MEB Sınav Görevlerinde Adaletsizlik

MEB Sınav Görevlerinde Adaletsizlik

Yönetmeliğe aykırı uygulama mı yapılıyor

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan sınavlarda gözetmen olarak görevlendirilen öğretmenlerin yalnızca sınav yapılan belli okullardan seçilmesi ve daha da vahimi aynı kişilere her sınavda görev verilirken diğer sınav yapılmayan okullarda görev yapan öğretmenlerin bu sınavlardan haberinin bile olmaması yasal açıdan eşitlik ilkesine ve sınav Yönergesine tamamen aykırı olduğu gibi öğretmenlerin adalet duygularını rencide edip eğitim camiası içerisinde iş barışına da zarar vermektedir. Peki bu konudaki yasal durum nasıldır, uygulama nasıldır ve olması gereken nedir?

Mevcut Uygulama


Bilindiği üzere merkezi sistemle MEB tarafından yapılan sınavlarda yapılan gözetmen öğretmen görevlendirmeleri çoğunlukla kara düzen yürümektedir. Genellikle il ya da ilçe merkezindeki bazı okullar seçilerek bu okullarda görev yapan öğretmenler “Bal tutan parmağını yalar” anlayışı ile bütün sınavlarda görevlendirilmektedir. Ya da malum ahbap çavuş yöntemleri burada da işletilmektedir. Buna karşılık sınav yapılmayan okullarda görev yapan öğretmenler ise SBS gibi kalabalık sınavlarda zorunlu ihtiyaç duyulmadıkça görevlendirilmemektedir. Bu durumda sürekli tüm sınavlarda görevlendirilen kişiler bir yılda hiç azımsanmayacak yan gelir elde ederken, diğer öğretmenler hakkı olduğu halde bu gelirden mahrum bırakılmakta ve mağdur edilmektedir.

Bu durum ise hem Anayasanın 10. Maddesinde belirtilmiş olan “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.” İlkesine aykırı olduğu gibi sınav yönergesine de aykırıdır. Dahası nezaket gereği parayı pulu ağzına alıp mevzu etmekten imtina eden öğretmen camiasını da içten içe rahatsız etmekte, adalet duygularını rencide etmekte ve yine öğretmenler arasındaki iş barışına da zarar vermektedir.

Bu konuda en kötü sınavı ise sendikalar vermektedir. Nitekim bazı sendikalar bu haksızlığı çok iyi bildiği halde tüm üyelerinin hakkını korumak yerine yalnızca il ya da ilçe düzeyinde teşkilatta aktif görev yapan öne çıkmış birkaç üyesinin sınavlarda görev almasını sağlayarak bu haksızlığa göz yummaktadırlar. Haliyle idare de sendikalara sus payı olarak bunu seve seve yapmakta ve bu bozuk çark böylece sürüp gitmektedir.

Yasal Durum
Merkezi Sistem Sınavları ile ilgili bir kanun maddesi, bir Yönerge ve bir de ek ders kararı maddesi bulunmakta olup, aşağıdaki şekilde analiz edilmiştir.

1) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan Merkezi Sistem Sınavları ile ilgili ilk yasal düzenleme 3797 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun olup, bu kanunun 24/b Maddesinde Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü'nün Görevlerinden birisinin de “Merkezi sistemle yürütülen resmi ve özel yerleştirme, bitirme sınavlarını planlamak, uygulamak ve değerlendirmek” olduğu belirtilmiştir.

2) Bu kanun maddesinin gereğini yerine getirmek ve uygulamayı göstermek üzere Milli Eğitim Bakanlığı tarafından “Milli Eğitim Bakanlığı Merkezi Sistem Sınav Yönergesi” çıkarılmıştır. Bakanlık tarafından yapılan tüm sınavlar bu yönerge çerçevesinde yapılmaktadır.
Yönergenin 5. Maddesine göre ilköğretimler için yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS), Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı (DPYBS), Açık İlköğretim ve Açık Ortaöğretim Sınavları (AÖOS), Motorlu Taşıt Sürücü Adayları Sınavı (MTSAS) ve Diğer Bakanlıklar ile Bazı Devlet ve özel kurumlara ait seçme, yerleştirme, atama, görevde yükselme, unvan değişikliği vb. sınavlar Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından yapılmaktadır. Bu cümleden hareketle bir yılda yapılan sınav sayısını öğrenmek için “2010 Yılı Sınav Uygulama Takvimine” baktığımızda sadece bu yıl içerisinde 30 (otuz) tane sınav yapıldığını görmekteyiz. Üstelik diğer bakanlıklar tarafından yapılan protokol sınavlarını bu sayıya dahil ettiğimizde toplam sınav sayısı belki 40'a bile yaklaşmaktadır.
Yine Yönergenin 9/2.maddesine göre il düzeyinde il merkezlerinde yapılacak sınavlar için İl Milli Eğitim Müdürünün Başkanlığında 1 Müdür yardımcısı veya Şube Müdürü, 1 İlköğretim Müfettişleri Başkanı veya İlköğretim Müfettişi ve 4 üyeden oluşan komisyon oluşturulur. Ayrıca 9/5. Maddeye göre ise İlçelerde de sınav yapılması halinde İlçe Milli Eğitim Müdürünün başkanlığında sınavlardan sorumlu Şube Müdürü ile birlikte iki Şube Müdüründen oluşan komisyon kurulur. Gözetmen öğretmenlerin görevlendirilmelerini bu komisyonlar teklif ettikleri için konumuz açısından bu madde önem taşımaktadır.
Konumuzla ilgili olup bu yönergede düzenlenmiş olan diğer konular ise 14/3. Maddesinde sınav yapılacak olan okulların seçimi ile ilgili kriterler yer almakta olup, bu kriterler “Okulun bulunduğu yer, ulaşım ve derslik sayısı” olarak belirtilmiştir. Bir diğer ayrıntı ise 38/3. Maddede bulunmakta olup, bu maddeye göre “Aynı günde bir öğretmenin birden fazla sınav oturumunda görevlendirilemeyeceği, şayet zorunluluktan dolayı görevlendirilse bile ücret ödenmeyeceği” düzenlenmiştir. Oysa uygulama bu yasal düzenlemeye aykırı olarak bilhassa açık öğretim sınavlarında iki oturumda da bazen aynı öğretmenler görevlendirilmekte ve ücretlerini de güzel güzel almaktadırlar.
Bu yazıyı yazmamıza sebep olan ve konumuzun can damarını oluşturan sınavda görev yapan öğretmenlerin görevlendirmesini düzenleyen madde ise aynen şöyledir: “Madde 13/2: Bölge sınav yürütme komisyonunun teklifi üzerine her salonda bir salon başkanı ve gözcü, her 5(beş) salona da en fazla 1(bir) yedek salon görevlisi öğretmen valilik/kaymakamlık tarafından görevlendirilir. Salon başkanı/gözcü öğretmenlerin görevlendirilmesinde, sınav bölgesindeki öğretmenlerin dengeli olarak değerlendirilmesi, aynı öğretmenin üst üste sınavda görevlendirilmesi yerine farklı öğretmenlerin görevlendirilmesi esastır.”
Görüldüğü üzere bu maddeye göre il düzeyinde yapılacak olan sınavlarda görevlendirilecek öğretmenleri İl Komisyonları teklif etmekte Vali onaylamakta; ilçe düzeyinde yapılan sınavlardaki öğretmenleri ise İlçe Komisyonları teklif etmekte Kaymakam onaylamaktadır.

Bu yazı ile asıl dikkat çekilmek istenen can alıcı nokta ise yukarıda altı çizili olan cümle olup, anlaşıldığı üzere “Sınav bölgesindeki öğretmenlerin dengeli olarak değerlendirilmesi gerektiği, aynı kişilere sürekli görev vermek yerine farklı kişilere görev verilmesinin esas olduğu belirtilmektedir.”

Bu cümledeki “Sınav bölgesi” ibaresini biraz açmak gerekirse, sadece il merkezi olup da merkez ilçeleri olmayan iller için durum daha net olup, örneğin Sivas ilimizin merkez ilçesi bulunmadığı için doğal olarak sınavın sadece il merkezinde yapılması halinde “Merkezdeki tüm okullarda görev yapan öğretmenler” eşit şekilde dengeli olarak bu sınavlarda görev almaya hak kazanmış demektir. Şayet ilçelerde de sınav yapılacaksa bu defa “İlçedeki tüm okullarda görev yapan öğretmenler” bu sınavda görev almaya hak kazanmış demektir. Ancak merkez ilçesi bulunan Büyükşehirlerde durum biraz karışıktır ve zaten adaletsizlikler de büyük çoğunlukla bu kapalı noktadan kaynaklanmaktadır. Örneğin İstanbul'da sadece il düzeyinde yapılan bir sınav için doğal olarak bölge İstanbul'un tamamı olmaktadır. Dolayısıyla da bu bölgede yani İstanbul'un genelinde görev yapan öğretmenlerin tamamı bu sınavda dengeli bir şekilde görev almaya hak kazanmış demektir. Oysa ilçelerde yapılması halinde örneğin Bağcılar ilçesinde de sınav yapılması halinde bu defa Bağcılar ilçesinde okul farkı gözetilmeksizin görev yapan öğretmenlerin tamamı bu sınavda dengeli bir şekilde görev almaya hak kazanmış demektir. Kısaca bu maddeye göre sınavın yapıldığı bölgede görev yapan öğretmenlerin tamamı bu sınavlarda dengeli olarak görevlendirilmeye hak kazanmış demektir.

Altı çizili cümledeki çok önemli bir detay ise son kelimede gizlidir. Zira “…öğretmenlerin dengeli olarak görevlendirilmesi esastır.” Şeklinde değil de “dengeli olarak görevlendirilir, gereklidir ya da zorunludur” şeklinde olsaydı bu haksızlık hiç yaşanmayacaktı. Çünkü “esastır” kelimesi cümleye esneklik kattığı için ne yazık ki suiistimal edilmekte ve tüm haksızlıklar da buradan kaynaklanmaktadır. Bunu doğru anlayıp iyi niyetli adil ve eşit uygulayan istisnalar varsa onları bu değerlendirmenin dışında tutup tebrik ettiğimizi de hemen belirtmiş olalım.

Ayrıca yine haksız uygulamaların kaynaklarından biri olan ve dikkat edilmesi gereken önemli bir ayrıntı ise görüldüğü üzere öğretmen görevlendirmeleri ile sınav yapılan okullarda görev yapan öğretmenlere ilişkin herhangi bir düzenlemenin olmamasıdır. Bir başka ifadeyle sınavlar hangi okulda yapılıyorsa görevler de o okullarda görev yapan öğretmenlere verilir diye yasal bir kural yoktur.

3) Bu konuyla ilgili diğer bir yasal düzenleme ise sınav görevlilerine ödenen sınav ücretlerinin yer aldığı Milli Eğitim bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararıdır. Bu Kararın 12/5. Maddesi aynen “Bakanlığa ve diğer bakanlık ve kurumlara bağlı okullara alınacak öğrenciler ile açık öğretim kapsamında merkezî sistemle yapılan sınavlarda il sınav yürütme kurulu başkan ve üyeleri ile bina, salon sorumlusu ve gözcü olarak görevlendirilen yönetici ve öğretmenlere her sınav oturumu için 5 saat ek ders ücreti ödenir. Ancak, bu iş ve işlemlerle ilgili döner sermayeden ücret alanlara bu tür ücret ödemesi yapılmaz.” Şeklinde düzenlenmiştir. Dolayısıyla sınavların hafta sonu yapılması nedeniyle gece tarifesinden hesaplanacağına göre bir sınavın yaklaşık 40 TL civarında olduğunu söylemek mümkündür.
Olması Gereken


Bu kara düzen uygulamanın ya da bozuk çarkın düzelmesi için hem bakanlığa hem idare makamlarına, hem sendikalara ve hem de öğretmenlere görev düşmektedir. Bakanlık öncelikle yukarıda bahsi geçen mevzuatın doğru anlaşılması ve eşitlik ilkesine uygun olarak uygulanmasını sağlamak için gerekli uyarıyı yapmalıdır. Daha da önemlisi mümkünse Yönergede değişiklik yaparak, yukarıda bahsi geçen “…öğretmenlerin dengeli olarak görevlendirilmesi esastır.” Cümlesindeki “esastır” kelimesini “ Zorunludur, gereklidir, görevlendirilir…” şeklinde hukuk dilinde emir ve zorunluluk ifade eden bir kelime ile değiştirerek bu soruna köklü çözüm bulmalıdır.

İdare makamları ise yukarıda belirtildiği üzere tüm işlerinde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmelerinin bir anayasal zorunluluk olduğunu; aksi halde suç işlemekte olduklarını bilerek ve de istisnasız herkesin en nihayetinde ekmek parası için çalıştığı gerçeğini kabul ederek ufacık bir esnekliği bile suiistimal etmek yerine eşitliğe, hakka hukuka uygun olarak bu konuyu düzgün uygulamalıdırlar.

Sendikalar ise “Hep yukarılara bakmak yerine biraz da aşağılara bakarak” aidatları sayesinde ayakta durdukları üyelerini bir kez olsun hatırlayarak bu hakları için sendikal mücadele etmelidirler.

Öğretmenlere gelince “Hak verilmez alınır.” anlayışından hareketle yasal olarak hakları olan bu sınav görevleri için yukarıdaki Yönergesi maddesinin de içinde yer aldığı bir dilekçe ile idare makamlarına başvuru yapmalı; üyesi bulunduğu sendikalara ise neden bu konuda girişimde bulunmadıklarını sormalı, bu soruya makul bir cevap alamazlarsa da hesap sormalıdır vesselam. 30.05.2010

Cafer GÜZEL

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum