MEB’in Öğütleri Üzerine

MEB’in Öğütleri Üzerine

Milli eğitimden öğretmenlere altın öğütler öğretmenleri hayretlere düşürecek nitelikte.


Mustafa Kemal Atatürk'e başöğretmenlik unvanının verilişi nedeniyle kutlanan Öğretmenler Gününün yaklaştığı bu günlerde böyle bir habere rastlanınca hayrete düşmemek mümkün değil... 1920'lerde “Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakar öğretmeni ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır...” diyen ulu önderin öğretmenleri yıllarca Cumhuriyete yön vermişken, halkı eğitmişken, en itibarlı makamlarda (halkın itibar makamı) söz sahibi olmuşken, yıllarca; şehirde, köyde her yerde baş tacı edilmişken bugün böyle bir konumun layık görülmesi şaşırtıcıdır.

Sayın bakan ya da bürokratları unutmayınız ki bu öğretmenleri yetiştirenler uzaydan gelmediler onları yetiştirip öğretmenlik mesleğine hazırlayanlar sizlerin o makamlara gelmenize vesile olan eğitiminizi gerçekleştirenlerdir.

Ama siz, olağanüstü çalışkanlığınızla bu tür hataları görmüş olmalısınız ki uyarı yapma gereği görmüşsünüz. Ve siz oturduğunuz koltuklara kariyer ve liyakat esasına göre atandığınızdan(!) her sözü söyleme hakkına sahipsiniz… Ve sizler o koltuklarda otururken yıllardır bahsettiğiniz yerlerde görev yapanlar öğretmenlerdir. Üstelik böyle tavsiyelere ihtiyaç duymadan.

Bu noktada anlamlı olacağını düşündüğüm bir anıyı anlatarak devam etmek istiyorum:

Antalya'da bir Konferansta iken eğitim adına güzel bir proje ile heyecan içinde olan bir öğretmenimizi dinlerken onun duygularını paylaşma fırsatı buldum.

Öğretmen bu projeyi ve yaptıklarını adı önemli değil orada bulunan bir genel müdüre de anlatır. Ortamdan ayrılır. Aradan bir süre geçtikten sonra öğretmen oturduğumuz masaya geldiğinde yüzü kızarmıştır.

Merak ettik; sorduk ve anlattı…

“Hiç sormayın genel müdürün masasının yanından geçerken bana seslendi çok heyecanlandım projemle ilgili bir şeyler soracak diye yaşadığım heyecanla yanına atıldım. Genel Müdür -bakkaldan bana bir sigara alır mısın?- diye sorunca dona kaldım.” Dedi.

Gerisini siz düşünün. Öğretmen ile Genel Müdürün yaklaşık olarak akran olduklarını dahi söyleyebilirim.

Bu anı aklıma gelince bakanlığın böyle bir kitapçık yayınlamasını da çok görmemek gerektiğini düşünüyorum…

Bence sayın bakan öncelikle kendi bürokratlarına bir kitapçık değil kitap versin… Tabii ki kitaptakileri uygulayamayanların da kulaklarını çeksin. (!)

Öğretmeninin giyinmeyi, konuşmayı, halk ile diyaloğu, sosyalleşmeyi bilmediğini düşünen bir yönetim anlayışından ne beklenebilir ki?

Örneğin bunları bekleyebilir miyiz?

- Kariyer ve liyakate saygıyı,

- Kariyer ve liyakate göre atama yapmalarını,

- Öğretmen açığı varken boş kadroları doldurmalarını

- Öğretmenleri Uzman, Baş, Ücretli, Vekil, sözleşmeli, Kadrolu diye ayırmamalarını,

- Öğretmenlere verdikleri kadro sözlerini tutmalarını,

- Ben bu koltuğu hak etmiyorum kalkmalıyım demelerini,

- Yanlı olmamalarını,

- Etikten dem vurup etik davranmalarını,

- Sözlerinin eri olmalarını,

- Hak hukuk gözetmelerini,

- Emirlerindekilerin görüşlerine saygıyı,

…

Takdir siz Cumhuriyet Öğretmenlerinin…

Normal görmek lazım tabii ki bütün bunları, daha çok görürüz biz bu manzaraları… Adalet bakanları hukuk kökenli, Sağlık Bakanı Doktor kökenli iken Milli Eğitim Bakanları öğretmen kökenli olmadığı sürece de göreceğiz. Bunlar yön verdikçe eğitime, koltuklar ahbap çavuş ilişkisi ile doldukça MEB'de bu manzaraları yaşamaya devam edeceğiz biz öğretmenler…

Saygılarımla…

Maksut BALMUK
kamudan.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.