Şube Müdürlüğü Atamaları

Şube Müdürlüğü Atamaları

Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanlığı'nda eğitim camiasını gizliden gizliye en çok rahatsız eden konulardan biri de hiç şüphesiz Şube Müdürlüğü atamalarıdır.

Zira bu görevlerin bildik yöntemlerle sürekli vekâleten atamalarla yürütülmesi, ya da ahbap çavuş yöntemi ile sadece belli okul müdürlerinin sınavsız olarak bu göreve atanması ve nihayet mevcut yönetmeliğin bile uygulanmayıp sınavsız atamalarda ısrar edilmesi vb. nedenlerle adalet duygularını ve vicdanları yaralamakta ve ciddi bir huzursuzluk kaynağı olmaya devam etmektedir.

Neşter Vurulmayı Bekleyen Şube Müdürlüğü Atamaları


Eğitim camiasının yakından bildiği üzere uzun süreden beri Şube müdürlüğü atamaları konusunda herhangi bir sınav yapılmamış olup, ahbap çavuş ilişkileri yöntemiyle daha ziyade vekâleten atamalarla sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Daha da vahimi ise Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nin Görevler arası geçişler başlıklı 25/1/c maddesi, A tipi eğitim kurumunda 3 yıl, B tipinde 5 yıl ve A ve B tipi okullarda toplam 4 yıl asaleten müdürlük yapmış olanlara sınavsız atanma hakkı verdiği için, asaleten atamalar bu madde ile yine ahbap çavuş ilişkileri ile yapılmış, dolayısıyla da sınav yapmaya falan gerek duyulmamıştır.
Taki bir eğitim sendikası tarafından dava açılıp bu duruma yargı kararı ile bir son verilinceye kadar. Bu karar sitemiz yazarlarından manas kağan tarafından köşesine taşınmış, incelenmiş ve kamuoyu ile paylaşılmıştır. Okunduğunda görüleceği üzere özetle söylemek gerekirse bu karardan sonra artık yukarıda belirtilenler arasından sınavsız bir atama yapılamayacaktır. Vekâletler de ömür boyu devam edemeyeceğine göre geriye tek çare kalıyor o da yönetmeliği değiştirip işlevsel hale getirerek sınav yapmaktır.

Yasal Durum Nasıldır?
Bilindiği üzere şube müdürlüğü atamaları, Milli Eğitim Bakanlığı Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nde düzenlenmiş olup, bu yönetmelik çerçevesinde yapılmaktadır.
Yönetmeliğe göre genel olarak özetlemek gerekirse, önce başvuran adaylar görevde yükselme eğitime tabi tutulur, daha sonra ise bu eğimin sonunda yazılı sınav yapılarak puan üstünlüğüne göre atama yapılır, denilmektedir.

Görevde Yükselme Eğitimi
Yönetmeliğin 9, 10 ve 11. Maddeleri gereğince merkez ve taşra teşkilatı kadroları için ayrı ayrı olmak üzere atama yapılacak boş kadrolar ilan edilir. İlan edilen boş kadro sayısının üç katı kadar başvuran aday görevde yükselme eğitimi için seçilir. Eğer başvuran sayısı kadro sayısının üç katından daha az ise tamamı bu eğitime alınır. Eğer başvuran sayısı boş kadro sayısının üç katından fazla ise yönetmeliğin sonundaki Ek-1 değerlendirme formuna göre adaylar arasından seçim yapılır. Yönetmeliğin 13.Maddesinde yer alan konulardan toplamda 80 saatlik eğitimin sonunda merkezi sınav yapılır.

Görevde Yükselme Sınavı
Yönetmeliğin 18. Maddesi gereği görevde yükselme eğitimine katılanlara eğitimde görülen konulardan, çoktan seçmeli yazılı test sınavı yapılır. Bu sınavdan 100 üzerinden 70 alanlar başarılı sayılır. Sınav sonuçları bir sonraki sınava kadar geçerlidir.

Başvuru Şartları nelerdir?
Yönetmeliğin 7/a maddesi gereğince Şube Müdürlüğüne atanmak için fakülte veya dört yıllık yüksek okul mezunu olmak ve en az üç yıl öğretmen olarak görev yapmış olmak ön şarttır.
Ön şarttır diyorum çünkü bu şart son derece masum, makul ve de herkesin kabul edebileceği türden ileri adım sayılabilecek türden bir şarttır. Ancak iş bu şartlarla bitmiyor deyim yerindeyse dananın kuyruğu birazdan detaylı olarak açıklayacağımız Ek�1 Değerlendirme formuna göre yapılan aday seçiminde kopuyor. Çünkü yukarıda da belirtildiği üzere atama yapılacak kadro sayısının üç katından fazla aday başvurması halinde Ek-1'e göre görevde yükselme eğitimine katılacak aday seçimi yapılmaktadır. Sınırlı sayıdaki kadroya başvuru sayısı haliyle fazla olacağına göre dediğim gibi dananın kuyruğu bu Ek-1' de kopmaktadır.

İşte Ek-1 Değerlendirme Formu
Yönetmeliğin sonunda yer alan bu form şube müdürlüğü atamalarında kilit rol oynamakta olup, bu atamalar konusundaki soru işaretlerini ve tartışmaları da içinde gizlemektedir. Zirabirazdan görüleceği üzere bu değerlendirme formu yukarıda ön şart olarak belirtilen üç yıllık bir öğretmenin şube müdürü olmasını imkânsız hale getirdiği gibi idareye istediği kişileri bu kadrolara atama imkânını da bahşetmektedir.
Yukarıda da belirttiğim gibi bu forum, görevde yükselme eğitimine başvuran adayların seçiminde kullanılmakta olup, tüm tartışmaları içinde barındıran sekiz başlık altındaki kriterlere öngörülen puanlara göre adaylar seçilmektedir.

Bu kriterleri ayrı ayrı analiz etmek gerekirse:
1) Diploma: Önlisans için 4 puan ve 3 yıllık yüksek okul için 6 puan öngörülmüştür; ancak 7. madde gereği Şube müdürlüğü için dört yıllık yüksek okul ya da fakülte mezunu olma şartı bulunduğu için bu diplomalar şube müdürlüğü için değil diğer şef vb. atamaları içindir.
Şube müdürlüğünü ilgilendiren diplomalara gelince lisans için 8, yüksek lisans için 10 ve doktora diploması için 12 puan öngörülmüştür. Bu puanlar aşağı yukarı tüm adaylara yaklaşık şans verdiği için ve de yüksek lisans ve doktorayı teşvik edici nitelik içerdiği için kabul edilebilir nitelikte olduğu söylenebilir.
2) Hizmet yılı: Memurlukta geçen10 yıla kadar olan sürede her bir yıl için 1 puan, 10 yıldan sonraki her bir yıl için ise 0,15 puan öngörülmüştür.
Bu puanlara göre her şeyden önce üç yıllık bir öğretmenin şansının çok az olduğunu belirttikten sonra, 10 yıla kadar olan sürede verilen 1 puan herkese verildiği için sonucu etkilemezken; 10 yıldan sonraki süreler için her bir yıla verilen 0,15 puan çok az da olsa hizmet süresi fazla olanlara avantaj sağlamaktadır. Gerçi yine de insaflı davranıp gençleri düşündükleri de söylenebilir, çünkü 30 yıllık bir öğretmeni ele alırsak ilk on yıl için zaten 10 puan alacaktır, kalan 20 yıl için ise sadece 3 puan alacaktır (0,15x20=3). Dolayısıyla sonucu etkileyecek kadar olmasa da az bir etkisinin kıdemliler lehine olacağı söylenebilir.
3) Sicil: Son üç yıllık sicil notunun ortalaması 76'dan yukarı yani iyi derecede olanların, bu sicil notunun aritmetik ortalamasının % 10'nu puan olarak verilir.
Bu puanların aslında herkese yaklaşık puanı verebileceği söylenebilirse de yine de sicillerin sübjektif puan vermeye müsait olduğu için objektifliği ortadan kaldırabileceği ve sonucu haksız bir şekilde etkileyeceği de söylenebilir.
4) Ödül: Atamaya yetkili amirler tarafından verilmiş olan takdirname için 2 puan, aylıkla ödül için 4 puan öngörülmüştür. Ancak bu ödüller her yıl için sadece birer adet geçerli olmakla beraber, Bakanlıkta atamaya yetkili olan bakan ya da atama yetkisini devrettiği personel genel müdürü ya da diğer atama yetkisi verilmiş olan amirlerin verdiği takdirler ya da illerde atamaya yetkili olan valilerin verdiği takdirler geçerlidir. Aylıkla ödüller zaten bakanın imzasıyla verildiği için alınmış olan aylıkla ödüllerin her yıl için bir tanesi geçerli olmaktadır.
Ödüllerin tamamen sübjektif kriterlere göre verildiği, asli görevini ihmal edip bayramlarda görev alan, vitrinde etkinlik vs. düzenleyenlerin üç beş günde ödül aldığı ve hatta adeta bir teamül olarak yükselmesi istenen namzetlere şeker dağıtır gibi ödül dağıtıldığı dikkate alındığında bu ödüllerin şube müdürlüğü atamalarının sorgulanmasına ve bu konuda da soru işaretlerine neden olduğu açıktır. Hatta denebilir ki bu atamaların tartışmaya açılmasında en hassa konu bu ödüller konusudur, denebilir.
5) Hizmet içi eğitim: 18.04.1999 tarihinden sonra alınmış olmak kaydıyla, adayın katıldığı en yüksek puanlı eğitim olacak şekilde her yıl için sadece bir tanesi dikkate alınan hizmet içi eğitim sertifikalarına öngörülen puanlar verilir. Buna göre 5-15 gün süreli için 0,5 puan, 16-31 gün süreli için 1 puan, 2-3 ay süreli için 1,5 puan, 4-6 ay süreli için 2 puan, 7-12 ay süreli için 2,5 puan, 12 aydan fazla süreli olan hizmet içi eğitimleri için ise 3 puan verilmektedir.
Bu maddeye özellikle dikkatinizi çekerek bu kriterlerin adeta bu yönetmeliği tümden çökerttiğini ve değiştirilmesinin zorunlu hale gelmesine neden olduğu dolayısıyla da sırf bu madde nedeniyle bile şu an bu yönetmeliğin değiştirilmeden uygulanamayacağının altını çizmek istiyorum.
Zira hatırlanacağı üzere benzer kriterler uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik için de öngörülmüş iken Anayasa mahkemesi 21.05.2008 tarihli ve 2004/83 Esas nolu kararıyla, hizmet içi eğitimlerin herkese fırsat eşitliği ilkesine uygun olarak sunulmadığı, bu imkânlardan yalnızca beli sayıdaki kişilerin yararlandığı, dolayısıyla da bu sertifikalara puan verilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptal ettiği kararını burada hatırlamak yerinde olacaktır. Çünkü bu karar sonuçta uzman öğretmenlik için verilmiş olsa da aynı konuda yani hizmet içi eğitimlere verilen puanlar konusunda olduğu için doğal olarak aynı hizmet içi eğitimlere puan öngörülen şube müdürlüğü Ek-1 formundaki bu başlığı da hükümsüz kılmaktadır kanaatimce. Bu nedenle tıpkı uzman öğretmenliğinde olduğu gibi kararın resmi gazetede yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe gireceği tarihten itibaren yönetmelik değişikliği yapılarak bu Ek-1'deki puanlar da ayıklanmalı ve öyle işlem yapılmalıdır. Dolayısıyla şu an hükümsüz olan bu kriterlerin değişmesi de yargı kararı gereğince zorunlu olmuştur.
6) Yabancı Dil: Kamu Personeli Yabancı Dil Seviye Tespit sınavında sadece bir dilden olmak üzere D alanlara 2, C alanlara 4, B alanlara 6 ve A alanlara 8 puan verilmektedir.
Yabancı dil bilmek elbette ki bir artıdır; ancak bu görevin gerektirdiği niteliklerden olmaması ve İngilizce öğretmenlerine bariz avantaj sağlaması nedeniyle fırsat eşitliğine engel teşkil edeceği için bence tartışma konusudur ve bu görev için ön koşul olmamalıdır.
7) Disiplin cezası: Aldığı her disiplin cezasından her uyarma ve kınama için -2, her aylıktan kesme için -4, her kademe ilerlemesinin durdurulması için ise -6 puan düşülür.
Bu uygulama ile hukuktaki suç ceza dengesi ihlal edildiği yani ufacık bir uyarı cezası almış olan birisinin meslek hayatının geleceğini etkileyecek kadar ağır faturaları sonradan önüne çıkarması kendi içinde hukuk dengesini bozduğu gerekçesiyle eleştiriye açık bir konudur bence. Kaldı ki uyarı ve kınama cezalarına yargı yolu kapalı olduğu için zaman zaman idarenin yanlı tutumu nedeniyle mağdur olanların bulunduğu da dikkate alınırsa sırf bu tür cezalarla bile yükselmesi istenmeyen kişilerin alaşağı edilmesi için de kullanılma riski vardır. Kaldı ki bu cezaları alanlar zaten cezayı almış olmakla psiko-sosyal açıdan gerekli bedelini ödemiş sayılır, bir de burada önüne çıkartılmış olması aynı suçtan dolayı ikinci kez cezalandırılması anlamına geldiği için hukuksuz ve anlamsız olarak yorumlanmaya müsaittir kanaatimce.
8) Önceki başarısızlıklar: Daha önce katıldığı aynı düzeydeki görevde yükselme eğitiminden sonraki sınavda başarısız olan ya da mazeretsiz olarak sınava katılmayanların başarısız olduğu her bir sınav için -2, mazeretsiz katılmadığı her bir sınav için ise -3 puan düşülür.
Bu ölçüt de yine bence anlamsızdır; çünkü kimse sınava katılıp da başarısız olmak istemez. Kaldı ki eğitime katılanların yalnızca üçte biri atanacağına göre doğal olarak birileri başarısız olacaktır. Dahası herkesin daha işin başında başarılı kabul edildiği bir sınav, sınav olmaktan çıkmaz mı? Bu ne lahana bu ne perhiz dedirten bir uygulama ki hiç tartışmaya bile gerek yok bence.

Sonuç
Görüldüğü üzere yargı kararı gereğince artık A ve B tipi okul müdürleri sınavsız şube müdürlüğüne atanamayacağı için, yine bir başka Danıştay kararı gereğince vekâleten atamalar sürekli olarak devam edemeyeceği için ve nihayet Anayasa mahkemesinin uzman öğretmenlik ile ilgili verdiği karar gereğince hizmet içi eğitim sertifikalarına puan verilemeyeceği için artık bu yönetmelik deyim yerindeyse çökmüş, kilitlenmiş ve işlevini yitirmiştir.
Bu nedenle mevcut yönetmelikte de her nekadar uygulanmamış olsa da sınavın öngörüldüğü dikkate alınırsa ve de artık sınavsız bir atamanın hem yargı tarafından hem de eğitim camiasının vicdanı tarafından kabul edilmediği dikkate alınırsa gelinen noktada şube müdürlüğü için de sınavlı bir yeni yönetmeliğin kaçınılmaz olduğu söylenebilir.
Bize göre ise Ek-1 formu benzeri karpuz seçer gibi adam seçen kriterlere hiç bulaşmadan tertemiz bir sınav yaparak puan üstünlüğü esasına göre atamaları yaptıktan sonra, atananları görevle ilgili eğitime tabi tutmak en mantıklı çözümdür.

Ve son söz: Bu sınavı öğretmenler isterlerse er ya da geç olur. Bunun ne demek olduğunu müdür yardımcılığı sınavı sürecindeki “Önden giden atlılar” çok iyi bilir. Onlara selam olsun.
[email protected]


memurlar.biz

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum