MEB’de yönetici atama konusu sorun olmaya devam ediyor. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bu husustaki son kararı, yönetmelik değişikliğini zorunlu kılıyor. Bu nedenle müdür yardımcılığı görevlendirmeleri, yönetmelikte değişiklik yapılıncaya kadar durduruldu. Kararın özeti: Okul müdürlüğü değerlendirmelerinde, puanlama yapan ilçe milli eğitim müdürü ile şube müdürlerinin değerlendirmeye tabi okul müdürüyle altı ay çalışma şartı getirilirken; müdür yardımcılığı seçiminde ise okul müdürünün kendi çalışacağı müdür yardımcısını belirlerken konunun bazı kriterlere bağlanması istendi.

Kararın geriye dönük uygulanması tartışma konusu olmaya devam ederken bundan sonraki uygulamalar Danıştay kararı çerçevesinde yapılacak. Hukukun geriye dönük işlemezliği ilkesi temel bir ilke olmasına rağmen, Türkiye’de bu ilke çoğu defa hesaba katılmadı. Bu meselede nasıl bir uygulama olacağını hep beraber göreceğiz.

Danıştay kararı bir tarafa bir yıldır uygulanan yönetmelik çok tartışıldı, tartışılmaya da devam ediyor. En çok yapılan eleştiri, adalet duygusunun tümüyle zedelendiği yönündedir. Dün adaleti sadece kendileri için isteyen, üç bin civarında başörtülü öğretmenin meslekten atılmasına/istifa etmesine göz yuman veya alkış tutan, 28 Şubatta İmam Hatip Liseleri adeta kapanma noktasına gelirken, öğrenciler başörtüsüyle derslere alınmaz ve karşı çıkan yönetici ve öğretmenler her türlü itibarsızlaştırmaya tabi tutulup sürgün edilirken keyif alan bazı çevreler bugün hak ve adalet şampiyonluğunu kimselere bırakmıyor. Sanki ellerine fırsat geçse eskiden yaptıklarının bin beterini yapmayacaklarmış, kendilerinden olmayana neler yapacaklarını ballandıra ballandıra anlatmıyorlarmış gibi hukukun bir gün herkese lazım olacağını söyleyerek adalet, hakkaniyet, liyakat, ehliyet… vurgusu yapıyorlar. Biz bunları her türlü antidemokratik süreçten çok iyi tanıyoruz. Bunlara darbe var deseniz en önden koşarlar, darbenin gönüllü ırgatlığını yapmak için her şeylerini ortaya koyarlar. Öğretmenlik bunlar için sadece bir propaganda aracıdır. Kendilerinden olmayan kimseye hiçbir konuda hak vermez, bardağın hep boş tarafını görürler, yapılan en iyi işi bile takdir etmezler.

Bu tespiti yaptıktan sonra, elbette pozisyonumuzu belirlerken karşımızdakilerin durumunu baz almayacağız. Gelinen noktada, müdür değerlendirmeleri değerlendirme yapan yöneticiler açısından çok ağır bir yük olmuştur. Değerlendirme sonucunda başarılı olan da olmayan da halinden pek memnun değildir. Değerlendirme kriterlerinin bir kısmı sübjektiftir. Bu şekilde devam edilmesi mümkün görünmemektedir. Altı aylık birlikte çalışma şartı, değerlendirme yapacak yöneticileri rahatlatacak bir unsur değildir. Yöneticilerin bu ağır sorumluluktan kurtarılması şarttır. İki yılın değerlendirmeleri karşılaştırıldığında ne demek istediğimiz gayet iyi anlaşılacaktır.

Peki nasıl bir çözüm olabilir? İlk defa müdürlüğe atanacaklar için barajı olan yazılı sınav + ek-2 + barajı olmayan mülakat sistemi getirilebilir. Mevcut müdürler sekiz-on yılda bir rotasyona tabi tutulabilir. Ahlaki ve maddi konularda zaafı olan, yöneticilikte yeterli olmayan, kurumunu ileriye taşıyamayan, aşırı politize olmuş okul yöneticileri ise denetim birimleri tarafından soruşturulur ve gereği yapılır.

Müdür başyardımcısı bulunan / tek müdür yardımcısı olan okullarda, okul müdürü istediği müdür başyardımcısını / tek olan müdür yardımcısını seçebilmelidir. Müdür yardımcısının birden çok olduğu okullarda okul müdürü, müdür yardımcılarının yarısını kendi belirleyebilmelidir. Müdür yardımcılığına kriter getirilecekse yazılı sınav bir kriter olabilir.

Bu bir tekliftir. Tekliflerimizin elbette makul gerekçeleri vardır. Bakanlık eğitimin bütün paydaşlarıyla bir çalıştay düzenleyip esaslı ve tartışmaları bitiren bir çözüme ulaşabilir.

Erol ERMİŞ

          Eğitim-Bir-Sen

İstanbul 3 No’lu Şube Başkanı