Türkiye garip bir ülke. Bazen ağzınızla kuş tutsanız, yine de hiçbir anlam ifade etmiyor. Örneğin birkaç yıl önce okulunda ve ÖSS yabancı dil sınavında birinci olan bir şampiyon, ilk tercihine girememişti. Bu yıl ise Kamu Personeli Seçme Sınavı KPSS'de 99.6 puanla Türkiye birincisi olan bir başka şampiyon da fizikte öğretmen alımı yapılmadığı için ataması yapılamıyor.
Şimdi böyle bir ortamda, gençlere okuyun, çalışın, başarılı olun demek, lafın ötesinde ne anlam ifade ediyor? Üniversiteye başvurular bu yüzden düşmüyor mu? Gençlerin devlete ve sisteme olan güvenleri bu yüzden azalmıyor mu?
Başarıyı ödüllendirmek için daha ne bekleniyor?
KPSS Türkiye birincisine okullardan okul beğen, istediğin okula seni atayacağız denilmesi gereken yerde, üstelik onca öğretmen açığı varken, kusura bakma fizikte öğretmen alımı yok, başının çaresine bak demek ne kadar insancıl, ne kadar etik?
Biri bunu bize açıklasın!

Burslu kazandılar ama!
Burası Türkiye, burda her şey olur diyenlere kızıyoruz ama hemen her gün karşımıza öylesine ilginç örnekler çıkıyor ki, her defasında bu kadarı da olmaz dedirtiyor.
Söz konusu olay, Maltepe Üniversitesi-YÖK-ÖSYM ve 300 kadar öğrenci arasında tam bir kördüğüme dönüştü.
ÖSS'de öğrenciler Maltepe Üniversitesi'nin burslu bölümlerini tercih ettiler. ÖSYM de yerleştirdi. Önceki gün, kayıtlar başlayıp üniversiteye gittiğinde, öğrenciler tam bir şok yaşadılar. Çünkü, söz konusu tam burstan yararlanabilmeleri için ÖSS'de ilk 50 bine girmeleri gerekiyormuş. Bu konuda ÖSS Başvuru Kılavuzu'nun sonunda o mini minnacık bkz'ler arasında bu da yazıyormuş. Ama diğer tüm öğrenciler gibi bu öğrenciler de o kuralı okumamışlar. Düşünmüşler ki zaten böyle bir kural varsa ÖSYM yerleştirme yapmaz. Zaten genelde de öyle olur. Özel koşullar yerine getirilmediğinde ÖSYM yerleştirme yapmıyor.
Peki bu defa ne oldu da böyle bir karışıklık yaşandı. ÖSYM Başkanı Yarımağan bu konuda en masum olanın kendileri olduğunu söylüyor. “YÖK ne karar alırsa biz onu uygularız. Söz konusu madde de tam net olmadığı için yerleştirme yapıldı. Ama hâlâ her şey bitmiş değil. YÖK eğer isterse bir karar alıp, öğrencilerin bu tercihlerini yok sayabilir. Onlar da ek kontenjanla farklı bölümleri tercih edebilirler” diyor.
Üniversite Rektörü Kemal Köymen ise bu değerlendirmeyi kabul etmiyor. Kendilerine yönelik maddenin çok net olduğunu, hatanın ÖSYM'den kaynaklandığını söylüyor.
İlgili maddelere baktığınızda ise ilaç reçeteleri gibi. O kadar çok bilgi var ki bir değil, birkaç defa okumak gerekiyor.
Ama doğru olan, özel koşulları yerine getirmeyenlerin yani ilk 50 bine girmeyenlerin hiç yerleştirilmemeleriydi.
YÖK ise bu konuda öğrencilerden gelen istekler doğrultusunda karar alma noktasında.
Bu konuda en makul çözüm isteğe bağlı bir çözüm olabilir. İşte bu konuda onlara kolaylık olması açısından 3 alternatif:
1. Kazandığı bölüm yok sayılıp, puan durumuna göre sonraki tercihlerine yerleştirilir.
2. Hiçbir yeri kazanmamış gibi ek kontenjandan yararlandırılabilir.
3. İsteyen, üniversitenin sağladığı yüzde 50'lik burs avantajından yararlanıp, kazandığı bölümde kalabilir.
Öğrenciden yana olduğunu her fırsatta açıklayan yeni YÖK yönetimi, umarız bu soruna bir çözüm bulur. Üstelik yol haritası da hazır. Bu seçeneklerden hangisini uygulasanız, öğrenci mağduriyeti ortadan kalkacaktır.

Öğretmen çocukları
İşte Türkiye'nin olmazsa olmazlarından biri daha: MEB öyle bir camia ki, kendi mensuplarına zerre kadar yardımı olmuyor. İşte kayıt ve tayin dönemi. Eş durumu tayinlere zorluk çıkartıyor. Sözleşmelilerin sorunları hâlâ çözülemedi. Yurtlarda öğretmen çocuklarına yer verilmiyor. Sanki çok para kazanıyorlarmış gibi. Ve daha komiği öğretmenler kendi çocuklarını, görev yaptıkları okullara kayıt yaptıramıyor...
Özetin özeti: MEB, YÖK ve üniversiteler, keşke biraz da diplerine ışık verebilseler...

Abbas GÜÇLÜ
Milliyet