MB Başkanı Karahan'dan 'asgari ücrete zam' açıklaması
TCMB Başkanı Fatih Karahan, asgari ücretin tespitine ilişkin normatif bir değerlendirme yapmalarının söz konusu olmadığını belirterek, "Biz karar verici değiliz. Bir kurul var, kurul toplanıyor ve belli süreçleri var, biz bu kurulun bir tarafı olmadığımız
Karahan, Merkez Bankası İdare Merkezi'nde bu yılın son Enflasyon Raporu'nun bilgilendirme toplantısında, Başkan yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.
Asgari ücretin tespitine ilişkin tartışmaların sorulması üzerine Karahan, yabancı ve yerli yatırımcılarla görüştüklerinde de iddia edildiği gibi kapalı kapılar ardında farklı şeyler söylemediklerini bildirdi. Karahan, şöyle konuştu:
"Bunu net bir şekilde yalanlamak istiyorum. Bu konuda bizim normatif 'Şöyle olmalıdır' gibi bir değerlendirme yapmamız söz konusu değil, doğru da olmaz. Neden? Biz karar verici değiliz. Bir kurul var, kurul toplanıyor ve belli süreçleri var. Biz bu kurulun bir tarafı olmadığımız gibi, resmi ya da gayriresmi herhangi bir tavsiyede de bulunmuyoruz. Bununla birlikte raporumuzda enflasyon tahmini vermek durumundayız, hedefleme yapıyoruz. Dolayısıyla ücret gelişmeleri dahil çeşitli varsayımlar yapmamız gerekiyor. Varsayımlarımızı yaparken de yetkili mercilerin yaptıkları açıklamalar üzerinden farklı senaryolar oluşturuyoruz."
Karahan, yüksek enflasyon ortamında ücretlerin reel olarak eridiğine dikkati çekerek, yapmaları gerekenin enflasyonu kalıcı şekilde düşürmek ve fiyat istikrarını sağlamak olduğunu, bu konuda kararlı bir duruş sergilediklerini söyledi.
Enflasyonun net şekilde düştüğünde alım gücünün arttığına işaret eden Karahan, refah artışının toplumun tüm kesimleri tarafından daha düzgün paylaşıldığını dile getirdi.
- "Eş güdüm içinde karar veriliyor"
Enflasyonda etkili olan yönetilen-yönlendirilen fiyatlara ilişkin soruya da Karahan, bu hususlarda bugüne kadar eş güdüm içinde karar verildiğini, sürprize uğratan durumun olmadığını, 2025'ten başlayarak daha olumlu görünüm olacağını düşündüklerini anlattı.
Karahan, "Merkez Bankasının vadeli olarak parayı çekmekten neden kaçındığı" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Burada kaçınma söz konusu değil. Yapmak istemiyoruz çünkü çok etkili olacağını düşünmüyoruz. Buraya yabancı da girebiliyor, öncelikle Türk lirası bozuyor, daha sonra onun üzerinden likidite senedine girip o Türk lirasını bize veriyor. Dolayısıyla nette sterilizasyon etkisi miktardan daha düşük olabiliyor. Bu şekilde bir değerlendirmemiz oldu ama ilerleyen dönemde bunu yapmayacağız diye bir şey yok. Gerek görülürse araç setimizi tekrar zenginleştirebiliriz ama şu ana kadar gereken sıkılığı sağlayabildiğimizi düşünüyoruz."
- DİBS stokuna "yüksek frekansta" takip
Karahan, tezgah üstü piyasa işlem iddialarına ilişkin soru üzerine, bu konunun özellikle temmuzdan sonra dönem dönem gündeme geldiğine dikkati çekti. Bunu geçmişten bu yana takip ettiklerini vurgulayan Karahan, şunları kaydetti:
"Yurt dışı yerleşiklerin DİBS sahipliğinde olan kısmı şu anda 18 milyar dolar civarında. Giriş olarak da 16 milyar dolar civarında. Denetçilerimizle muhasebe denetimi yapıyoruz ve diğer yandan da kağıt bazında sahiplikleri de inceleme kapasitemiz var, bunları inceliyoruz. Bu konuda çok konuşuluyor ama ne yazık ki veriye dayalı konuşulmuyor. Bunun miktarı kesinlikle öyle konuşulduğu kadar değil. Bunu kendimiz Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) verilerinden de hesaplayabiliyoruz. Son dönemde, kişi başı bazında alım satıma konu olan DİBS stokunun 1,5 milyar dolar olduğunu ölçüyoruz. Bunu yüksek frekansta takip ediyoruz. En yüksek olduğu dönemde de 2,1 milyar dolar olduğunu gördük. Bu da ne demek oluyor? 16 milyar dolarlık bir girişten bahsediyorsak şu anda bunun yüzde 10'u bile değil. En yüksek olduğu dönemde de 2 milyar dolar yani yüzde 15'in altında. Ciddi bir miktar olduğunu düşünmüyoruz. Net hesaplarımız var. Likit bir DİBS piyasasında, farklı saiklerle alım satım işlemi yapılabiliyor. Yani biri DİBS aldığında ben onun satma niyetiyle alıp almadığını, o anda işlemin olduğu anda bilmem mümkün değil, siz de bilemezsiniz, bunu kimse bilemez. Burada niyeti okumak zor ama geçmişe dönük bakıp tahmin edebiliriz. İşlem desenlerine baktığımızda, bunu bu şekilde yaptığımız hesaplamada 1,3, şu anda 1,5 milyar dolar. Söylenenin, iddia edilenin çok altında. En yüksek olduğu dönemde de 2,1 milyar dolar."
Karahan, revizyonun büyük ölçüde para politikasının etki alanın dışında kalan unsurlardan kaynaklandığını söyledi. Bunların politika faiziyle sıkılaştırarak çözemeyecekleri kalemler olduğunu dile getiren Karahan, "Dolayısıyla bunu yansıtmak durumundayız. 'Bu, belki farklı şekilde gelişir.' diye düşünüyorduk. İddialı da kaldık, iddialı kalacağımızı da söyledik. Lafta da bırakmadık, ek sıkılaşma yaptık. Ama geldiğimiz durumda katılıkların birçok kalemde kırıldığını görüyoruz ama bazı kalemlerde de kırılmasının çok daha fazla vakit alacağını çünkü para politikasının etki alanının dışında olacağını değerlendiriyoruz. Bunu gördüğümüzde yansıtmak durumundayız." dedi.
Sadece piyasa katılımcılarının beklentilerine bakmadıklarını ifade eden Karahan, şu değerlendirmede bulundu:
"Hepsine bakıyoruz. Bu doğrultuda hanehalkı beklentisinin oraya yakınsaması mümkün değil. 10 sene boyunca fiyat istikrarının olduğu döneme göre baktığımızda hanehalkı beklentileri enflasyonun iki katı üstünde. Yani orada da gerçekçi durmak lazım. Bizim kastettiğimiz, enflasyon beklenti kanalından dezenflasyonun desteklenmesi. Bu, bugüne kadar net bir şekilde gelmiyordu. Çünkü fiyatlamayı yapan tarafta da yoktu, hanehalkı tarafında, tüketimi yapan tarafta da yoktu. Ama 3-4 aydır artık ortaya çıkmaya başladı. Dolayısıyla bir miktar burada olumlu bir görünüm var."
Karahan, yılın kalan aylarında, mevsimsellikten arındırılmadan, yüzde1,5 civarında, yüzde 1'in biraz üstünde aylık enflasyon beklentilerinin bulunduğunu bildirdi. Söz konusu tahminin, mevsimsellikten arındırıldığında, yüzde 2,3 civarında olduğunu ifade eden Karahan, bunun bir önceki patikalarının üzerinde olduğunu söyledi.
Karahan, tahminin geçmişe yönelik fiyatlama, ücret güncellemesi gibi etkilerle gelecek yılın ilk çeyreğinde artmasını öngördüklerini anlatarak, "Ama 3. çeyrekten itibaren 1,5'in altına inecek ve yılı 1'e daha yakın belki 1,2-1,3 seviyesinde bitirecek şekilde bir enflasyon, mevsimsellikten arındırılmış olarak öngörüyoruz." dedi.
- "Ekonomi yönetimi ile eş güdüm üst düzeyde"
Ekonomi yönetimi ile eş güdümlerinin üst düzeyde olduğunu bildiren Karahan, harcama tarafında katılık olduğunu ve bu durumun deprem harcamalarından kaynaklandığını söyledi. Deprem harcamalarının azalmasıyla gelecek yıl buradan katkı sağlanacağını vurgulayan Karahan, "Bunun üzerinde, tabii ki, bu sene alınan önlemlerin etkisini önümüzdeki sene daha net bir şekilde göreceğiz. Dolayısıyla önümüzdeki sene dezenflasyon sürecine buradan katkı bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Karahan, yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda da gelecek yıl olumlu bir durumun olmasını beklediklerini bildirdi.
- "Şeffaflığa önem veriyoruz"
Karahan , "ABD'deki yatırımcılara asgari ücrette yüzde 25'lik bir artışın 2025 yılı enflasyon tahminiyle uygun olduğunu söylediğiniz iddia ediliyor." ifadesine karşılık olarak, şunları kaydetti:
"Biz burada Kurul olarak, Kurul üyeleri olarak ne söylüyorsak diğer toplantılarda da birebir aynısını söylüyoruz. İletişim araçlarımız bunun dışında PPK metinlerimiz ve yılda 4 kez yaptığımız enflasyon raporları. Burada da şeffaflığa önem veriyoruz. Asgari ücret özelinde bu şekilde bir söylemim ya da söylemimiz kesinlikle olmadı. Tamamen sorular geldiğinde teknik değerlendirme yapıyoruz. Çünkü Kurulun (asgari ücret tespit komisyonu) bir parçası değiliz. Sadece enflasyonun olası etkileri üzerinden, daha önce araştırmacılarımızın yaptığı değerlendirmeleri, tamamen teknik bazda kalarak paylaşıyoruz."
- "Enflasyonu indirebilmek için gereken adımları atacağız"
Karahan, faizle ilgili karar alırken veri odaklı ilerlediklerine de işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bunu tekrar vurgulamakta fayda var. Veri odaklı gideceğiz. Şu anda şu kadar olacak, şu zaman olacak demek zor. Hele önümüzdeki sene için. Yani, oradaki veriler nasıl gelecek? Bunlara bağlı gerçekleşecek. Nasıl bugüne kadar gerektiğinde ilave sıkılaşma yaptıysak bundan sonra da, enflasyonu indirebilmek için, gereken adımları atacağız. Burada indirim döngüsü başlarsa hiçbir şekilde dezenflasyon sürecini sekteye uğratacak bir adım atmayacağız ya da Türk lirasına olan dönüşü sekteye uğratacak bir adım atmayacağız."
Verileri toplantıdan toplantıya değerlendirerek enflasyon görünümünü oluşturduklarını ifade eden Karahan, bu doğrultuda para politikası kararlarını aldıklarının altını çizdi.
Asya'ya seyahat konusuna da değinen Karahan, kasım ayına ilişkin seyahat programını "çakışmalar nedeniyle" ertelediklerini bildirdi.
- "Bir noktada ileriye dönük endekslemeye geçmek zorundayız"
TCMB Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay da asgari ücret artışının iktisadi faaliyetin nispeten zayıfladığı dönemde yapılmasının, geçişkenliği azaltacağını vurgulayarak, "Bir noktada ileriye dönük endekslemeye geçmek zorundayız. Geriye dönük endekslemeler sürekli kendi kendini yaratan süreç doğuruyor. İleriye dönük endeksleme hem kamuda hem özel sektörde devreye girmek zorunda. Konjonktürün bunun için uygun bir dönem olduğu kanaatindeyim. Bu dönemde başlatabilirsek asgari ücretli, düşük vasıflı çalışan ücretlerinin dağılımında darbe yemediği bir dönem olma şansı var. Eğer karar alıcılar başlatabilirse iyi olacağı kanaatindeyim." dedi.
- "Kira enflasyonunda iyileşme gelecek"
TCMB Başkan Yardımcısı Hatice Karahan da tahmin güncellemesinin belli başlı kaynakları olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Bunlardan bir tanesi hizmet enflasyonundaki katılık. Beklediğimizden yüksek gelmesi kira enflasyonundan kaynaklanıyor. Burada birtakım yapısal unsurlar var, bunlar öne çıkıyor. Deprem harcamaları, önceki fiyat kontrolleri gibi... O nedenle orada daha yavaş bir gelişim olduğuna şahit olduk ama önümüzdeki dönemde kira enflasyonu göstergelerine baktığımızda buradaki yavaşlamanın devam edeceğini görüyoruz. Çünkü birçok öncü göstergeye bakıyoruz ve bu göstergeler bize önümüzdeki dönemde kira enflasyonunda kademeli de olsa bir iyileşmenin geleceğini gösteriyor. Tahmin güncellemesinin diğer kaynağı da bildiğiniz gibi gıda fiyatlarıydı, buradaki oynaklıktan kaynaklandı. Bu da para politikasının göreceği etki alanı dışında bir unsur. Beklentilerdeki iyileşmenin istediğimiz hızda gerçekleşmemesi önümüze çıktı. Burada sektörel anlamda belki ayrıştırmak gerekir. Farklı kesimler farklı enflasyon dinamiklerine maruz kalabiliyor. O nedenle de enflasyon beklentilerinin seviyesine değil, gidişatına, yönelimine bakmayı tercih ediyoruz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.