Modernlik ile Müslüman olmak arasında tercih yapmak gerekmiyor

Modernlik ile Müslüman olmak arasında tercih yapmak gerekmiyor

İslam dünyası ile diyaloğu artırmayı vaat eden ABD Başkanı Barack Obama'nın Müslüman toplumlarla ilişkiler için atadığı özel temsilci Farah Pandith, Zaman'a konuştu.

Müslümanların Batı'nın bir parçası olduğunu vurgulayan Pandith, "Müslüman olmak ile Batılı olmak arasında bir tercih yapmak gerekmiyor; İslam'la demokrasi iç içe var olabileceği gibi, bir insanın hem modern hem Müslüman olması da mümkün." dedi.




Farah Pandith, Keşmir doğumlu Müslüman bir Amerikan vatandaşı ve Haziran 2009'dan beri ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Müslüman cemaatler nezdindeki özel temsilcisi olarak görev yapıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'ndaki bu pozisyon, Başkan Barack Obama'nın, ABD yönetimi ile dünya Müslümanları arasındaki ilişkide paradigma değişikliğini işaret eden 4 Haziran 2009 tarihli Kahire konuşmasının ardından oluşturuldu. Dolayısıyla, Pandith bu unvanı üstlenen ilk ABD yetkilisi. Bugünkü görevine geldiği tarihten beri 23 farklı ülkeyi ziyaret eden ve ziyaretlerinde Müslüman kanaat önderleri ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeye ağırlık veren Pandith, bu hafta içinde Ankara ve İstanbul'daydı.

Pandith'in ziyareti tam da yakında ABD'de dünya Müslümanlarıyla diyaloğu artırmayı vaat eden Obama'yla ilgili olarak Müslümanların derin bir hayal kırıklığı yaşadığını gösteren bir araştırmanın açıklanmasının ertesinde geldi. Pew Küresel Yaklaşımlar Projesi ve Pew Araştırma Merkezi'nin ABD ve içinde yedi Müslüman ülkenin de bulunduğu 21 ülkede nisan ve mayıs aylarında yaptığı ankete göre, dünya Müslümanlarının ABD'nin terörizmle ve ekonomik krizle mücadelesine verdiği destek genel olarak sürüyor, fakat Obama'nın Müslümanlara yönelik mesajları artık eskisi kadar güven oluşturmuyor.

Türkiye ziyaretinde Zaman'a özel mülakat veren Pandith, Obama yönetiminin Müslüman cemaatlere yaklaşımındaki temel farkın altını çizmek istedi. Pandith'in, mülakatta sıklıkla altını çizdiği ifadeler, "çeşitlilik, diyalog ve ortaklık, karşılıklı saygı ve karşılıklı çıkarlar, karşılıklı anlayışın güçlendirilmesi ve bütün bunları sağlayabilmek için de sebatlı çabaların gereği" idi.

diyalog için zamana ihtiyaç var

Pandith "Müslüman dünya" tabirini kullanmayı reddettiğini özellikle vurguladı. Özel temsilci, "Ben 'Müslüman dünya' tabirini kullanmıyorum. Başkan Obama, Kahire konuşmasında dünya üzerindeki Müslüman cemaatlerle ilişkiden bahsetti ve bu vurgu tamamıyla bir lügat değişikliğine işaret ediyor. Başkan, Müslüman cemaatlerle iletişim kurarken hem bilinen konuşma şeklini hem de bu konuşmanın tonunu değiştirdi. Bu değişiklik, İslam'ın çeşitliliğine olan saygının bir ifadesi. Dolayısıyla biz İslam'a yekpare bir yapı olarak bakmıyoruz, farklı dokuları anlamaya ve bunu yapmak için kullandığımız mekanizmaları çeşitlendirmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken herkes için geçerli olabilecek tek bir formülün olmadığının da farkındayız." diye konuştu. Pew araştırmasının sonuçları konusunda yorum yapması istenildiğinde ise Obama yönetiminin giriştiği çabanın uzun vadeli olduğunu ve zamana ihtiyaç olduğunu söyledi. Özel temsilci, "Obama'ya kadar hiçbir ABD Başkanı, Müslümanlarla angajmanı önceliği olarak ortaya koymamıştı. Obama, yönetiminin her parçasından angajman siyasetine katılarak yeni ilişkiler kurulması, karşılıklı saygının artması, yeni diyalog yollarının açılması ve anlayışı yaymanın yollarını bulmalarını istedi. Bu da zaman alıyor. Düğmeye basıp her şeyin değişmesini bekleyemezsiniz. Ancak Başkan Obama, bu süreçte hepimizin özenle çalışmasını istedi." açıklamasında bulundu.

ABD yönetiminin karşılıklı diyalog ile cevabını bulmaya çalıştığı sorular aslında Türkiye'de de insanların kendi kendine sorduğu ve tartışma, hatta çoğu zaman siyasal polemik konusu olan sorular. Pandith, İslam ile modernizmin bağdaşıp bağdaşmadığı yönündeki tartışmalara değinerek, "Müslüman olmak ile Batılı olmak arasında bir tercih yapmak gerekmiyor; İslam'la demokrasi iç içe var olabileceği gibi, bir insanın hem modern hem Müslüman olması da mümkün." diyor. Genç nesil Müslümanların kimlikleri konusunda hâlihazırda yaptıkları zorlu sorgulamaya yönetimlerin önem vermesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü ona göre, bu sorulara birlikte bulunmaya çalışılacak cevaplar, aslında toplumlar arasında uzun vadeli bir diyalog ve işbirliği kurmanın da anahtarı. Kurulması umulan bu diyalog ve işbirliği anlayışı ise insanlığın ortak yararı hedefi doğrultusunda birlikte çalışabilmek için "olmazsa olmaz".

Diyalog için Facebook nesli ile bire bir temas önemli

"İslam ve demokrasinin birbiriyle uyumlu olduğunu ve dünyada bunun örnekleri olduğunu biliyoruz. Batı ile İslam arasında bir savaş olmadığını biliyoruz. Müslümanlar Batı'nın bir parçası." diyen Pandith, modernizm ve İslam ilişkisi hakkındaki soruların, Avrupa ve Güney Asya ülkeleri ya da Türkiye dâhil, dünyanın her yerinde, özellikle genç nesiller tarafından sorulduğunu belirterek şöyle konuşuyor: "Genç nesiller çok zorlu sorularla boğuşuyor ve bu sorular bizim neslimizin kendi kimlikleri hakkında yapmadıkları bir sorgulamayı içeriyor. 'Nasıl hem modern ve Müslüman olunur?', ya da 'Kültürle din arasındaki fark nedir?' gibi sorular tam da kimlik meselesiyle ilgili sorulardan sadece birkaçı. Bizler bu 'facebook' neslinin sorduğu önemli sorulara cevap bulmasında onlara kılavuzluk etmek durumundayız."

zaman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.