ODTÜ Olayı Fitnenin Fitilini Ateşleme Çabasıdır

ODTÜ Olayı Fitnenin Fitilini Ateşleme Çabasıdır

ODTÜ Olayı Gezi Parkıyla çıkarılan Fitnenin Fitilini Yeniden Ateşleme çabasıdır

 MEMUR-SEN ANKARA İL VE EĞİTİM-BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE BAŞKANI MUSTAFA KIR’IN “ODTÜ OLAYI GEZİ PARKIYLA ÇIKARILAN FİTNEYİ YENİDEN ATEŞLEME ÇABASIDIR” YAZILI BASIN AÇIKLAMASIDIR.

           ODTÜ Olayı Gezi Parkıyla çıkarılan Fitnenin Fitilini Yeniden Ateşleme çabasıdır.

            Üniversiteler; sosyal, ekonomik, kültürel açıdan bir ülkenin ufkunu açan geleceğine yön veren projelerle adını duyurması gereken akademik kurumlardır. Bu kurumlar demokrasi insan hakları ve özgürlüklerin, farklı görüşlerden bile olsa kardeşliğin, hoşgörü ve uzlaşmanın yaşandığı ve yeşerdiği yerler olması gerekirken, antidemokratik yapılanmalara yuvalık yapması ile tanınması son derece düşündürücüdür.

            Biz biliyoruz ki kardeşlik binasının malzemeleri birlik, beraberlik, dayanışma, hoşgörü, merhamet ve güvendir. Bu unsurlar olmadan kardeşlik sarayı tesis edilemez. Yine biz biliyoruz ki; kin, nefret, şiddet, tefrika ve düşmanlık ise birlik, beraberlik ve kardeşlik sarayının temeline konulmuş tahrip kalıpları gibidir. Özgürlük ve ilericilik adına bölücülüğün bir parçası olmak üniversitelerimiz için utanç verici bir durumdur.

            Bu hareket ilericilik adına gericiliğin, özgürlük adına faşistliğin göstergesidir.

            Özellikle üniversitelerde başörtüsü karşıtlığının yerini normalleşmeye bıraktığı bir dönemde kendilerini ilerici ve özgürlükçü olarak tanıtan ODTÜ öğrencisi olduklarını iddia eden bir grup tarafından benzeri diğer üniversitelerde de görülen, tamamen öğrencilere yardımcı olmak ve rehberlik yapmak amacıyla açılan bir standın başında bulunan öğrencilerin başörtüleri bahane edilerek stant açmalarının engellenmesi, “sizi burada görmek istemiyoruz” “derhal burayı terkedin” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanılması ve yerleşkeden dışarı atılması ilericilik adına gericiliğin göstergesi, özgürlük adına özgürlüğün baltalanması anlamına geldiği gibi her şeyden önce üniversite yönetimine ve tüm ODTÜ’lülere karşı yapılan bir saygısızlığın ifadesidir.             

            Gezi Parkında ateşlenen fitneyi ateşleme çabasıdır.         

            ODTÜ’de yaşanan bu olaya sadece başörtülülere karşı gösterilen vandallıktan, barbarlıktan ve zorbalıktan öteye; geçmişte solculara yataklık yapmasıyla bilinen ODTÜ’de başörtüsü düşmanlığının yeniden hortlatılmaya çalışılmasından, Gezi Parkında ateşlenen fitne fitilinin tekrar burada ateşlenmesi çabasından başka bir şey değildir.

             Sanki hakarete uğrayan başörtülü öğrenciler değil de faşizanca baskı yapan öğrencilermiş gibi yine bildik yerlerde bildik destek eylemlerine kalkışılması bunun en bariz ispatıdır.

             12 Eylül 1980 öncesinde çıkarılan öğrenci olaylarında 5000 üniversiteli gencini toprağa vermiş ve bu yüzden çok acı tecrübeler yaşamış bir milletin ve yöneticilerimizin sağduyulu davranışları Gezi Parkında olduğu gibi bu tür kışkırtmalara pirim vermeyecektir.                  

             Bu hareket başörtüsüne karşı gösterilen masum bir tepki değildir.

            Ortada bir yasak, bir hukuksuzluk varsa buna müdahale etmek her şeyden önce ODTÜ yönetiminin ve ODTÜ Öğrenci Konseyinin işi olup bunun jandarmalığına soyunmak işgüzar öğrencilerin işi değildir. Üniversiteleri karalamaya yönelik bu tür davranış içinde olanlar kesinlikle destek bulmamalıdır.  

            Nitekim YÖK’ün, ODTÜ Yönetimin ve Öğrenci konseyi Başkanının açıklaması ve tepkisi bu yöndedir.  Bu hareketin başörtülü öğrencilere karşı yapılan masum bir hareket olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi tüm ODTÜ camiasına mal edilmesi de mümkün değildir.

                     Başörtüsü bir suç unsuru, başörtülülerde suçlu değildir.

            Başını örtmek isteyen öğrenciler YÖK’ün, Rektörün, Dekanın, Hocaların veya arkadaşlarının müsamaha göstermesiyle değil, bizzat yasal ve Anayasal hakları olduğu için başlarını örtmektedir. Zira mevcut Anayasa da ve yasalarda, evrensel hukuk metinlerinde, Atatürk ilkelerinde ve devrim kanunlarında YÖK Kanununda ve YÖK Disiplin Yönetmeliğinde başörtüsünü yasaklayan hiç bir hüküm yoktur. Öyleyse ortada başörtüsünü yasaklayıcı bir hüküm yoksa başörtüsü yasağı da yoktur.

            Zaman,zaman başörtüsü takmanın yasak, başörtülü öğrencileri de illegal bir eylemci pozisyonunda göstermek eğitim-öğretimi engellemeye kalkışarak durumdan vazife çıkarmak; haddini bilmezlik ve hukuk tanımazlıktır. Kişinin inanma ve inandığı gibi yaşaması temel hak ve hürriyetler kapsamında evrensel bir haktır. Asla engellenemez. Din ise toplumun ortak paydasıdır. Toplumları ayrıştıran değil, birleştiren bir unsurdur. İnsanların gerçek anlamda dini yaşamaları veya dindar olma talepleri bir toplum için asla huzursuzluk kaynağı olarak gösterilemez. Huzursuzluğun kaynağı dindar olmaktan değil, dine karşı çıkıştan kaynaklanmaktadır. Ne başörtüsü bir suç unsuru, nede başörtülüler suçludur.

            Başta ODTÜ ve diğer üniversitelerimizin öğrencilerin inançları gereği ibadet etmelerini ve başlarını örtmelerini engelleyici bir tavır içine girmeleri teröre boyun eğme bu tür fitne hareketlerine ve bölücü unsurlara pirim verme anlamı taşır. Bunun altında hem terör çıkaranlara hem de onlara yataklık yapanlar kalır.

             Fitne adam öldürmekten daha tehlikelidir.

            İnancımıza göre toplumun huzurunu bozmayı insanları birbirine düşürerek kavga, kargaşa, anarşi ve kaos çıkarmayı amaçlayan fitne, adam öldürmekten daha tehlikeli görülmüştür. Fitnenin adam öldürmekten daha tehlikeli görülmesi insanların birlik ve beraberliğini bozmasından ve toplumun sosyal yapısını dejenere etmesinden kaynaklanmaktadır. Onun için Peygamberimiz:  “Allah’ım kabir azabından deccalın fitnesinden, hayatın ve ölümün fitnesinden sana sığınırım,” “Fitne uykudadır. Onu uyandırana Allah lanet etsin.” Yüce Allah’ımızda fitne konusunda bizleri şöyle uyarıyor: “Ey müminler öyle bir fitneden sakınınız ki O içinizde sadece zulmedenlere erişmekle kalmaz. Onun dehşeti günahsızları da kuşatır. Onun dehşeti günahsızları da kuşatır, hepinizi perişan eder. Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir.”

                        Dilimiz, dinimiz, ırkımız rengimiz ve dünya görüşümüz ne olursa olsun bütün farklılıklarımızla birbirimizi kucaklamaya sevmeye eğer sevmesekte saygı göstermeye mecburuz. Bu ülke birimizin olduğu kadar hepimizindir. Madden ve manen kalkınmış, huzur ve refahı yakalamış bir ülke hepimizi kucaklayacağı gibi, olabilecek kaosta hepimizi rahatsız eder. Bu ülke gemisi batarsa hepimiz birden boğuluruz. Herkesi sağduyulu olmaya çağırıyor, fitneyi uyandıranlara Allah lanet etsin diyorum.           

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.