Kürt sorunu konusunda devlette ortak anlayış var, çok ümitliyim

Kürt sorunu konusunda devlette ortak anlayış var, çok ümitliyim

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Şam ziyaretinde gazetecilere Kürt sorunu ve bölgesel meselelere ilişkin önemli mesajlar verdi.

Sohbetin ana konusu Gül'ün daha önce 'tarihî fırsat' olarak nitelendirdiği terörün bitirilmesiydi. Cumhurbaşkanı, "Sorunun adını ister Kürt, ister terör, ister Güneydoğu koyun fark etmez." dedi.

Çözümün demokrasinin standartlarını yükseltmekten geçtiğini vurgularken, muhalefet ve aydınlara 'hamasetten kaçınarak sürece olumlu katkı yapın' çağrısında bulundu.

CHP ve MHP'nin eleştirileri konusunda ise polemiğe girmedi. 10 yıldır devlet sistemi içinde olduğunu vurgulayan Gül ekledi: "Devletin kurumları arasında ortak anlayış var, ben çok ümitliyim. Türkiye kendi sorununu çözmek için kapsamlı çalışmalar yapıyor."



Terör yüzünden ülkenin 25 yılını kaybettiğini de anlatan Cumhurbaşkanı, terör olmasaydı Türkiye'nin ne durumda olacağını ise şöyle özetledi: "Türkiye daha hızlı gelişecekti, AB süreci daha hızlı ilerleyecekti. DGM'lerin ve sıkıyönetimin olmadığı bir Türkiye daha hızlı gidecekti. Birçok meseleyi çoktan aşmış olacaktık. Ne bu kadar maliyeti olacaktı ne de can kaybı."

Kendisine eşlik eden gazetecilerle Şam'da bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, Kürt sorunu konusunda önemli mesajlar verdi. "İster Güneydoğu meselesi deyin, ister Kürt meselesi, terör deyin ne derseniz deyin, çözüme gitmek durumundayız." diyen Gül, noksanlıklar ve eksiklerin tespiti için cesaretli olunmasını istedi. Bunun en iyi yolunun Türkiye'deki bütün demokratik standartların modern devletlerde olan standartlara yükseltmek olduğunu söyledi.

Gül, "Bundan on beş sene önce çok daha büyük olan problemler şu anda önemli ölçüde çözüm yoluna girmiştir. Standartlar yükselince şikâyet mevzuları ortadan kalkıyor. Bir ara, televizyonlar için Kürtçe yayın suçtu, konuşmak suçtu şimdi değil. Kürt meselesi vesaire başka konularla ilgili de böyle. İngiltere'de bazı konularda sorunlar niye olmuyor? Demokratik standartların yüksekliğinden..." dedi.

Bu noktada 'Türkiye, terör var diye mi değişiyor yoksa terör var diye değişim gecikiyor mu?' sorusunu soran Gül, son 20-25 yıla iki ayrı simülasyon yaparak bakmak gerektiğini anlattı. Gül, şöyle devam etti: "Bir bugünü düşünelim, bir de terör yok, onu düşünelim. Bunlar olmayınca zaten Türkiye, serbest pazar ekonomisine girmiş, Doğu Bloku çözülmüş, yarış içine daha hızlı girecekti.

Türkiye, o yılları kaybetti. Televizyon, Kürtçenin serbest olması, terörden dolayı zorla yapıldı diye düşünülürse büyük bir yanılgı olur. Terör olmasaydı bunlar çok daha erken olurdu. Hiç terör olmasaydı Türkiye daha hızlı gelişecekti, AB süreci daha hızlı ilerleyecekti. DGM'lerin ve sıkıyönetimin olmadığı bir Türkiye daha hızlı gidecekti. Birçok meseleyi çoktan aşmış olacaktık. Ne bu kadar maliyeti olacaktı ne de can kaybı."

MUHALEFET KATKI SAĞLAMALI
Cumhurbaşkanı Gül, köklü sorunların çözümünün sadece hükümete bırakılmasının doğru olmadığını ifade ederken, muhalefet partilerinin de katkıda bulunmasını istedi. "Parti başkanları haklı olarak günlük siyaset yapacak. Ben hiçbir zaman onlarla polemiğe girmem. Günlük siyaset yapmam. Dinlerim, takip ederim. Onlar mecbur, bir şey diyecektir. Bir parti başkanı her gün konuşacak, bunlar normal. Köklü problemlerin çözümü sadece hükümete bırakılmaz. Belki yarın kendileri hükümet olacak. Seçimler her zaman iktidarı değiştirebilir. Kim hükümet olursa, bu problemleri daha kronik mi bulmak ister, yoksa çözülmüş olarak mı? Bu konularda, Meclis'te çoğunluğu olduğu için esas dinamo elbette hükümet olacaktır. Partilerin bu konuların çözümü konusunda katkı sağlayıcı olması lazım."

Cumhurbaşkanı Gül, sorunun çözümü konusunda aydınlara da büyük iş düştüğünün altını çizdi. Özellikle medyanın Kuzey Irak'la ilgili yayınlarına dikkat çeken Gül, hamasetin çoğu zaman milli çıkarları zedelediğini vurguladı. Gül, "Bizim büyük ekonomik çıkarlarımız var. Sadece mal alıp satmak değil, enerji kaynakları da buralarda. Bu konularda hiç hamasete getirmemek lazım. Daha açıkçası Çetin Altan'ın dediği gibi "Türk'ün Türk'e Türklük propagandasına dönüştürdüğümüz zaman Türkiye'nin milli çıkarlarını zedelemiş oluruz." uyarısında bulundu.

ORTAK ANLAYIŞ VAR, ÇOK ÜMİTLİYİM
Cumhurbaşkanı Gül, gelinen noktada çözüm için çok ümitli olduğunu ifade ederken, "tarihî fırsat" nitelendirmesini devletteki ortak iradeye bağladı: "On senedir devlet sisteminin içindeyim. Hiçbir dönemde olmadığı kadar, sivil-asker bütün kesimler ortak anlayış, işbirliği ve koordinasyon içinde." Cumhurbaşkanı Gül 'Bu meselenin çözümü için bir zaman verebilir misiniz?' sorusuna ise "Bunlar bir bütün. Türkiye, kendi sorununu çözmek için kapsamlı çalışmalar yapıyor." karşılığını verdi.

Suriye, İsrail'le görüşmeye hazır
Ortadoğu sorunu çözülmeden dünya barışı mümkün değil. Ortada yeni bir dönem var. Bölge ülkelerinin ve ABD'nin iradesi çok önemli. Bunu görmek gerekiyor. Türkiye, çok ilkeli hareket etti. Doğruya doğru, yanlışa yanlış dedi. Tel Aviv'de intihar saldırısı olduğunda onları da kınadı, Gazze konusunda da söyleyeceklerini söyledi. Bunun sonucunda güven oluştu. Suriye-İsrail dolaylı görüşmelerinde oynadığı arabulucu rol, Türkiye'ye değer kazandırdı. Kimsenin düşünemediği kadar ilerleme kat edilmiştir. Dünyaya ilan ettik; İsrail ve ABD, bu mesajları okuyordur: Suriye tarafı, İsrail'de muhatap hükümet çıktığında 'görüşmelere kaldığımız yerden başlamaya hazırız' mesajını içeride bana verdi. Dışarıda da ilk defa bu kadar net söyledi. İsrail dışişleri bakanı, Washington'a gidiyor. ABD'nin ve dünyanın beklentileri ona net bir şekilde ifade edilecektir.

ABD, bizim çizgimize geldi
ABD, Suriye konusunda Türkiye'nin çizgisine geldi. Suriye ile ilgili beş altı sene önce bir adım attığımızda on kişi çekiyordu bizi 'gel gitme' diye, ikinci adımı atıyorduk yirmi kişi 'gitme' diyordu. Şimdi onlara, bizim noktamıza geldiklerini hatırlatıyoruz. Obama yönetimine 'Siz yeni geldiniz, şöyle yapın, böyle yapın' diyoruz. Obama, Türkiye'ye geldiğinde sadece Türkiye-ABD ilişkilerini konuşmadık. Bütün bölge sorunlarını konuştuk. O ziyaret, Türkiye içinde iyi değerlendirilemedi, iyi anlaşılamadı. Dünyanın en önemli ülkesinin başkanı, daha yüz günü dolmadan, Türkiye'ye geldi ve hiçbir empoze söz konusu olmadı. Empoze olmuşsa bizim empozemiz olmuştur. Filistin-İsrail arasında şunu yapmanız gerekir, İran'ın nükleer meselesi ile şöyle uğraşın, Pakistan, Afganistan meselesinde böyle yapın dedik. Afganistan coğrafyası imparatorlukların battığı yer, Büyük İskender batmış, İngilizler, Sovyetler gitmiş. Biz bunları söyledik. Dikkatle dinledi.
zaman

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.