Adil Gülmez
Müdür Sendikası, Öğretmen Sendikası
Son yazılarımdan birinde Eğitim Bir Sen’in artık bir Müdürler Sendikası olduğundan bahsetmiş, buna dikkat çekmiştim. Yazım, birçok meslektaşımdan olumlu tepki aldı. Bazıları da doğru ama eksik bu konuda yazmaya devam etmelisin dediler. Talebe binaen yazıyorum.
Öğretmenler Sendikası öldürür. Tıpkı eğitim de esas unsur öğretmenlik olduğu gibi sendikacılıkta da temel olması gereken öğretmendir. Öğretmeni öncelemeyen bir sendika müdürlere kalkan olmaktan başka bir işe yaramaz.
Müdür Sendikacılığının en kötü örneğini Kamu Sen’e bağlı Türk Eğitim Sen göstermiştir. Bir zamanlar eğitim kolunda yetkili olan bu sendikayı müdürler büyütmüşlerdi. Bir örnek vermek gerekirse; bir öğretmen hastane sevki almak istediğinde önüne sendika üyelik formu uzatılıyor o da ister istemez o formu dolduruyordu. Bu şekilde sendikaya üye olan gönülsüzler buldukları ilk fırsatta orayı terk ederek başka sendikalara geçtiler.
Eğitim Bir Sen’deki arkadaşlar gelen herkesi buyur ettiler. Hiç kimsenin niyetini sorgulamadılar. Gelenler çok farklı gerekçelerle ve çoğu şahsi menfaate dayalı sebeplerle üye oldular. Uyarılara “üye sayımız artmalı ki yetkili sendika olalım” diyerek cevap verdiler. Sendikanın fikri yapısına bağlılığı olmadan gelenler ne yazık ki istediklerini elde ettiler, müdür oldular. Hatta bazıları amaçlarına ulaştıktan sonra topluca istifa ederek sendikadan bile ayrıldılar.
Bu günlerde Eğitim Bir Sen ilçe başkanları ve şube başkanları seçimleri sürecine girdi. Adaylar kendilerini tanıtıcı faaliyetler kapsamında okullara uğruyorlar veya sanal âlemde kendilerini anlatıyorlar. Fakat süreç sağlıklı işlemiyor. Bazı adaylar basit demokratik teamüllere uymuyorlar. Rakiplerine belden aşağı darbeler savuruyorlar. Entrika ve desiseler neredeyse Köhne Bizans’ı hortlatacak. Bazı adaylar rakiplerini zayıflatmak için sendika dışı unsurlardan yardım alıyorlar. Bu amaçla nüfuzlu siyasiler il ve ilçe başkanları hatta belediye başkanları sürece müdahil oluyorlar.
Oysa bunlara hiç gerek yok. Son derece demokratik ve şeffaf bir süreç yaşanabilir böylece diğer sendikalara da örnek olunabilirdi. Sürece hakim olamadığı ve hatta adaylar arasındaki bu yıpratıcı anlamsız rekabete engel olmadığı için genel merkez vebal altındadır.
Ben bu yazıyı herhangi bir adaya destek veya engel olmak için yazmadım. Yazıyı kaleme almamın gerekçesi yanlış yapanları uyarmaktır. Zira netice itibariyle yanlışlardan sendika lekeleniyor. Bu sendikayı kurarken Akif İnan aynı zamanda Yazı İşleri Müdürü olduğum Yörünge dergisinin yazarıydı. Dolayısıyla bu yazıdan başka bir anlam çıkarmak bana karşı bühtan olur.
Sözün özü: Müdür Sendikası öldürür, Öğretmen Sendikası güldürür.
Sakala Destek!
Geçtiğimiz yıllarda kararını alıp uygulamaya koyduğumuz sivil itaatsizlik eylemi sanırım devam ediyor.
Çevremde soruşturduğuma göre bu eylem devam ediyor. Eğer devam etmiyorsa ya da sendika böyle bir eylemin arkasında durmazsa sakallı olarak okula giden arkadaşlarımız zor durumda kalabilirler. Bu anlamda Eğitim Bir Sen sendikasından destek verdikleri dair bir açıklama bekliyoruz.
Diğer taraftan bayan meslektaşlarımızdan da bu yönde desteklerini beklediğimizi özellikle belirtmek isterim. Özgürlük herkesi kapsamalı. Sadece bayanların başlarını örtebilme haklarına sahip olmaları yeterli değildir. Onlar da erkek öğretmenlerden destek aldıkları gibi sakal serbestliğine destek olmalılar.
Bu sivil itaatsizlik eyleminin özneleri öncelikle imam hatip meslek dersleri öğretmenleri ve dkab öğretmenleridir. Onlar hem katılım sağlamalı hem de çevrelerindeki diğer öğretmenleri teşvik etmeliler. Kendileri katılamayacaksalar bile katılanlara müzahir olmalılar. Bu konuda duyarlı davranmaları bekleniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.