Uzun süredir kamuoyunun gündeminde olan "Şubat Atamaları" iki bölümden oluşuyor. 

 

Birincisi, mevcut MEB öğretmenlerinin yıllardır yapıldığı şekliyle Şubatta özür grubuna bağlı yer değişikliği işlemleri. Bu konuda garip bir şekilde MEB bir düzenleme yapmış, yeni düzenleme ile Bu tür yer değişikliklerinin Yaz aylarında yapılacağını ifade etmiştir. 

 

İkincisi Şubatta yapılan İlk atalamalardır. Bu konuda da sadece yaz aylarında atama yapılır anlayışı getirilmiştir. 

 

MEB, çeşitli bahanelerle Şubatta atama ve yer değişikliği yapmak istememektedir. 

 

Biz bu konunun tahlilini yapmayacağız. Çünkü bu ayrı bir yazı konusu.

 

Ancak bu düzenlemelere aylardır büyük bir tepki var. 

 

Bu tepkiyi sadece bir tarafa mal etmek haksızlık olacaktır. 

 

Küçük-büyük bütün sendikalar bu düzenlemeye karşı çıkmışlar. Basın açıklamaları ile, eylemlerle sorunu gündeme getirmişlerdir. 

 

Sonuçta artan kamuoyu baskısı karşısında daha fazla direnemeyen yetkililer şimdilik sadece "Özür grubu atamalarını" (onu da kısmen) serbest bırakmışlardır. 

 

Kamuoyu baskısı o kadar artmıştır ki; Başbakan Erdoğan TBMM'de grup toplantısında konuya bizzat açıklık getirmiştir. İşte o açıklama;

 

 

 

 

 

 

 

Bu konuda bir başarı sağlanmışsa, bu başarı tüm baskı güçlerinin başarısı olmuştur. 

 

Bunu tek bir sendikaya veya sendika başkanına indirgemek; onlarca sendika ve sivil toplum örgütlerini, basın-yayın kuruluşlarında çıkan haberleri, eylemleri vs. görmemek demektir. 

 

Bazı yayın kuruluşları birilerine şirin gözükmek için bu tür yayınlar yapabilir.

 

Ancak, yüzbinlerce kamu görevlisinin temsilcileri konumundaki liderler ve o liderlerin çevresindeki kişiler daha dikatli hareket etmelidir diye düşünüyoruz. 

 

Hakan PINAR