e-postama ulaşan şikâyetleri alt alta dizip RÖTAR SÜRESİ ile KARAYOLU karşılaştırması yapan bir tablo hazırlayacak olsam, uçak yolculuğunun daha uzun sürdüğünü hayretle görebilirdiniz. Tabii mühim olan bunu THY üst yönetiminin de görmesi. THY'nin son yıllarda yaptığı atakla hepimiz iftihar ediyoruz. Transit yolcular için Dubai gibi bir geçiş merkezi olma yolundaki atılımını takdirle karşılıyoruz. Ama bu hızlı büyüme karşısında altyapı pek çok bakımdan yetersiz kalıyor.
Altyapı derken de havaalanının, apronun, pistlerin, uçak sayısının, uçuş ekibinin daha da ötesinde, topyekün bir yetersizlikten söz ediyorum. Bu aralar sık uçtuğum için her türlü yetersizliği gözleme imkânım oldu. Mesela 7 eylül salı akşamı 19.20 Bodrum-İstanbul seferi tam saatinde kalkacaktı; ama yer görevlilerinin saydığı yolcu sayısıyla uçaktaki yolcu sayısı birbirini tutmuyordu. Meğer yer görevlileri yolcuları 1 fazla saymışlar.
Hostesler tam 1 saat 10 dakika bu hatayı bulmaya uğraştılar. Defalarca biniş kartlarındaki numaralarımızla oturduğumuz yeri kontrol ettiler. Bu arada bebekler ağlar, toy anneler bebeğe bir şey oluyor endişesiyle doktor diye bağırır; yolculardan bir doktor, bebeğe teşhis koymaya çalışır! Ne kadar süreceğini bilmediğimiz bu saçmalık, pekâlâ 3 saat 10 dakika da sürebilirdi!

Trabzon-Bursa 11 saat!
Bankacı okurum Emre Sargın'ın da işaret ettiği gibi THY, yıllarca yapamadığı patlamayı, reklamı ve ihtişamı, son dönemde ortaya koymaya çalışırken, müşterisine söz verdiği kalitenin çok uzağında uygulamalar yapıyor; zaman zaman hizmet veremez hale geliyor.
Okurumuz Trabzon'dan Bursa'ya gidecek. 11.20'de Ankara aktarmalı olan uçak, hem Trabzon'dan rötarlı kalkıyor, hem de Ankara'da saatlerce bekletiliyor ve ancak akşam saat 21.00'de uçak Bursa'ya varıyor.
Emre Bey, “Bu kalitesiz uçuş, üstelik fahiş fiyatlarla yapılıyor. Ben evimden sabahın 10'unda çıkıp akşamın 9'unda Bursa'da olacaksam, karayoluyla da aynı sürede gidebilirdim” diyor. THY'nin buna verecek bir cevabı var mı? Doğrusu çok merak ediyorum.

Bekleme salonu tıklım tıklım
Pazar akşamı 22.35 Antalya-Sabiha Gökçen uçağı yolcularından okurum Irmak Gezer'in e-posta mesajında anlattıklarının çok benzeri, bir gece önce 21.45 Bodrum-Yeşilköy seferinde kızımın başına da geldi.
Irmak Gezer'in uçağı 3 saat 5 dakika rötarla 01.40'ta kalkmış. Okurumuz ancak 04.00'te evde olabilmiş. (Kızım 03.00'e doğru gelebildi.) Kendilerinden önceki 4 THY uçağının, her birinin minimum 2 saat rötarı varmış:
“Bizim uçağımız kalktığında, 21.00 uçağının yolcuları hâlâ havaalanında bekleşmekteydiler. İç hatlar gidiş terminalini, 4 uçağın yolcuları doldurmuştu. Hasta çocuğu olanlar, bebeklerini sakinleştirmeye çalışan anneler, oturacak yer bulamayan yaşlılar... Atlasjet, Pegasus, SunExpress gözümüzün önünde havalanıp gittiler. Biz DÜNYANIN EN HIZLI BÜYÜYEN HAVAYOLU'nun zavallı yolcuları olarak, elimizde birer sandviçle arkalarından bakakaldık!”
Okurumuzun çizdiği bekleme salonu tablosunu ben de gayet iyi biliyorum. Kızım da bir gün önce, rötarlı diğer THY uçaklarının yolcularıyla nefes alacak yer bile kalmayan bekleme salonunda kan-ter içinde kalmış ve çareyi, polis kontrolünden yeniden geçme pahasına kendini dışarı atıp kaldırımda oturmakta bulmuştu.

Meral TAMER-Milliyet