Bir öğretmenimizin göndermiş olduğu 29 Ekim Konuşma Metnini Yayınlıyoruz...

29 EKİM KONUŞMA METNİ

Sayın müdürüm,

Kıymetli öğretmen arkadaşlarım,

Sevgili öğrenciler…

Cumhuriyet diyince ecdadım Osmanlı Devleti’nden koparılan vatan topraklarında vatan, millet ve hürriyet aşığı küçük yaşta yetim kalmış, gözleri pırıl pırıl Mustafa geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince çatırdayan ulu bir çınarın enkazında ölmek istemeyen ve bütün olumsuzluklara inat direnen, okumak ve Türk’ü yok olmaktan kurtarmak için var gücüyle çalışan ülkü eri zeki çocuk Mustafa Kemal geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince gencecik yaşına rağmen dağılma sürecine girmiş bir devleti kurtarmak için ortaya atılan fikir tartışmalarına katılan delikanlı bir lise öğrencisi geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince 20. Yüzyılın sırtlan kümesi batılı sömürgeci, emperyalist devletlere ve onların maddi, manevi desteğiyle kendini güçlü zanneden şımarık çocuk Yunanistan’a karşı verilen kutlu, çetin bir mücadele geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince aynı anda binlerce kilometre uzaklıktaki cephelerde verilen destanlık direniş geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince bugünkü Libya’da genç bir subayın Derne-Tobruk başarısı için kimlik değiştirmesi ve Arap kıyafetlerine bürünmesi geliyor aklıma…

Bütün bunlara sebep vatanı kurtarmak değil mi?

Cumhuriyet diyince 16. Kolordu komutanı Mustafa Kemal’in Muş’u ve Bitlis’i Ruslardan geri alışı geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince zekası ve düşünceleriyle yüzlerce Osmanlı subayı içinden sıyrılıp çıkan, her geçen gün sevilen, ümit kaynağı olan Gazi Mustafa Kemal geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince vatanını, Türk milletini kurtarmak için bütün zevklerinden fedakârlık eden, pek çok seveni olmasına rağmen aşka, eğlenmeye zamanı olmayan yiğit, yakışıklı mı yakışıklı bir subay geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince dağılmış bir devleti ve parça parça edilmiş bir milleti yeniden toparlayan –millet olma bilincini- mayalayan bir politikacı geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince misak-ı milli geliyor aklıma… O misak-ı milli ki içinde Musul-Kerkük, Batum gibi öz be öz Türk yurtlarının acısını taşır içinde…

Cumhuriyet diyince “Kimi Hindu, kimi yamyam.

                                     Kimi bilmem ne bela…” olan saldırgan Avrupalıların salyalı ağızlarından vatan toprağını çekip almak geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince işgal edilmiş başkent İstanbul’un onurunu kurtarmak geliyor aklıma…

Ankara’da yeniden doğuş, düşmanı İzmir açıklarında Akdeniz’in serin sularına döküş geliyor aklıma…

Cumhuriyet diyince çağdaş uygarlık düzeyine yükselmiş modern Türkiye Cumhuriyeti geliyor aklıma…

Kıymetli öğrencilerimiz cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK bakın siz gençlere ne diyor:

“Cesaretimizi güçlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Sizler aldığınız eğitimle aydınlık yarınların, insanlık tarihinin, vatan sevgisinin ve fikir hürriyetinin en büyük yaşatıcısı olacaksınız.

Ey yüksek nesil; gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk onu yaşatacak ve daha ileriye taşıyacak olan sizlersiniz.”

Bu anlamda biz öğretmenlere çok büyük sorumluluk düşmektedir. Unutmayalım ki:

“Bir gayeyle birleşen fertlere millet derler.

  Bu gayeyi kaybediş haline zillet derler.”

Cumhuriyet, bizim ortak değerimizdir. Onu yok etmek ne birkaç neyi nedüğü belirsizin ne de çeşitli kılığa bürünmüş vatan hainlerinin harcıdır. Çünkü biz millet olarak bu değere kolay ulaşmadık. Uğruna kadın-erkek, çocuk-yaşlı nice şehitler verdik. Vermeye de devam ediyoruz. Bu yolda canını feda eden bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

Sayın müdürüm,

Değerli öğretmen arkadaşlarım,

Sevgili öğrencilerim…

Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Aklınız ve gönlünüzle yolunuz açık; alnınız ak olsun.

                                                                                Muzaffer ARSLAN