiştirilmiştir. Hali hazırda 2018 yılında çıkarılan yönetmeliğe dair iptal ve itirazlarımız var iken, bir de bunun üstüne yapılan bu menfi değişiklik eskiyi mumla aratan bu uygulamayı hayata geçirmiştir.
Aşağıda 2015 ten günümüze kadar gelen ve uygulamada sıkıntı doğuran hususlar ile ilgili önerilerimiz yer almaktadır.
MADDE 3- (1)
l) Tanınmış uluslararası yayınevi: En az beş yıldır uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten, aynı alanda farklı yazarlara ait en az yirmi kitap yayımlamış ve yükseköğretim kurumu senatosunun kararıyla alanında etkinliği ve saygınlığı kabul edilen yayınevini,
Şeklinde iken
l) Tanınmış uluslararası yayınevi: En az beş yıldır uluslararası düzeyde düzenli faaliyet yürüten, Türkçe dışındaki dillerde aynı alanda farklı yazarlara ait en az yirmi kitap yayımlamış ve yükseköğretim kurumu senatosunun kararıyla alanında etkinliği ve saygınlığı kabul edilen yayınevini,
olacak şekilde değiştirilerek tanınmış uluslararası yayınevi tanımına "Türkçe dışındaki dillerde" ibaresi eklenmiştir.
Uluslararası yayınevi şartına “Türkçe dışındaki dillerde yirmi kitap yayınlamış olmak” ibaresinin eklenmesi, onlarca yıl yayın hayatında olan, eserleri dünyanın sayılı kütüphanelerinin koleksiyonlarında yer alan, piyasa şartlarına rağmen bin bir zorlukla ayakta kalmaya çalışan ve bu yönetmeliğe göre tek suçu “Türkçe” kitap basarak Türkçe’nin bilim dili olarak kabul görmesi için çalışan Türk yayınevlerini mağdur edecektir. Adeta yabancı hayranlığı algısını oluşturan bakış açısı, uluslararasılaşmanın yabancı dilde yayın yapmakla alakasının olmadığını görememiştir. Bu yaklaşım, bilakis Türk akademisyenlerini yurt dışında fahiş ücretlere yayın yapan yayın evlerini kucağına itecektir. Farklı ücretlerle dünyanın değişik ülkelerinde kitap basan yayınevlerinin değer kazanması ve Türk yayıncıların zarar görmesi ile neticelenmesi aşikar olan bu süreç, kimler tarafından dayatılmış ise bu yaklaşımı milli ve yerli bir düşünce olarak değerlendirmek pek mümkün olmayacaktır. Ülkemiz açısından sadece prestij kaybı olarak değil, aynı zamanda ekonomik olarak kayıp olarak neticelenecek bu süreçte bir çok Türk yayınevinin bu şartları sağlaması oldukça zor olacaktır.
Akademik teşvikten yararlanmak isteyen akademisyen eserini, yabancı ülkelerde faaliyet gösteren yayınevlerine bastıracak, bastırmak için hem kendisi para ödeyecek hem de bu eseri edinmek isteyen Türk okuyucular ile koleksiyonuna katmak isteyen kütüphaneler döviz cinsinden meblağlar ödemek zorunda kalacaktır. YÖK’ün web sitesinde 207 üniversite olduğunu ve bu üniversitelerin kütüphane koleksiyonlarına birer nüsha eser katmayı düşündükleri –ki ortalama ikişer üçer alınmaktadır.- bir kitabın 30-80 EU olduğu var sayıldığında ortalama 65 EU olduğu varsayılarak 13455 EU sadece kütüphaneler bir eser için ödeyecektir. Bunu yüzlerce eser, okuyucuların alacağı eserler PDF olarak sunulan elektronik kitapların bedelleri gibi diğer kalemlerle hesapladığımızda yılda ortalama 1000 akademisyenin 67.275.000 EU ödemesi demektir ki, bu aynı zamanda ülkemizden kamu, özel ve bireysel harcamalar neticesinde gider olarak çıkacak dövizi göstermektedir.
Kaldı ki, yabancı olarak görünen birçok yayınevinin çoğu, yurt dışında adres gösterip, kitapları bizim ülkemizde basmakta ve böylece yurt dışı fiyatına ülkemize satmakta bir beis görmemektedir. Uluslararası yayınevi kriterinin değiştirilmesi zincirleme reaksiyonlarla tarifi mümkün olamayan hasarlar doğuracaktır.
Uluslararası yayınevi kriterinin değişmesi akademisyenlerin yapmış olduğu yayınlarının eksik puanlanmasının yanında uluslararası kitaplarda yapmış olduğu editörlüklerin, atıfların ve kitap bölümlerinin de puanlarının ya tamamen ortadan kalkmasına ya da yarı yarıya düşmesine mahal vermiştir. Bu husus da göz ardı edilmemelidir.
MADDE 7- (4)
Kitapların ISBN, dergilerin ise ISSN numaralarının olması esastır. Kitap yazarlığı, kitap içinde bölüm yazarlığı ve kitap editörlüğü yayıneviyle yapılan sözleşme, yayınevinden ya da editörden gelen davet mektubu gibi evraklarla belgelenmelidir. Kongre, sempozyum, konferans veya benzeri bilimsel etkinlik kitapçıkları ve içeriğinde yayınlanmış bildiriler, yayın kategorisinde değerlendirmeye alınmaz. Sergiler kapsamında hazırlanan küratörlük kitapları ve sınavlar için hazırlanmış soru kitapları değerlendirme dışıdır. Kitaplar ile ilgili değerlendirmelerde kitabın yayınlanma yılı esastır. Bu kapsamda daha önce değerlendirilen bir kitap veya kitap bölümünün yeni baskısı değerlendirmeye alınmaz. Dergilerde yayınlanan makalelerin değerlendirilmesinde ilgili derginin basılmış olması veya elektronik ortamda yayınlanması (Cilt, sayfa ve yıl bilgileri ile künyesi açık bir şekilde sunulmalıdır.) esastır. Diğer uluslararası hakemli dergilerin değerlendirme kapsamında olabilmesi için en az beş yıldır yılda en az bir sayı ile yayınlanıyor olması, derginin editör veya yayın kurulunun uluslararası olması, bilimsel değerlendirme süreci ve bu sürecin nasıl işlediğinin derginin internet sayfasında yer alması ve derginin internet sayfası üzerinden yayınlanmış makalelerin künyelerine ulaşılabilmesi gerekir. Dergilerde editörlük ve editör kurulu üyeliklerinin değerlendirilmesinde, sadece bir editörlük veya editör kurulu üyeliği dikkate alınır. Ulusal ve uluslararası boyutta performansa dayalı ses ve/veya görüntü kayıtlarının değerlendirilmesinde yayımlanmış olma koşulu aranır.
Şeklinde iken
MADDE 7- (4) Kitapların ISBN, dergilerin ise ISSN numaralarının olması esastır. Kitap yazarlığı, kitap içinde bölüm yazarlığı ve kitap editörlüğü yayıneviyle yapılan sözleşme, yayınevinden ya da editörden gelen davet mektubu gibi evraklarla belgelenmelidir. Kongre, sempozyum, konferans veya benzeri bilimsel etkinlik kitapçıkları ve içeriğinde yayınlanmış bildiriler, yayın kategorisinde değerlendirmeye alınmaz. Sergiler kapsamında hazırlanan küratörlük kitapları, bir kongrede sunulan bildirilerden oluşan kitaplar ve sınavlar için hazırlanmış soru kitapları değerlendirme dışıdır. Kitaplar ile ilgili değerlendirmelerde kitabın yayımlanma yılı esastır. Bu kapsamda daha önce değerlendirilen bir kitap veya kitap bölümünün yeni baskısı değerlendirmeye alınmaz. Dergilerde yayımlanan makalelerin değerlendirilmesinde ilgili derginin basılmış olması veya elektronik ortamda yayınlanması (Cilt, sayfa ve yıl bilgileri ile künyesi açık bir şekilde sunulmalıdır.) esastır. Diğer uluslararası hakemli dergilerin değerlendirme kapsamında olabilmesi için en az beş yıldır yılda en az bir sayı ile yayımlanıyor olması, derginin editör veya yayın kurulunun uluslararası olması, bilimsel değerlendirme süreci ve bu sürecin nasıl işlediğinin derginin internet sayfasında yer alması ve derginin internet sayfası üzerinden yayımlanmış makalelerin künyelerine ulaşılabilmesi gerekir. Dergilerde editörlüğün değerlendirilmesinde, farklı dergilerde de olsa sadece bir editörlük dikkate alınır. Çok editörlü dergilerde sadece baş editör teşvik kapsamında değerlendirilir. Ulusal ve uluslararası boyutta performansa dayalı ses ve/veya görüntü kayıtlarının değerlendirilmesinde yayımlanmış olma koşulu aranır
Olarak değiştirilmiştir.
Buna göre; Kongrelerde sunulan bildiri kitapları teşvik kapsamının dışında tutulmuştur. Tematik düzenlenen kongrelerde belirli bir konu veya husus ile ilgili bildiriler titiz editörlük değerlendirmelerinden geçirilerek ve nitelikli yayınevleri tarafından basılarak önemli bir kaynak kitap olarak koleksiyonlarda yerini almaktadır. Bu durum böyle çalışmaların yapılmasına ket vuracaktır.
Dergilerde editörlüğün değerlendirilmesinde, farklı dergilerde de olsa sadece bir editörlük dikkate alınacak ve çok editörlü dergilerde sadece baş editör teşvik kapsamında değerlendirilebilecek. Editör kurulu üyelikleri teşvik kapsamından çıkartılmıştır. Nitelikli dergilerde alan editörü olarak görev yaparak ciddi emek harcayan akademisyenleri cezalandıran bu süreç üniversitelerimiz açısından ve Türk bilim hayatı bakımından nitelikli alan editörlerinin şevkini kırarak bilimsel üretime ciddi zarar verecektir.
Ayrıca sadece uluslararası yayınevlerince yayınlanan kitap editörlüğünün değerlendirilerek ulusal kitap editörlüğünün değerlendirilmeye alınmaması ülkemiz yayınevlerine haksızlık ve bu konuda emek veren akademisyenin emeğine saygısızlık olarak değerlendirilmeli ve ulusal yayınevi editörlükleri de teşvik kapsamına alınmalıdır.
MADDE 7- (9)
Tebliğlerin sunulduğu etkinliğin uluslararası olarak nitelendirilebilmesi için en az beş farklı ülkeden konuşmacının katılım sağlaması esastır. Tebliğlerin değerlendirilmesinde tebliğin ilgili etkinlikte sunulmuş ve bunun belgelendirilmiş olması (etkinlik programı ve etkinliğe katılım sağlandığını gösterir belge) esastır. Ayrıca, değerlendirme için tebliğin elektronik veya basılı olarak etkinlik tebliğ kitapçığında yer alması ve yayınlanmış tam metninin sunulması gerekir.
Şeklinde iken
MADDE 7- (9) Tebliğlerin sunulduğu yurt içinde veya yurt dışındaki etkinliğin uluslararası olarak nitelendirilebilmesi için Türkiye dışında en az beş farklı ülkeden sözlü tebliğ sunan konuşmacının katılım sağlaması ve tebliğlerin yarıdan fazlasının Türkiye dışından katılımcılar tarafından sunulması esastır. Ayrıca etkinliğin uluslararası niteliği haiz olup olmadığı hususunda, ödemeye esas teşkil etmek üzere üniversite yönetim kurulu kararını olması gerekir. Tebliğlerin değerlendirilmesinde tebliğin ilgili etkinlikte sunulmuş ve bunun belgelendirilmiş olması (etkinlik programı ve etkinliğe tebliğde ismi yer alan en az bir araştırmacının katılım sağladığını gösterir belge) esastır. Ayrıca, değerlendirme için tebliğin elektronik veya basılı olarak etkinlik tebliğ kitapçığında yer alması ve yayımlanmış tam metninin sunulması gerekir.
Olarak değiştirilmiştir.
Bu durum Sempozyum ve kongrelerde katılımcıların yüzde ellisinin yabancı olması şartının getirilmesi ülkemizde ve üniversitelerimizde tematik kongre düzenleyen alanında seçkin bilim insanlarını bir araya getirerek akademik hayata bir buluşma ve ortak sinerji oluşturma noktasında katkı sunan çalışmaları da sekteye uğratacaktır. Üniversitelerimize ve kurumlarımıza yabancı sayısını sağlayabilmek için daha fazla davetli konuşmacı çağırma yükü, dolayısı ile ekonomik zorluk doğuracaktır. Bunun yanında bu şartları sağlasın diye akademisyenlerimizin yabancı ülkelerde bu minvaldeki etkinliklere katılması yönünde tercih kullanmasına neden olacak, bu da yolluk ve yevmiye ödemesi yapan kurumlarımıza gereksiz maliyet doğuracak üniversiteler tarafından bu giderlerin karşılandığı durumda kamu zararı meydana getirecektir. Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu ve onun gibi pek çok saygın kamu kurumlarının düzenlemiş veya paydaş olduğu sempozyumlarda bu şartı sağlama noktasında zorlanacaklar, hali hazırda buna uygun sempozyum bulmak oldukça gerçek dışı görülmektedir.
Sempozyum katılımcıları bildirilerini sunsalar da bildiri tam metinlerini bildiri kitabına dâhil etmeyebiliyor. Yabancı katılımcıların bilimsel geleneklerinde "proceeding" yani özet metin esas olduğu için tam metnin ayrıca kitapta yer almasını istememekte yahut metni makaleye dönüştürüp yayınlamayı tercih edebilmekte. Bu durumda sempozyuma farklı ülkelerden çok sayıda yabancı katılımcı iştirak etse bile bildiri kitabında bunların bildirileri yer almadığı için mevcut düzenlemeye göre nitelikli bir uluslararası sempozyum olsa bile değerlendirmeye dâhil edilememektedir.
Sempozyumun niteliğine üniversite yönetim kurulları neye göre ve nasıl karar verecektir. Bu konuda düzenleme de eksiklik bulunmaktadır. Kaldı ki üniversiteler kendi yapısal sorunlarını gidermede keyfiyet işletirken bu hususun esasları makul ve denetlenebilirliği mümkün değildir.
Bildiri kitapları da bilimsel kitap niteliğindedir. Bu sebeple bildirilerde yapılan atıfların kabul edilmemesi mantığa ve bilime aykırıdır.
Madde 8
Akademik Teşviğin Hesaplanması
2015 yılında çıkan yönetmelikte akademik teşvik ödeneğinin hesaplanmasında Prof., Doç., Yrd., Doç., Arş. Gör ve Öğr. Gör. kadroları için farklı katsayı kullanılmakta buna karşın da puan katsayıları da 1, 1.5 ve 2 olarak uygulanarak nispeten bir dengeleme mevcut idi. 2018 yılında yapılan değişiklik ile puan katsayı sistemi kaldırılmış ama ödemede yine farklı oranlama devam ettirilerek adaletsizlik ortaya çıkmıştır. Puan hesaplamasında katsayının kaldırılması ile sağlanan eşitlik (!) akademik teşvik ödeneğinde akademik unvanlara göre uygulanan farklı oranında kaldırılması ile ücret dağılımında da devam ettirilmelidir. Ülkemizde zaten bölümlerin ve üniversitelerin yükünü çeken akademik kariyerinin başındaki Araştırma Görevlisi, Öğretim görevlisi, Doktor Öğretim Üyeleri için teşvik ödemesinde yapılacak bu düzenleme ile 2018 yılında çıkan yanlışlık düzeltilmiş olacaktır. Nbasit mantıkla düşünüldüğünde herkesin puan hesaplamaları eşit ise ödenen miktarın oranlarının da eşit olması gerekmektedir.
Alan İndexleri Net Değildir.
Bazı universiteler (Mimar Sinan, Ege vs.) Uluslararası alan indekslerini tanımlayıp listeler yayınlamışken pek çok üniversitenin buna dönük bir listesi yoktur. YÖK'ün tescillediği alan indeksleri güncel ve eşit değildir. Örneğin; Tarih alanında ISI ve SCOPUS alan indeksi şeklinde belirlenmişken Filoloji alanında herhangi bir alan indeksine yer verilmemiştir. Teşvik başvurularında çoğunlukla üniversitelerin şahsi tasarrufları işletilmekte; bir universitenin alan indeksi olarak kabul ettiğini diğeri kabul etmemektedir. Eşitlik esaslarına aykırı bu durum akademik personele yapılan ödemelerin sorgulanır hale gelmesine sebep olmaktadır. Sayıştay, bu ve benzeri sebeplerle teşvik minvalinde üniversitelere tenkitler yöneltmekte, rücular ibraz etmektedir.
Uluslararası yayınevlerinin yeni tanımlamasında yer alan "ilgili alanda yabancı dilde asgari 20 kitap yayınlama" koşulundaki "ilgili alan" ibaresi muğlaktır. Zira Sosyal Bilimler de ilgili alandır, Filoloji de ilgili alandır, onun alt şubeleri de ilgili alandır. Burada da üniversiteler farklı içtihatlar ortaya koymaktadır.
Atıf yapılan derginin de yayın bölümünde, istenen dergilerde olduğu gibi asgari 5 yıldır yayınlanıyor olması genel ve özelde bilimsel mantığa aykırıdır. 5 yılını doldurmayan ancak indeksleri olan, kurulları aktif olarak işleyen, yayın periyodu ve değerlendirme süreçleri şeffaf olan dergilerdeki makalelerin hem yayın hem de atıf puanından azade tutulması eski dergiler lehine tekelleşmeye ve süreli akademik yayıncılığın sekteye uğramasına sebep olmaktadır.
Atıf yönetmeliğinde alınan atıf puanının, sempozyum bildirisi olması durumunda teşvik kapsamında kullanmamaktadır bu da çifte standart oluşturmaktadır.
TÜBİTAK projeleri yapanlara puan adaletsizliği önlenmelidir.
TUBİTAK projelerinde yürütücülere daha önce 30 tam puan verilirken düzenleme ile bu puanın 18'e düşürülmesi yıllar süren proje sancılı sürecinin teşvik edilmesi noktasında engel taşımaktadır. Ayrıca daha önceden danışmanın da teşvik kapsamında değerlendirilmesi mümkün iken, yapılan düzenlemeler ile sadece yürütücü ve araştırmacılar teşvik kapsamına alınmıştır.
Yayın Hakemliği Teşvik Kapsamına Alınmalıdır
2018 yılında yapılan değişiklik ile kaldırılan yayın hakemliği tekrar teşvik kapsamına alınmalıdır.
Akademik Teşvik Başvuru sürecinde YÖKSİS kayıtlarında var olan problem çözülmelidir.
Akademisyenlerin YÖKSİS kayıtlarını ve mezuniyet bilgilerini sistemden çekmesi sürecinde, sadece Doktora eğitimi olan, veya yurt dışında doktora eğitimi alarak denklik almış olan kişilerde problemler ortaya çıkmaktadır. Bu sürecin tamamlanabilmesi için ilave süre verilmeli veya bu bölümde elle girilme imkânı verilerek ilgili birimlerin kayıtları kontrol edip onaylaması ile akademisyenlerin mağduriyeti ve gereksiz bürokratik iş yükü kaldırılmalıdır.
30 Puan Barajı Akademisyenleri Teşvik Etmek Yerine Çalışmaları Sekteye Uğratmaktadır.
Akademik teşvik ödeneğinin hesaplanmasında 30 puan barajı uygulanmaktadır. Taban puan olana bu puanı aşamayan akademisyenler teşvik ödeneği alamamaktadırlar. Bu durum 25 puanda, 20 puanda 27 puanda kalarak akademik teşvikten yaralanamayanları ciddi anlamda mesleki uzaklaşmaya sebebiyet vermektedir. Bunu yerine kaç puan alır ise alsın puanı oranında teşvik ödeneğinden yararlanması talep edilmektedir. Böylece çalıştıkça teşvik ediliyorum düşüncesi ile daha fazla çalışmaya ve daha fazla puan almaya kendini namzet gören bilim insanları çalışmalarını daha farklı bir şevk ile gerçekleştirebileceklerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.