Öğrenciye 20 YTL zam!

Öğrenciye 20 YTL zam!

İktidardan, üniversiteli gençlere büyük müjde! Bakanlar Kurulu kararıyla, öğrenci burslarına tam 20 YTL zam yapıldı. Bundan böyle öğrenciler ayda 160 yerine 180 YTL burs alacaklar...

Hani bir halk deyimi var, bozdur bozdur harca diye. Öğrencilere verilen burs da, zam da öyle bir şey. Öteden beri yazıyorum: Öğrenci bursu en az asgari ücret düzeyinde olmalıdır. Yoksa bir anlamı olmaz.
Öğrencilerden çoğuna, bu burs dışında hiçbir yerden destek gelmiyor. Ne ailelerinden ne de başka burs verenlerden. Sanki çok yüksek bir meblağmış gibi, devletten burs alıyorsunuz diye birçok kurum öğrenciye ikinci bir burs vermiyor. Bu yüzden de yüz binlerce öğrenci, günü tek öğün yemekle geçiriyor. Ankara, İstanbul, İzmir gibi kentlerde, ulaşım giderleri yüzünden bazen onu da bulamıyorlar.
Üniversite sadece bir okul değil. He türlü donanımın, vizyonun, sosyalleşmenin ve hayata hazırlık provalarının yapıldığı son durak.
Her şeyin ilkini orada yaşayacaklar. Sinemaya, tiyatroya, maça, gezilere, restorana, müzelere, eğlence partilerine ve daha pek çok yere gitmek isteyecekler. Her gün gazete okumaları, her ay birkaç kitap almaları, öğrenim gördükleri alanla ilgili yayınları izlemeleri gerekiyor. Okumadıkları zaman niye okumuyorsunuz diye fırçalamayı biliyoruz ama hangi parayla gazete, kitap, dergi alacaklarını hiç sorgulamıyoruz.
Hükümetin 20 YTL'lik zammı neye yeter?
Tiyatroya mı, kitaba mı, bir arkadaşı yemeğe götürmeye mi, bir geziye mi ya da bir buket çiçeğe mi? Neye yeter? Sayın Başkan kendi gençliği de varlık içinde geçmediği için öğrencilerin halinden iyi anlar. Şimdi kendisine soruyoruz: Ayda 160 YTL ile ya da 20 YTL'lik zamla, siz olsaydınız ne yapardınız?..
Gençlerimizi boynu bükük ve her şeyden mahrum bırakarak hadi yürü aslanım diyemeyiz.

2009 MEB bütçesi
Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2009 bütçesi de yüzde 75'i yine maaşlara gidiyor. Yatırım için ayırılan pay ise sadece yüzde 10. Anlaşılan o ki bu yılda temizlikten güvenliğe, ısınmadan günlük harcamalara kadar tüm masraflar yine velilerin cebinden çıkacak.
Hükümet, bu konuda mevcut durumu daha da kötüleştirmenin ötesinde bir şey yapmıyor. Reform şart. Örneğin belediyeler de eskiden parasızlıktan ağlıyorlardı, Özal bir düzenleme yaptı ve şimdi parayla oynuyorlar. Benzeri bir yasayla, öğretmen maaşları da özel idarelere ve yerel yönetimlere bırakılabilir. Devletin verdiği bütçe de tümüyle eğitim kalitesinin yükseltilmesi için harcanır. Onun ötesinde atılacak her adım, günü kurtarmaktan öte bir işe yaramaz.
Bakanlık, fakir zengin demeden herkese bedava kitap popülizminden vazgeçip ayakları yere basan projeler üretmek zorundadır...

Çankaya sadece onaylamış
Prof. Dr. Muhittin Şimşek, geçtiğimiz aylarda Üniversitelerarası Kurul kontenjanından YÖK üyeliği için aday oldu. İktidara yakınlığı nedeniyle tepki çekti ve seçimi açık ara kaybetti. Ama şimdi YÖK üyesi. ÜAK seçmese de Bakanlar Kurulu kontenjanından aday gösterildi, Çankaya da bu tercihe onay verdi. ÜAK istememiş, kimin umurunda!
Bu arada İstanbul Üniversitesi rektörlüğü için bir yıl kadar önce atandığı YÖK üyeliğinden ayrılan ve kulislerde “Çankaya'dan söz aldı, rektörlüğü çantada keklik” denilen Yunus Söylet ile ilgili olarak Çankaya'nın tavrı net: “Sayın Cumhurbaşkanı, ne böyle bir söz verir ne de taraf olur. Kesinlikle bu tür tartışmaların dışında”. Ama ÜAK'ın seçmediği bir ismi onaylarken, “Noter gibi, geleni imzalıyor” suçlamalarından kurtulamadı. Çankaya'nın bu konudaki yaklaşımı da şöyle: “Sayın Sezer de hükümetten gelen hiçbir isme hayır dememiş. Önerilen tüm isimleri YÖK üyesi olarak atamış”. Dikkat çekilen bir nokta ise Alevilerin dışlanıyoruz söylemiyle ilgili: “Biz hiçbir ayrım yapmıyoruz. Bakın ilk kez bir Alevi rektör atandı Tunceli'ye.”
Özetin özeti: Eğitimin önemini ve partilerüstü konumunu elbet bir gün anlayacağız...

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.