İkinci dönem için de öğretmenlere başarı belgesi verilecek
Bakan Özer, 1,5 yılın ardından kırılan refleksleri onarmak ve okulu sadece eğitim yapılan yerler değil, aynı zamanda bu ülkenin en önemli sermayesi olan beşeri sermayesinin tüm boyutlarıyla yetişkin bireyler olduğunu gösterme anlamında tarihe not düşmek a
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Uşak'ta Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2022-2023 eğitim-öğretim yılı hazırlık toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Uşak'ın eğitimde geldiği noktanın çok iyi olduğunu ifade eden Özer, toplantıda eğitim kalitesinin daha ileriye taşınması ve Bakanlık olarak yapabilecekleri konuları konuştuklarını dile getirdi.
Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün kendisine bağlı anaokulu, ilkokul ve ortaokullarının tüm ihtiyaçlarını karşılayacağını ve doğrudan okullara göndereceğini belirten Özer, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirecek şekilde ihtiyaçları karşılamak için Bakanlığın bütçesini son damlasına kadar kullandıklarını ifade etti.
Bakan Özer, 1,5 yılın ardından kırılan refleksleri onarmak ve okulu sadece eğitim yapılan yerler değil, aynı zamanda bu ülkenin en önemli sermayesi olan beşeri sermayesinin tüm boyutlarıyla yetişkin bireyler olduğunu gösterme anlamında tarihe not düşmek amacıyla 1. dönem verilen başarı belgelerini 2. dönemde de vereceklerini dile getirdi.
Öğretmenlerin, Kovid-19 döneminde dijital platformda öğrencilerinin geri kalmaması için fedakarlık yaparken sanki "okullara gitmek istemiyormuş" gibi bir algı oluşturulduğunu anımsatan Özer, şunları söyledi:
"Fırsat verildiği zaman, beraber yol yüründüğü zaman okulların nasıl açık kalabildiğini gösterebilmek ayrı bir tarihi nottu. Ülkemiz başka salgınlar, problemler olduğu zaman süreci nasıl yönetebileceğini deneyimlemiş oldu. İstanbul'da 25 bin servisin 5 bini devreye giriyordu, 'Nasıl olsa kapanacak.' diye. Çoğu ilde veliler çocuklarını okullara göndermedi. Çoluk çocuk okula gitmemek için direndi. Kararlı bir şekilde durulunca, 'Bunlar okulları kapatmayacaklar, gerekli önlemleri alacaklar, okulları gerçekten her gün temizleyip, hijyen ve mesafe kurallarına uyup okulları açacaklar.' diye düşündüler. Bu yaptığımız hamle, ülkenin geleceği için en büyük hamlelerden bir tanesiydi. Eğer 1 yıl daha okulları uzaktan eğitime devam ettirmiş olsaydık sadece öğretmen kayıpları olmayacaktı, öğrencilerin psikososyal gelişimleri, ruh halleri, sosyalleşmeleri, dijital bağımlılıkları gerçekten bir ülke güvenlik meselesi olacak şekilde kritik bir hale gelecekti."
"Türkiye'de eğitim sisteminin ne kadar büyük olduğunun hala algılanamadığını" görüşünü paylaşan Özer, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda 18,9 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmenin bulunduğunu, böyle bir nüfusu, böyle bir eğitim camiasını okullarda birleştirmeden Türkiye'nin normalleşebilmesinin mümkün olmayacağına işaret etti.
Okulları açık tutarak sadece gençleri, çocukları kurtarmadıklarını aynı zamanda Türkiye'nin normalleşmesini de hızlandırdıklarını belirten Özer, Milli Eğitim Bakanlığının tüm öğretmen kadrosu, tüm okul ve yöneticileriyle Türkiye'ye örnek oluşturduğunu anlattı.
Tüm kademelerde okullaşma oranının yüzde 90'ın üzerine ulaştığına dikkati çeken Özer, eğitimin kalitesinin sürekli artırmayı hedeflediklerini ancak fırsat eşitliğini de güçlendirmeye özen gösterdiklerini vurguladı.
Eğitimde fırsat eşitliğinin, "ailesinin sosyoekonomik seviyesine bakmaksızın tüm çocukların en nitelikli eğitime erişmesi" anlamına geldiğini belirten Özer, şunları kaydetti:
"Aldıkları eğitimde arasında bir farklılık oluşmaması... Bunun için 2 önemli adım attık, biri okul öncesi eğitim seferberliği. 3 yaştaki okullaşma oranı yüzde 14, 4 yaştaki yüzde 35, 5 yaştaki ise 78'di. Hedef olarak 3 yaştaki yüzde 14 olan okullaşma oranını yüzde 50, 4 yaştakini yüzde 70, 5 yaştakini de yüzde 100'e çıkarmak."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.