Bu havuz Milli eğitimde ulaşılmaya çalışılan bir yer oldu. Çalışanların Kariyer hedeflerinden biri haline geldi. Neden olmasın ki? Kadrolu atandığın zaman kariyerin ve bu kariyere bağlı olan tüm haklar garanti altında.  İktidarlar gelir gider, yeri gelir aktif görevden alınırsın ama kadron baki kalır. Bundan sonra neredesin? Havuzda tabi ki…

Milli eğitimde çalışanlarının hayallerini süsleyen gizli bir kariyer planı oluştu o da şu; Bir bürokrat kadrosu al rahat et. Ömür boyu o kadro senin olsun. Kimse elinden alamasın. Dikkatli ol ki trafikte başına bir şey gelmesin. Sağlığına dikkat et ki 65 yaşına kadar kadrocuğuna sahip çalışabilesin. Nerede? Havuzda tabi ki…

Ne havuzmuş ama herkes havuza gözünü dikmiş. Bürolardan kadrosuz vekâleten yürütenler kadrolarını almaya bakıyor. Bürokrat olamayanlar da bu unvanı almaya çalışıyorlar. Neden? Hayatın garanti. En kötü senaryo ile havuzdasın…

Öğrencilik yıllarımızda “başımızın belası” olan havuz problemlerinde bile havuz bir süre çeşitli sayıda musluk marifetiyle dolduruluyor, bir taraftan da yine çeşitli sayıda musluk ile boşaltılıyordu. Bizim Milli Eğitimin havuz probleminde ise boşaltma söz konusu değil. Ha bire doluyor. Problem ise şöyle kurulabilir. “X iktidarındaki musluktan havuza şu kadar bürokrat alındı, Y iktidarında havuza şu kadar bürokrat alındı, Z iktidarında da şu kadar bürokrat havuza alındı ise havuzun taşma süresini ve Millete maliyetini hesaplayınız.”

Havuz taşacak noktaya mı geldi? Hadi bir kısmını eğitim uzmanı yapalım. Bu durumda problemin boyutu değişiyor. Birincisi eğitim uzmanlığı kadrosu nedir? Sorusu akla geliyor. Havuz problemi başka bir versiyonla kar zarar hesabı problemi olarak karşımıza çıkıyor. “ Bir havuzda şu kadar eğitim uzmanı bulunmaktadır. Bunların bir eğitim öğretim yılında yaptıkları iş şu kadardır. Maliyet de bu kadar olduğuna göre, Milletin kar ve zarar hesabını yapınız”

Bu problemler kişilerle ilgili problemler değildir. Eğitim politikalarının bir sonucudur. Eğitim politikaları kimsenin havuz rüyası görmesine müsaade etmemelidir. Bürokrasideki görevlendirmeler işe en başında girenin önüne bir yol haritası olarak kariyer planlaması şeklinde sunulmalı ve kariyer planında ilerleme kişinin önündeki her türlü engel kaldırılarak tercihine bırakılmalıdır. Görevde yükselme Yönetmeliği tüm açıklığı ile her bürokratik kadroyu kapsayıcı şekilde düzenlenmeli bu kadrolara atanmak ya da atanamamak objektif liyakat usullerince yapılmalıdır.

Çarpık ve plansız kentleşmenin sonucunda betonlaşma misali ortaya çıkan “havuzdan” da artık Milli Eğitim kurtarılmalıdır.

TurkiyeEgitim.Com / Özel haber