Eğitimde Başarısız Mı Olduk?

Eğitimde Başarısız Mı Olduk?

Eğitimde başarısızlık bu günün sorunu değil. Geçmişten bu güne eğitimle ilgili sürekli bir arayış, sürekli bir yap-boz anlayışı devam edip gidiyor.

Eğitimde başarısızlık bu günün sorunu değil. Geçmişten bu güne eğitimle ilgili sürekli bir arayış, sürekli bir yap-boz anlayışı devam edip gidiyor. Geçmişte eğitimde başarısızlıkla ilgili olarak ülkede siyasi istikrarın olmadığından, gelen bakanların bakanlığı tanıyamadan değiştiğinden, eğitime yeterince para ayrılmadığından, hızlı nüfus artışından başlayıp ekonomik yetersizliklere, öğretmen yetiştirememeye ve daha birçok farklı gerekçelere dayanan mazeretler sunulurdu.

Ülkemizde son on beş yıla yakın siyasi istikrar mevcut. Aynı hükümetin bakanları uzun denebilecek sürelerde bakanlığın başında bulunuyor. Bütçeden eğitime ayrılan para diğer kalemlere göre birinci sırada. Teknolojik alt yapıya, fiziksel alt yapıya yoğun bir yatırım yapılıyor. Buna rağmen eğitimde başarısızlığın bacağı neden kırılamıyor sorusu üzerinde hala tartışmalar yapılıyor. Eğitimde başarısızlığı kabul etmeyenlerin ileri sürdüğü verilere, delillere bakıldığında eğitimin yaygınlaştırılmasında gelinen nokta, atanan öğretmen sayısı, okullara yönelik uygulanan FATİH projesi çerçevesindeki yatırımlar, internet alt yapısı, okul/derslik sayılarında gelinen noktalar, okul öncesinde gelinen nokta gibi hususların sayıldığı görülmektedir. Bunlar inkar edilebilmesi, görmezden gelinmesi, yalanlanması mümkün olmayan gerçekler. Ancak buna rağmen eğitimde başarısızlıktan söz edilmesi hala önemli bir haklılık payını taşıyor.

En azından on beş yıllık siyasi istikrara rağmen eğitimde sistemin işleyişine yönelik bir istikrar sağlanabilmiş değil. Kurumsallaşmasını tamamlamış toplumlarda uzun süreli uygulamaları görmek, gelenekselleşmiş, kurum kültürünü oluşturmuş köklü yapıları görmek genel ve normal bir durumdur. Kurulan sistemler, içinde bulunanlar tarafından uzlaşmaya dayalı, karşılıklı güvene, liyakate, kariyere ve adalete dayalı bir anlayışla farklılıkları hoş görü ile birleştiren, adamına göre iş değil işe göre adam seçmenin genel kabul gördüğü, bireylerin istekleri, menfaatleri ve anlayışlarını değil genel olarak toplumun menfaatlerini önceleyen bir anlayışla işletilir.

Ülkemizde geçmişten bu yana eğitimle ilgili düzenlemeler siyasal endişelerle yapılıyor. Bir dönem imam hatip mezunları nasıl sistem dışına bırakılır diyerek düzenlenen sistem bu gün tersine dönmüş durumda. Toplumun içinde yer alan gruplar sıranın kendilerine geleceği günü bekleyerek adeta mevzilerini güçlendirmek için çabalarken bir diğer grup adeta mal bulmuş mağribi misali sistemi kendi zaviyelerinden daha fazla güçlü hale getirmenin yolunu arıyor. Bir diğer grup ise zamana ve zemine göre nasıl fırsatları değerlendirebilir ve sistemin üst birimlerine tırmanabiliriz endişesine düşmüş gibi bir durumda. Bu durum eğitim sisteminin bulunduğu alanı karşılıklı zıtlaşma, güvensizlik ve mücadele alanına dönüştürmüş gibi görünüyor.

Eğitim faaliyeti insan ilişkilerinin yoğun bir şekilde kullanıldığı bir alandır. Böyle bir alanda fiziksel yatırımlar, teknolojik alt yapıdaki gelişmeler, yapısal değişiklikler önemli olmakla birlikte insan ilişkilerini etkileyen düzenlemeler çok daha etkilidir. Bu yönüyle insan ilişkilerini olumlu etkileyen düzenlemeler yapılmaksızın harcanacak her türlü maddi kaynaklar, yatırımlar belli bir düzeye kadar etkili olur. Daha ileriye gidilebilmesi mümkün değildir. İnsan ilişkileri denilince de karşılıklı iletişim yapısı devreye girer. İletişim yapısında ise formal yapıdan çok daha önemli informal yapı etkilidir. Eğitimde formal yapıyı düzenleyen mevzuat düzenlemelerini, yönetmelik, yönerge, genelge, emir ve benzeri yazılı veya e okul, mebbis ve sayısız modüller gibi elektronik düzenlemeleri bilir ve kullanır. Ancak bunlara bakarak eğitimde niteliğin, başarının gerçekleştiğini ancak eğitimden haberdar olmayanlar –ki onlar da geçici olarak- zannederler.  Sanal gerçekliği yapılan ilk objektif, merkezi sınav uygulaması ortadan kaldırır. Zanla hareket edenleri daldıkları uykudan uyandırır. Ardından yeniden bu kadar yatırıma, düzenlemeye, çabaya rağmen neden başarısız olunuyor sorusunu adeta saçları yolarcasına sorup cevaplamaya çalışırlar.

İnformal iletişim yapısında yazılanlar, söylenenler değil yapılanlar etkilidir. Siz ne söylerseniz söyleyin, ne yazarsanız yazın sonuçta yaptıklarınız gerçek anlamda niyeti, anlayışı ortaya çıkarır, dolayısıyla da uygulamayı şekillendirir. İnsan ilişkilerini olumlu etkileyen düzenlemeler informal iletişim yapısına etki edecek nitelikte olması gerekir. İnsanlar arası ilişkilerde hak, adalet, eşitlik, sevgi, saygı, hoşgörü, açıklık, şeffaflık, güven gibi temel değerler başta gelmektedir. Bu değerler ise sadece yasal düzenlemelerle yaşatılıp geliştirilemez.  

Siyasi istikrara rağmen eğitimde istikrar sağlanamayan konulara bakıldığında karşımıza sayısız uygulama çıkmaktadır.

Okul yöneticilerinin atanması yıllar yılı yaz boz düzeninde iken içinde bulunduğumuz son on beş yıllık dönemde fazla bir şey değişmedi. Okul müdürlüğüne, yöneticilik makamlarına atanma sisteminin ne olacağına hala karar verilebilmiş değil.

Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı yönetim birimlerine atanmada seçme, değerlendirme ve yetiştirme sisteminin yeri hala bomboş. Adeta bireysel olarak kendini gösteren, işini halleden, yolunu bulan bir şekilde bir yerleri boşalttırıp orayı doldurmanın yolunu arıyor gibi bir durum söz konusu. Atananlara dair şaibe dedikoduları herkesi rahatsız edecek boyutlara ulaşmış durumda. Atananların pişmanlığı bir tarafa atanamayanların şikayetleri, yakınmaları adeta ayyuka çıkmış. Mahkemelerin verdiği kararlar ne olacak, yarın ne olacak, kim, nereye, nasıl ve ne zaman gidecek sorularının ardından gözler bakanlık merkez teşkilatına çevrilirken zaman hızla akıp gidiyor ve eğitimde önemli bir istikrarsızlık kaynağı gün geçtikçe yerini kökleştiriyor.

Eğitim sisteminin okulların kademelendirilmesi ile ilgili yönü konusunda hala net bir karar verilebilmiş değil. 5+3 geri mi geliyor, 4+4+4’e devam mı soruları ve tartışmaları devam ediyor.

Eğitimin uygulayıcıları olan öğretmenlere rağmen bakanlık emir komuta anlayışı ile ilkokul-ortaokul-lise arasında işleyişi yönlendirmeye çalışıyor. El yazısı kullanılacak…Kullan.. İlkokuldaki çabaları desteklemeyen ortaokul uygulamaları üstü kaval, altı şişhane…

Aynı binanın üzerinde ilkokul levhası ile ortaokul levhası yan yana, tek yönetim altında iki ayrı okul ama olsun modülleri, kurum kodları farklı…Liselerle ortaokullar veya bazen üç farklı okul aynı binada…

Ortaöğretime geçiş veya yükseköğretime geçiş sistemine dair kafalar halen karışık.

Öğretmenlerin bir branştan diğer branşa geçişi gibi garip uygulamalar her an eğitim sisteminde karşı karşıya kalınabilecek durumlar.

Aday öğretmen yetiştirme sistemi, norm kadro uygulamasındaki istikrarsızlık, öğretmenlerin değerlendirilmesine yönelik sistemin belirsizliği, en temel personel atamada öncelik sıralamasını bile oluşturamamış bir atama sistemi, bir tarafta hiç öğretmen yokken bir hemen yan tarafta adeta öğretmen enflasyonu(özellikle rehber öğretmen ataması), ihtiyaç duyulan uzman personelin yerine kursla/belgeyle yetiştiği kabul edilen kişiler aracılığıyla tamamlanması, denetim sisteminin işlevsizliği ve belirsizliği, mesleki eğitimin ne olacağı, okulların çeşitliliğine ilişkin sürekli değişen uygulamalar, müfredata yönelik düzenlemelerdeki sürekli değişiklikler, bir türlü bitmeyen ücretli öğretmenlik uygulaması veya girecek ders bulunmadığı için joker konumunda kullanılan öğretmenler hemen ilk anda akla gelen belirsizlikler eğitim sisteminin istikrarsızlık kaynakları olarak sayılabilir. Bütün bu istikrarsızlık kaynakları veya belirsizlikler eğitim sisteminde kurumsallaşmanın önündeki önemli engeller olarak çözüm beklemektedir.

Yaklaşık üç yüz yıldır içine girdiğimiz değişim labirentinden hala çıkabilmiş değiliz. Eğitim sisteminde kurumsallaşma oluşturulamadığı sürece başarının gelmesini beklemek ham bir hayaldir. Ülkemizin eğitim tarihi tecrübesi buna uygun. Yetişmiş insan gücümüz var. Kaynaklar da geçmişe göre çok daha iyi. Yani anlayacağınız yağ var, şeker var, un var ancak neden helva yapılamıyor sorusu ortada duruyor.

Ali Hikmet DEMİR / Milliyet

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum