Prof.Dr. Ömer Dinçer

Sözlerime eski bir gelenekle başlamak istiyorum.

Önce selam...

"Merhaba" diyerek burada olmaktan duyduğum mutluluğu paylaşmakla ve tüm Habertürk okurlarına esenlik dileklerimle başlıyorum.

Sonra kelam... İlk sözü söylemek benim için her zaman çok zor oldu. İlk söz, arkasında ne olduğunu bilmediğiniz kapılardan birini açmak gibi bir meçhulü çağrıştırır veya devam edeceğiniz yolu seçmek gibi bir tercihi hatırlatır bana. Bugün de aynı zorluğu yaşıyorum...

BİLGİ ÜRETMEK VE ÖĞRETMEK

Gazetede yazma düşüncesi benim için yeni ve büyülü bir adım. Şimdiye kadar yapageldiğim işlerin yanında farklı bir başlangıç. Siyaseti kimsenin etkisinde kalmadan ve kendimle ilgili olanı başkalarının kararına terk etmeden, kendi irademle ve başladığı gibi iyi ve ideal duygularla bırakmayı başardım. Başardım diyorum, çünkü siyasetle meşgul olanlar arasında yaygın bir deyişe göre "Siyasete girilir ama çıkılamaz".

Gerçekten de siyaset alanından çıkabilmek güçlü bir irade gerektiriyor. Yakınlarınız, yol arkadaşlarınız, sizinle temas içindeki siyaset aktörleri ve sizden beklentisi olanlar, güçlü gerekçelerle siyasete devam etmeniz konusunda sizi ikna etmek için yoğun çaba sarf ediyor. Siyasetin gücünü ve yararlarını hatırlatanlar, yol arkadaşlarını yalnız bırakma ithamları ve hatta davayı terk etme suçlamaları vs., hepsi sizin "Sıkıldım bu işten. Kendim için daha anlamlı işler yapacağım, davam için farklı yerlerde yeni bir misyon tanımlayacağım" demenizi anlamakta zorlanıyor.

Bu kararda arka plan arayanlar da yok değil. Oysa kararımın arka planı da yok. Bana verilen sorumlulukları elimden geldiğince yapmaya ve ülkemize hizmet etmeye çalıştım; bulunduğum konumdan daha iyi hizmet etme fırsatları için de barış ve huzur içinde ayrıldım.

Siyaset yapmayı hiçbir zaman kariyerimin en üst noktası olarak görmedim. Benim için her zaman bilgi üretmek ve öğretmek öncelikli bir tercih olmuştur. Nitekim, şimdiye kadarki bütün yol ayrımlarında bu doğrultuda hareket etmiş, doğru bilginin gücünü ve öğrencilerimin kazanımlarını her türlü güç ve statüden daha anlamlı bulmuşumdur.

Kanaatimce etkili ve verimli olunan işleri yapmak insanın hayatını daha anlamlı kılar. Siyaset alanında yaptığımız işlerin takdiri hiç şüphesiz halka ve Hak'ka aittir. Bundan sonra öğretim üyeliği yanında haftada bir kez de olsa yazarak ülkeme hizmet etmeye çalışacağım.

Her yeni başlangıçta olduğu gibi, sorumluluğumun altında ezilmekten korkuyor ve köşe yazma konusundaki tecrübesizliğin tedirginliğini hissediyorum.

EĞİTİM YETMEZ, UZMANLIK LAZIM

Bu köşenin taşıyacağı misyonu öncelikle "insan niteliğinin geliştirilmesi" fikri üzerine inşa etmeye çalışacağım. Bana göre, ülkemizin yaşadığı bütün sorunların derinliğinde insanın niteliği yatar.

Ayrıca geleceğin kazanılması için de insan niteliğinin geliştirilmesi önşart. Günümüzde artık eğitimli olmak yetmiyor, uzmanlaşmak gerekiyor. Ayrıca geleceğin kazanılması için "yönetimin niteliğinin geliştirilmesi" de önemli bir alandır. İster özel, ister kamu bütün örgütlerin yönetiminin niteliği, onların başarısını belirleyen en başat faktördür. Çünkü yönetimin özü olan kararların kalitesi, yönetim sisteminin kalitesi ile doğru orantılıdır. Hiç şüphesiz, doğru kararlar aynı zamanda yüksek nitelikli yönetimle (yöneticilerle) mümkündür. Dolayısıyla bugün kamu idaresinde yaşanan sorunların pek çoğunun kamu yönetim sisteminin niteliğinden kaynaklandığı iddia edilebilir.

Kısaca insanımızın yaşam kalitesini yükseltecek her konuda teorik ve pratik tecrübelerimi güncele aktaran bir yöntemle huzurunuzda olmaya çalışacağım... Yine bir gelenek ile bitirelim: Tahrir bizden, takdir okuyucudan ve tevfik Allah'tandır... (Haber Türk)