Cumhurbaşkanı Gül, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin "7 Tepe 7 Tünel Projesi" kapsamında kaba inşaatını bitirdiği Sarıyer Çırçır'dan başlayıp Çayırbaşı'nda sona eren iki şeritli her biri 2 bin metrelik tünelleri, Kadir Topbaş'ın kullandığı araçla geçti. İnceleme öncesi Kadir Topbaş'ın harita üzerinde birifing verdiği Cumhurbaşkanı Gül, tünel çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

HEYECAN VERİCİ

Tünelin gerçekten heyecan ve gurur verici olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Emeği geçen, hizmeti geçen herkesi tebrik ediyorum. Bütün bunlar Türk müteahhit ve personelin büyük projeleridir. Demek ki metodlar bulununca, finansman bulununca, iş verilince Türk müteahhitler dünyanın başka yerlerinde yaptığı bu büyük alt yapı projelerini Türkiye'de gerçekleştiriyorlar. Bu tünelin de kaba işleri bitmiş. Bir an önce hizmete girmesini bekliyoruz" dedi.

AFETLER UMMADIĞIMIZ ZAMANLARDA ORTAYA ÇIKIYOR

Gül, nüfus büyük olunca, şehir büyük olunca, riskler ortaya çıkınca onlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin de çok önemli olduğunu belirterek, "Afetler, ummadığımız zamanlarda ortaya çıkıyor. Onları kontrol edemiyoruz. Onlar ortaya çıktığında hazır olanlar en az zaiyatla bu işi atlatıyorlar. Hazır olmayanlar ise çok büyük maliyet ödüyorlar, bedel ödüyorlar. Maalesef İstanbul, Türkiyemizin büyük bir kısmı tabi afetlerin sık sık ortaya çıktığı topraklar. Tarih boyunca böyle olmuş. Yüzyıllar öncesi de yine yağmurlar aynı bölgelerde sel oluşturmuş, yine binlerce yıl önce depremler bu topraklar üzerinde olmuş. Dolayısıyla bunu biliyoruz. Artık bilimadamları bize bir harita çıkarıp, zaman periyodu içinde tarih veriyorlar. Bunlardan ders almak ve hazırlık yapmak yöneticilerin işi. İstanbul'da depremle ilgili çok büyük hazırlıkların olduğunu da biliyorum" dedi.

TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK BELASI TERÖR

Gül bir gazetecinin, "Hükümet veya devletin terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'la temasa geçip geçmediği" yönündeki soruya şöyle yanıt verdi:
“Türkiye'nin başındaki en büyük bela terör. Uzun yıllar terörle mücadele ediyoruz. Burada binlerce şehidimiz var. Türkiye'nin birliği, bütünlüğü ve halkımızın huzuru için canını, en kıymetli varlığını veren şehitlerimiz, gazilerimiz var. Bir devletin görevi terörü ve terör örgütünü bitirmektir. Terörü bitirmek ve terör örgütünü bitirmek. Bu tabii ki devletin, devletin bütün kurumlarının görevidir. Başta silahlı kuvvetler, emniyet teşkilatı, hepsi, bütün gücüyle terörü bitirmek, yeni şehitler vermemek ve önümüzdeki bu tehdidi yok etmek için görevlidir. Hepimizin görevi budur. Yoksa sürekli şehit vermek sürekli gazi vermek değildir. Amaç bunu bitirmektir. Bu Türkiye'nin birinci önceliğidir. TBMM yaptığım konuşmalarda da söyledim. Bu bütün hükümetlerin de birinci önceliği olmalıdır.

Terörle, sadece silahlı mücadele edilmez. Terörle bütün imkanlar seferber edilerek mücadele edilir. Bu imkanlar bizim kendi imkanlarımızla olduğu gibi terörle mücadele sorumluluğu olan bütün ülkelerle bu işler muhakkak dayanışmayla yapılır. Türkiye'nin başındaki bela olan terör örgütü ile mücadele için komşu ülkeler, diğer ülkeler, müttefik ülkelerin katkı vermesi lazım. Dolayısıyla yeri geldiğinde diplomasi devreye girer, yeri geldiğinde silahlı kuvvetlerimiz ve emniyet güçlerimiz devreye girer. Zaten büyük bir kahramanlık, çok büyük fedakarlıklar yaparak bu mücadeleyi sürdürüyorlar. Yeri geldiğinde şüphesiz bu terörle karşı karşıya olan halkımızı kazanmak için başka unsurlar devreye girer. Ekonomik, sosyal kalkınma, kültürel faaliyetler, bütün bunlar, bunun bir parçasıdır.

VARIMIZLA, YOĞUMUZLA MÜCADELE EDECEĞİZ

Benim söylediğim sözlerden farklı farklı anlamlar çıkartmak, doğrusu haksızlık olur, yanlışlık olur ve terör örgütüne ve teröristlere fırsat çıkarır. Onun için bütün halkımız, bütün devletimiz tüm imkanlarıyla terörle mücadeleye devam etmesidir. Önemli olan terörün devre dışı bırakılması, terürü Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkartmaktır. Bunun için bütün varımızla, yoğumuzla, herşeyimizle mücadele devam edecektir. Bunun bilinen yönleri vardır, bilinmeyen yönleri vardır. Böyle çetin bir mücadelede herşey sizin gözünüzün önünde, kameraların önünde, herkesin önünde konuşulacak değildir. Bir devletin görevi bu amansız mücadelede güçlü olmaktır. Varıyla, gücüyle devam etmektir.”

METODU UZMANLARA KALMIŞTIR

Bir gazetecinin "Gerekirse Abdullah Öcalan'la da bu çerçevede görüşülebilir diye anlayabilir miyiz" sözleri üzerine Gül, şunları söyledi:
"Bakın, böyle bir şey söyledim mi size? Bir dakika, benim söylediklerim ayrı sizin söyledikleriniz ayrı. Benim söylediklerimin dışında siz kendiniz yorum yapıp, kendiniz bunlardan anlam çıkardınız. Bütün terörü bitirmek, terörü Türkiye'de tehdit olmaktan çıkarmak. Türkiye'nin birliğini, bütünlüğüne, halkımızın güvenliğine, huzuruna tehdit olan tehlikeye sokan bütün bu unsuru tehdit olmaktan çıkarmaktır.

Bununla ilgili yeni değil ki, 20-25 yıldır bütün yönetimler devletin başında olan herkesin birinci görevi bu olmuştur ve bununla uğraşılmaktadır. Bunun metodu, bununla ilgili uzmanlara kalmıştır. Bu nasıl yapılacak ne olacak, bunun uzmanları yeri geldiğinde komutanlardır, emniyet güçleridir, yeri geldiğinde istihbarat elemanlarıdır, yeri geldiğinde ekonomik, sosyal kültürel faaliyetlerdir. Sakın ha, bu konular polemik konular yapılırsa, bu konular günlük siyasete alet edilirse bu sadece terör örgütünün işine yarar. Bunu açıkça söylüyorum. Bu hep böyle olmuştur. Partiler arasında ayırım yapmadan bütün partilerimizin birinci önceliği terörle mücadele olmuştur. Bütün parti başkanlarıyla yaptığım görüşmelerde hepsinin görüyorum birinci önceliği budur. Buralardan ayrı ayrı anlamlar hiç kimse çıkartmasın”

ÖZERKLİK SORUSUNU YANITLAMADI

Bir gazetecinin "BDP'nin özerklik talebi"yle ilgili sorusunu yanıtlamayan Gül daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin AKOM (Afet Koordinasyon Merkezi)ni ziyaret ederek Başkan Kadir Topbaş'tan bilgi aldı.

hürriyet