CHP'nin 3 büyük günahı

CHP'nin 3 büyük günahı

Kemal OUT Muherrem İN manş: CHP'NİN 3 BÜYÜK GÜNAHI..Çarşaf yırtmak, 367 Sabih, 27 Nisan Muhtırasına destek

 

CHP'nin tık rekortmeni Muharrem İnce çarpıcı açıklamalarına devam etti. Milliyet Gazetesi'nde Devrim Sevimay'la konuşan İnce, CHP'ye yönelik eleştirilerde bulundu. İnce CHP'nin üç büyük günahının ise; çarşaf yırtmak, 367 ve 27 Nisan Muhtırası'na destek olduğunu kaydetti.

İşte Muharrem İnce'nin kritik sorulara verdiği kritik cevaplar:

“Bütün amacım partiyi buluşmadığı kesimlerle buluşturmak. Niye polis arkadaşımdan oy almayayım? Türkiye'de 100 bin camiden yüz bin kişiyi niye AKP'ye terk edeyim? Ben partimi dindarlarla barıştırayım, başka bir arkadaş da solcular ve Kürtlerle barıştırsın” “Kürtler, bütün ülkeyi yönetmek varken, niye sadece kendilerini yönetmekle yetiniyorlar anlamıyorum. Askerler gölge etmesin başka bir şey istemez. 27 Nisan'a sahip çıkmak CHP'nin tavrı olmamalıydı. 367'de herkes hata yaptı. Çarşaf yırtmaysa yanlıştır”

CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce 25 Aralık'ta Meclis Genel Kurulu'nda cesaret isteyen bir konuşma yaptı. Ama belki de daha fazla cesareti bize dün ve bugün yayınlanan söyleşiyi vermekle gösterdi. İnce, kendi partisini eleştirdi. Üstelik kurultaya iki aydan az bir zaman kala ve adı olası genel başkan yardımcıları arasında geçerken... İnce'yle Soru-Cevap'a dün kaldığımız yerden devam ediyoruz:

Kemal Kılıçdaroğlu babanızın en beğendiği milletvekiliymiş...
Benden sonra. (Gülüyor)

Kılıçdaroğlu, Gürsel Tekin ve siz; “Bu üç isim CHP'ye yeni bir hareket getirdi” deniyor?
Benim hiç öyle kahraman olmak gibi bir iddiam yok. Belki sekiz günlük milletvekili olsaydım ayaklarım yerden kesilirdi, ama artık kesilmiyor. Benim şu an tek yaptığım anlamaya ve yere sağlam basmaya çalışmak. Çünkü açıkçası televole milletvekili olmak istemiyorum.
Gereksiz işlerle anılmak istemiyorum. Mesela birkaç şiirimi çok değerli bir besteci besteleyip yine çok değerli bir sanatçımız da seslendirecekti, sırf bu son durum nedeniyle erteledim. Sürekli “çobanlık yapardı, köy çocuğuydu” diye anılmak dahi istemiyorum. Medyatiklik her zaman da çok sempatik bir durum değil. Belli bir düzeyde tutmak lazım.

Kılıçdaroğlu-Tekin-İnce diye bir üçlü oluştu mu peki?
Hayır, ben, Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin'le birlikte hareket eden bir ekolün temsilcisi değilim, böyle bir şey yok.
Ben partide gruplaşmalar, ekipleşmelerin doğru sonuçlar vereceğine inanmıyorum.

Siz de daha önce Karayalçın, sonra Livaneli ekibinden değil miydiniz?
Tamam, ama ben pişmanlık yasasından faydalandım (Gülüyor). Hakikaten gruplaşmaların kimseye bir fayda getirmediğini gördüm. Kaldı ki zaten biz üçümüz de birbirinden farklı teknikleri, özellikleri olan insanlarız.

Mesela?
Mesela Kemal abi çok çalışkandır. Ben onun kadar çalışkan değilim. O çok sakindir, ben agresifimdir.
O sabreder, gününü bekler, ben ne yapacaksam anında yaparım, hiç sabredemem.

Gürsel Tekin'le farkınız?
Bir kere yaptığımız işler farklı. Gürsel Bey büyük bir ilin il başkanı, ben küçük bir ilin milletvekiliyim. Ben adam adama markaj yaparım, o 15 milyon için medyayı da kullanmak zorundadır. Ayrıca çok cesurdur.
Bizim fazla ilişkide olmadığımız kesimlerle de ilişki kurmak istiyor ve bunu iyi yapıyor. Bu bizim en önemli ortak noktamız zaten.
Benim de bütün amacım partiyi buluşmadığı kesimlerle buluşturmaya, barıştırmaya çalışmak. Yani niye ben şurada duran polis arkadaşımdan oy almayayım? Türkiye'de 100 bin camiden yüz bin kişiyi niye AKP'ye terk edeyim?

Peki sadece dindarlar ve milliyetçiler mi; mesela yeniden solcular ve Kürtlerle de barışmayı denemeyecek misiniz?
Kesinlikle barışmalı, bunlar da var tabii ki, ama ben dindarlarla barıştırayım, başka bir arkadaş da onlarla barıştırsın.

Kılıçdaroğlu'nun ikidir geri adım atmak zorunda bırakıldığı meselesine ne diyorsunuz?
Ben Kemal Abi'yle ilgili bir yorumda bulunmayayım, ama ben genel af konusunda ne bir geri adım attığını ne de partiden bu konuda bir uyarı aldığını düşünüyorum. Deniz Bey böyle bir şey yapmaz.

Vatandaş korkuyor
İnternette tıklanma rekorları kıran 11 dakikalık o ünlü Meclis konuşmanızda aslında hamaset de vardı, alıntı da vardı, popülizm de vardı, ama vatandaştan müthiş bir takdir topladı, elden ele CD'leri dağıtıldı. Niye sizce?
Birincisi, Başbakan oradaydı, her şeyi Başbakan'ın yüzüne karşı söyledim. Bu insanları çok etkiledi.
İkincisi de aslında bu halkın çoğu benim orada söylediklerimi söylemek istiyor, ama korkuyor. Çıkıp hükümeti eleştirmek istiyor, fakat telefonlarının dinlendiğinden korkuyor, vergi cezasıyla cezalandırılacağından korkuyor, müfettişten korkuyor, polisten korkuyor, bizzat Başbakan'dan fırça yemekten korkuyor. O kürsüde kendi söyleyemediklerini söyleyen birini gördü vatandaş. En büyük sebep bence ne yazık ki korku.

Siz korkmuyor musunuz? Ya siz de dinlendiyseniz ya sizin de bir kasetiniz çıkarsa?
RÜŞVET ALMADIM DİYE TEHDİT
Başa gelirse çekeriz, ama benim bu topluma hesabını veremeyeceğim hiçbir şeyim yok ki. Arkamda kamu malına zarar vermek yok, kamu malını iç etmek yok, ihaleden pay almak yok.

Rüşvet? Size hiç rüşvet teklif edilmedi mi?
İki kez. Milletvekilliğimin ilk dönemleriydi. Birincisi milyon dolarlık açık bir teklifti. Reddettim, bana hemen oğlumun servis saatini, nerede indiğini söylediler. Bir keresinde de dershaneye gelip, sağlığımın bozulabileceğini söylediler. Ama püskürttüm, bir daha gelemediler.
İkincisi, milyon milyon dolarlık ve örtülü bir teklifti. O kadar örtülüydü ki anlamasam bir an kabul dahi edebilirdim. Fakat Allah'tan onu da anladık ve gönderdik. Yani ben o sınavlardan geçtim. Hiçbir korkum yok. Gerekirse o konuşmamın çok daha sertlerini yapabilirim. Umurumda da değil.
Halk takdir eder etmez, onu bilemem ama ben inandığımı yaparım. Ben bu hükümetin gitmesi gerektiğine inanıyorum, bu hükümetin kirli ilişkileri olduğuna inanıyorum, bu ülkede insanların ezildiğine inanıyorum ve ben de görevimi yapıyorum.
Bu arada bu konuşmanın toplumda çok tutmasının bir başka nedeni de neydi biliyor musunuz?

Neydi?
Medya bu konuşmayı görmedi. Bütçe konuşmasını 25 Aralık'ta yaptım, hiçbir gazetede çıkmadı, hiçbir televizyonda çıkmadı. Konuşmayı 14 Ocak'ta facebook'a koyduk, o zaman patladı. Ama eğer o konuşma internette değil de önce medyada çıksaydı inanın halk bu kadar sahiplenmezdi. Bence medya da Başbakan da ders çıkarmalı buradan. Medyada yandaşınızın çok olması halk nezdinde sanıldığı kadar makbul bir şey değil.

Yalova da varken, neden sadece Diyarbakır'ı yönetmek istiyorlar?
Kürt sorunu?

Kürt sorununun içinde demokrasi, kimlik, kültürel haklar, baskı, ihmâl, hepsi var. Ama en büyük pay ekonominin.

Anadilde eğitim?
Devlet okullarında eğitim dili, ortak kullanılan resmi dil olmalıdır. Kürtçeye bir garezim yok, ama pratik olan bu. Eğer farklı anadillerde eğitim yapılırsa, birbiriyle anlaşamayan çocuklar yaratılır.
Diyarbakır'da okuyan bir çocuğumuz gelip Yalova'da doktorluk yapamaz. Babasının tayini çıkan bir çocuğumuz kolay kolay okul bulamaz.
1985'ten bu yana bilgisayarla ilgili 20 bin, uzay konusunda 10 bin yeni sözcük türetilmiş. Biz daha bunların Türkçe karşılıklarını bulamamışız, Kürtçe karşılıklarını bulmak kolay mı bilmiyoruz.

Kendi kendini yönetme talebi?
Neden, sadece kendi kendilerini yönetmek istiyorlar hiç anlamıyorum. Bütün ülkeyi yönetmek varken, niye sadece kendilerini yönetmekle yetiniyorlar; Yalova'yı da yönetmek varken niye sadece Diyarbakır'ı yönetmekle kalıyorlar?
Bu ülkede Kürtler hiç Meclis başkanı, başbakan, cumhurbaşkanı, vergi dairesi müdürü, hâkim, savcı, vali, kaymakam olmadı mı? Yani bütün Türkiye'yi yönetiyorlar da neden Türkiye'den vazgeçip sadece kendilerini yönetmek istiyorlar?

Genel af?
Ne zaman ki PKK, 'ben silahları gömdüm' der, uzun bir barış dönemi yaşanır, o zaman emin olun buna, Yalovalı, Mersinli, İzmirli, Tekirdağlı da çıkar “Hadi devlet de şimdi bir adım atsın, artık barışma zamanıdır” der. O zaman işte toplumsal bir baskı oluşur, bundan çok eminim, ama önce bunu yapacak olan PKK'dır.

Aynı anda adım atılması?
O dediğiniz bu coğrafyada olmaz. Bu paranoya değil, bu coğrafyanın özel koşullarının olduğu bir gerçek. 1- Türkiye Nabucco projesini imzalıyor. 2- Belçika PKK'ya baskın yapıyor. 3- AİHM, KKTC'yi haklı buluyor. 4- ABD'deki komiteden Ermeni soykırımı tasarısı geçiyor. Bunların hepsi aynı gün oldu. Böyle bir tesadüf olabilir mi?
Bu müthiş bir coğrafya demek değil mi? Benim askerlik çağında oğlum var, ama buna rağmen söylüyorum: Bu ülkenin şartları özel ve zordur.
Solculuk, fabrikadaki işçinin hakkını savunmak olduğu kadar vergi cezasıyla sindirilmek istenen işadamını savunmak da solculuktur, ikisi aynı şeydir.

Ergenekon davası-CHP?
Türkiye'de çeteler de vardır, darbe girişimleri vardır, darbeler de vardır ve hepsinin üzerine gidilmelidir. Ama sizin içeri attığınız 100 kişiden 99'u suçlu, biri dahi suçsuz çıksa, ben o bir kişinin hukukunu savunurum. Kimsenin şunu demeye hakkı yok: “300 kişi aldık, 20'si gerçek darbeci.”
Eğer bunu derseniz siz çok kötü bir iş yapmışsınız. O 20'si gerçek darbeci de olsa ben suçsuzlara bakarım.
Öte yandan 12 Eylülcüleri yargılamayacaksın, 28 Şubatçıları es geçeceksin, 27 Nisancılarla sırdaş olup trilyonluk araba alacaksın, mevcut Genelkurmay Başkanı'yla “paslaşacaksın”, sonra da darbecilerden hesap sorduğunu söyleyeceksin. Bu iktidarın amacı demokratikleşme değil, askerlerin burnunu sürtmektir.

Asker-sivilleşme-CHP?
Askerler gölge etmesin başka bir şey istemez. 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, hatta 28 Şubat'ta ve 27 Nisan'da. Bunların sonucunda en fazla zararı gören hep CHP olmuştur.

27 Nisan'a sahip çıkmak?
Kesinlikle o gün yanlış yapılmıştır, CHP'nin tavrı o olmamalıydı.

367?
O dönem herkes hata yaptı.

Öymen'in Dersim konuşması?
Daha o anda yanımdaki arkadaşıma, “Eyvah çok kötü taraflara çekilecek” dedim. Aslında orada hiç kötü bir amaç yoktu, ama bazen virgülün dahi nereye konduğu önemli oluyor.

Çarşafa rozet takmak ya da çarşafı yırtmak?
Bir rozet takma töreninde, Genel Başkan önüne çarşaflı birisi geldiğinde ona rozeti takmasaydı asıl problem o olurdu. Genel Başkan o gün karşısına bir çarşaflı geleceğini biliyor muydu derseniz, bir genel başkan öyle işlerle ilgilenmez. Kaç kez birlikte organizasyona katıldık, bir kez bu tip konularla ilgilendiğini görmedim. Bunu gerçekten, inanarak söylüyorum. Çarşaf yırtma olayıysa tamamen yanlıştır.

Üniversitede türban?
Bir süre daha buzdolabında beklemesi gerekiyor. Toplum hazır olduğunda hep birlikte oradan çıkaracağız ve o sorunu da çözeceğiz.

Vatandaşa Ak Parti gibi geri dönmeliyiz
Ak Parti'nin CHP'den daha iyi yaptığını düşündüğünüz bir şey var mı?
Duble yol ve yolsuzluğu çok iyi yaptıkları kesin, ama örgüt anlamında da bizden çok çalışıyorlar. Birincisi adam adama markaj, birebir siyaset konusunda AKP çok başarılı. Tek tek anlatıyorlar insanlara, ikna etmek için uğraşıyorlar, emek harcıyorlar. Üstelik, 2002'den sonra edindikleri bir şey de değil bu onların.

Uzun bir inanmışlıktan, uzun bir mücadeleden geliyorlar. Mesela, “geri dönüş” CHP'nin şu an en önemli problemlerinden biridir.  Vatandaş e-mail atıyor, faks çekiyor, telefon açıyor, ama hepsine geri dönülemiyor. Oysa, AKP “AKİM” diye bir merkez kurmuş, 300 bin kişiye geri dönüş yapmışlar.
http://www.ensonhaber.com/politika/261041/chpnin-3-buyuk-gunahi.html

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.