Eski bir kum ocağı üzerine inşa edilen Sabancı Üniversitesi, kapalı alanı 172 bin metrekare olan yerleşkesinde oluşturduğu sistemle sulama suyunu kendisi üretiyor.

Sabancı Üniversitesi Yatırım ve Hizmetler Koordinatörü Onur Aksay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geniş bir alana yayılan üniversite içinde çok geniş sulama gerektiren peyzaj alanlarının oluşması sonucunda bu suyun nasıl temin edilebileceği konusunun 1997 yılındaki proje döneminde tartışıldığını söyledi.

O yıllarda bölgede şehir şebeke suyunun bulunmaması, taşıma suyunun maliyeti, lojistik riskleri ve depolama zorluklarının düşünüldüğünü belirten Aksay, ayrıca gölün bulunduğu yerin büyük bir kısmının kum ocağı olarak işletilmesi nedeniyle arazinin uygunluğu da dikkate alınarak kalıcı, doğal, çevreci ve sosyal yaşam alanı oluşturmaya olumlu katkıları da olacak yapay bir göl yapılmasına karar verildiğini ifade etti.

Aksay, kum ocağının içine oldukça fazla miktarda su biriktiğini, inşaat aşamasında biriken bu suyun başka bir bölgeye cebri yolla aktarılıp göl alanının inşaata uygun hale getirildiğini, daha sonra başka bir yere depolanan suyun tekrar göle aktarılarak su kaybının minimuma indirildiğini anlattı.

Yapay bir göl yapılması fikrinin, üniversite yapım gurubu ve mimari proje grubunca birlikte oluşturulmuş bir fikir olduğunu ifade eden Aksay, gölün, üniversitenin inşaat aşamasında yapıldığını belirtti.

Üniversitenin günlük 1800 ton civarındaki sulama ihtiyacının 1300 tonunun bu gölden karşılandığını ifade eden Aksay, geriye kalan 500 tona yakın suyun ise lavabo, klozet ve duşlarda kullanılan suların, pis su arıtma tesisinde arıtılmasıyla elde edildiğini anlattı.

Gölde toplanan suların bugün itibariyle 250 bin metrekarelik çim alanın sulanmasında, biyolojik arıtma tesisinde arıtılıp depolanan su ile birlikte kullanıldığını dile getiren Aksay, sulama suyu tüketiminin tamamen göl ve arıtma tesisinden karşılandığını, şehir şebeke suyunun kullanılmadığını söyledi.

Aksay, gölün temizliğinin 150 metreküplük 2 adet fıskiye pompası ve aynı kapasitedeki 3 adet şelale pompasıyla havalandırılarak yapıldığını belirtti.

-GÖL CANLILARA DA YUVA OLDU-

Gölde balık ve kurbağa gibi canlı popülasyonun bulunduğunu anlatan Aksay, göldeki yosunlaşmayı engellemek için de yosunla beslenen sazan balıklarının da üniversite tarafından göle bırakıldığını ifade etti.

Aksay, göl çevresinde martı, yaban ördeği, göçmen kuşlar ile birlikte, üniversite tarafından göle bırakılan evcil kaz ve ördeklerin de yaşadığını kaydetti.

Ortalama 4 metre derinlikte, 35 dönüm ve 140 bin metreküp su toplama hacminde olan gölün sularının asıl kaynağının yağmur ve kar suları olduğunu kaydeden Aksay, "Fakat bunun yanında ve asıl önemlisi doğaya ve çevreye üniversitemizin verdiği önemi yansıtması açısından, tüm düz çatılı binaların yağmur ve kar suları borularla doğal akışla göle taşınmaktadır. Ayrıca arazinin meyilli olmasından da yararlanarak, bina temelleri etrafında döşenen borularla biriken yer altı suları, pompalar vasıtasıyla cebri olarak borularla göle taşınmaktadır. Böylece yağmur ve kar suları göl sayesinde üniversitemizde azami ölçüde geri kazanılmaktadır" dedi.

Gölün altında bir su kaynağı bulunmadığını, hemen yanında "küçük göl" denilen yerde küçük bir kaynağın bulunduğunu belirten Aksay, göl dolmadığı zaman yağmur ve yüzey sularının biriktirildiği küçük göldeki suların alınarak büyük göle aktarıldığını söyledi.

Sabancı Üniversitesi arazisinin granidroit denilen bir yapıda olmasından dolayı verimli bir toprağa sahip olmadığını kaydeden Aksay, yerleşkede çam ve sedir ağaçlarının yetiştiğini, ancak meyve ağacı ve çiçek açan ağaçların yetiştirilmesinde zorluk yaşandığını sözlerine ekledi.

Milliyet