Arınç: Rehinelerle İlgili Müjdeli Haberim Yok

Arınç: Rehinelerle İlgili Müjdeli Haberim Yok

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türk Konsolosluğu'nu basan IŞİD'in rehin aldığı Türklerle ilgili yeni bir gelişme olmadığını açıkladı.

Televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Arınç'ın açıklamalarından satır başları:

Musul'da yaşanan olaylara odaklandık. Bu yurttaşlarımızın bir an önce sağ salim Türkiye'ye ulaştırılmasını diliyoruz.

"TÜRKİYE'NİN REFLEKSİ SEVİNDİRİCİ"

"Böyle bir olay karşısında Türkiye'de bir refleks oluştu bu çok sevindirici. Bizler kendi aramızda bazen birbirimize kızabiliyoruz, eleştirilerde bulunabiliyoruz. Sadece muhalefet olarak demiyorum. BDP de HDP de sorumlu açıklamalarda bulundular, bunlar sevindiricidir.
Ama Musul olayında herkes birlik oldu.

Meclis'te de Dışişleri bakanımıza eleştiride bulunuldu ama genel olarak tek amaç yurttaşlarımızın kurtarılması istendi."

"SİZLERE MÜJDELİ BİR HABERİM YOK"

"Sabah itibariyle sizlere müjdeli bir haberim yok. Bir takım görüşmeler yaptım ama olumlu gelişmeler var. Çok hassas davranıyoruz. Örgütü biliyoruz, adını biliyoruz, amacı biliyoruz.
Türkiye’nin çabalarını sekteye uğratmamalıyız.

Karşımızda bir devletle konuşmak görüşmek noktasında değiliz. Bu örgütü etkileyebilecek unsurların çok hassas bir şekilde devrede olması gerekir. Devletimiz bu çabayı gösteriyor.

Kandil akşamı herkes dua etti, dua manevi bir araçtır.

Bir hükümet ne yapması gerekiyorsa fazlasını yapıyor. Bu kardeşlerimizi kucaklayacağız inşallah."

"ŞOFÖRLERİMİZ DE EMİN BİR YERDE"

"Şoförlerimizin emin bir yerde olduklarını biliyoruz. Serbest bırakıldıkları noktasında bazı açıklamalar var ama buna katılmam şu anda mümkün değil. Bir yerden Türkiye'ye doğru veya kendi araçlarını alıp Türkiye'ye dönebilecek noktada şu anda değiller.

Onlar (şoförler) ve konsolosluk görevlileri can emniyetleri bakımından çok güvenli yerdeler. Kendileri ile zaman zaman telefon irtibatı sağlanabiliyor. Orada, küçük yavrumuz da dahil olmak üzere, kendilerine hiçbir fena muamelede bulunulmuyor.

Ümit ediyorum ki çok kısa bir zaman içinde bugün hayırlı bir haberi, bir müjdeyi alabilecek noktadayız ama kırılganlık devam edebilir, çünkü karşımızda bir devletle, bir hükümetle konuşmak görüşmek veya bu konuda bir çaba göstermesini istemek noktasında değiliz.

Karşımızdaki örgüt bellidir, bu örgütü etkileyebilecek unsurların en iyi şekilde, çok hassas biçimde devrede olması gerekiyor, ben konuda hükümetimizin gereken her türlü çabayı yaptığını ve gösterdiğini biliyorum.

İnşallah, ümit ediyorum ki bugün Cuma'nın güzelliğinde bu kardeşlerimizi kucaklamak ve onların kurtulduklarını, en azından salimen güvenli bir yerden Türkiye'ye doğru yola çıktıklarını hep beraber duyabiliriz."

"IRAK GENELİNDE 120 BİN CİVARINDA VATANDAŞIMIZ VAR"

"Bir panik doğurmaması açısından bakanlığımız ikinci bir tedbir olarak internet sayfasından duyuruları kaldırdı. Bugün tekrar yenilenebilir. Bildiğimiz kadarıyla Irak genelinde 100 ile 110 bin civarında yurttaşımız var. Kürt bölgesinde 20 bin yurttaşımız var. Ortalama 120 bin civarında vatandaşımız var. Şu an büyük bir can güvenliği endişesi yok."

"TÜRK HAVA YOLLARINDA YETERLİ KAPASİTE YOK"

"Türk Hava Yolları veya diğer hava yolları bakımından yeterli kapasite olmadığı görüldü. Yüksek talep karşısında bunlar bir noktada tıkandı. İlave uçak seferleri yapılacaktır. Bir kısmına Irak Merkezi hükümeti tarafından izin gerekiyor. Bunun kısa sürede yapılması gerekli. Erbil havalimanında sorun yok. Ek uçak seferleri fazlasıyla yapılabilir. Karayolundan güvenli seyahat açısından verilen istikametlerin takibi gerekiyor. Yurttaşlarımızın birisinin bile burnunun kanamasını istemeyiz. Ek tedbirler gündeme gelecektir."

DAVUTOĞLU'NUN İSTİFASI

"Kılıçdaroğlu'nun istifa istediğine dair bir söz yok. Yapılan görüşmeden sonraki açıklamayı Faruk Loğoğlu yaptı. Kılıçdaroğlu'nun ağzından duymadık. Loğoğlu'nun siyasi bedel gerekir sözü söylendiğinde yadırganmayacak bir sözdür. Her olayın arkasından bir siyasi sorumluluk olabilir. Maden faciasının arkasından da olduğu gibi. Buna karşılık o bakanın bir cevabı mutlaka vardır. Sayın Kılıçdaroğlu edebe aykırı şekilde "Türkiye'nin gelmiş geçmiş en çapsız bakanı" ifadesini yüzüne söylemişti. Şimdi siyasi bedel demişse biraz daha edepli söylemiş demektir. Eğer bir siyasi bedel varsa bunun karşılığı verilir. Kılıçdaroğlu'nun bu sözü söylemesi de çok önemli değil. Meclis kürsülerinde de söyleniyor. Önemli olan sayın Bakan'ın verdiği bilgilerdir. CHP hükümeti bu konuda destekleyeceğini söylemiştir. Gensoru'yu geri çektiler. İç politika malzemesi yapmayacaklarını söylediler. Buna teşekkür etmek gerekir. 'En çapsız' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu'nun dün sadece bunu söylemiş olmasına teşekkür etmek gerekir."

IŞİD İLE PAZARLIK YAPILDI MI, TÜRKİYE'DEN DESTEK ALDI MI?

"Pazarlık diye bir şey söz konusu değil: Örgüt orada bazı cezaevlerini boşalttı. Irak'ın genelinde pek çok mahkum var. Örgüt taban bulamıyor. Bunları kullanıyor. Suriye'deki olaylarda da iki üç yıl sonra Esad rejimi ile birlikte çalışmak üzere veya karşı mücadele amacıyla gelen 5-6 örgüt var. Bu örgütlerin Türkiye'den yardım aldıkları ifade edilmiştir. Ancak elimizdeki kayıtlara göre kesinlikle hiçbir şekilde buradan bilinçli olarak Suriye veya Irak'ta çarpışmak için gidenlere ne izin ne fırsat verilmiştir. Hatta ihbar edilen olmuşsa geçiş yapacak amacı budur şeklinde ihbar gelmişse, bu kişiler derdest edilmiş ve geldikleri yere gönderilmiştir. Hiçbirinin geçişine izin verilmemiştir. Suriye'deki rejimin 4 yıl sonra bile Lübnan'dan Şİİ militanlar tarafından Esed'in yanında çarpışmaya başladıklarını biliyoruz. Bunlara karşı bazı örgütler Esed'e karşı çatışmaktadır. Suriye'nin kuzeyinde PYD ile de bu örgütler çatışıyor. Pek çok örgütün elinde silah var. Böyle karmaşık bir yapıda Türkiye'den insani yardım dışında dışarda çarpışan bu örgütler ÖSO dahil olmak üzere silah yardımı ve silahlı güç geçişine izin verilmemiştir. Bunu batılı dostlarımızla konuştuğumuzda da Türkiye'nin bu konuda hassas davrandığını söylüyorlar. Avrupa'dan da dahil olmak üzere bazıları cihatçı anlayışları sebebiyle çatışma noktalarına gidebilir uyarısı yapılmakta. Biz sınırlarımızda tedbir aldık. Bu sınırların bir kısmı da başka güçlerin elinde. Türkiye'den yardım gitmiş midir sorunusa kesinlikle hayır diyoruz. Ama Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından da bu örgütlere 3-5 kişinin katılımı sözkonusudur. Nasıl gitmişlerdir, Avrupa'dan mı Kafkaslardan mı veya Türkiye'den mi tespit edemediğimiz anlarda kısıtlı sayılı kişlierin geçmiş olması muhtemeldir. Avusturyalı Alman Balkanlardan gelen varsa, Selefi Cihatçı anlayışla kavga ediyorsa, Türkiye'nin sınırını aştığı anlamına gelmez. Türkiye için bu minimum seviyededir.

Biz kesinlikle herhangi bir şekilde bu örgütlerle ilişkil içinde değiliz. BMGK'nın terörle mücadele konusunda ve finansman konusunda aldıkları bütün tedbirlere biz uyuyoruz. Mutlaka bu kararlarla bakanlar kurulu kararımızla iştirak etmiş durumdayız."

"HEDEFLERİ TÜRKİYE DEĞİL"

"Yurttaşlarımızın can güvenliğinin birinci öncelikli olduğu bir yerde örgütü ele almak örgütün hedeflerini varacağı noktaları veya oradaki faaliyetlerinde geldiği noktaları açık biçimde ortaya koymak durumunda değilim. Şu andaki gayretlerinden faaliyetlerinden Türkiye'nin bir hedef haline gelmediği ve öyle görülmediği açık ve ortadadır. Türkiye'ye yönelik bir eylem sözkonusu değildir. Konsolosluğumuz Türk toprağıdır. Ama oraya yapılan saldırı ve rehin alma olayı elbette bunun Türkiye'ye yönelik ayrıca bir anlamı olduğunu göstermez. Türkiye toprakları hedef değildir. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim."

ANKARA "TESLİM OLUN" ÇAĞRISI YAPTI MI?

"Bu soruyla Musul konusunu kapatalım. Çok hassas bir noktadayız. Olaylar anı anına takip edilmektedir. TBMM'de MHP'li milletvekili bir gün önce bunlar biliniyordu da niçin şunlar yapılmadı şeklinde bir konuşması ve bu konuşmaya atfen bazı vekillerin laf attıklarını biliyorsunuz. Bizim haber kaynaklarımız çok güçlüdür. Ne olduğunu ve ne olacağını biliyoruz. Sayın Oğan'ın haber kaynağı çok yakınındaki biri olabilir. Ama biz bakanlığımızın elde ettiği bütün bilgileri kamuoyu ile her an paylaşma durumunda değiliz. Bunların bir mahremiyeti olacaktır. Sinan Oğan kadar rahat değiliz. O en yakınındaki kişi, gerekirse söylerim kim olduğunu, bunu Meclis kürsüsüne götürerek şov yapmasını vatanseverlik olarak görmüyoruz. Bizim elbette işgal ihtimalinden haberimiz vardı. Bunun için gereken her tedbir alınmıştır. Orada bayrağımız dalgalanmaktadır. Güvenlik güçleri elleri tetikte beklemektedir. İçeride 30 güvenlik gücü vardı ama kadın, bebek ve çocuk da vardı. Çatışma halinde hepsinin can güvenliğinin tehlikeye düşeceğini biliyoruz. Kuşatmayı yapan veya konsolosluk önünde 1000'e yakın silahlı güçle 'burayı terk edin' diyenlere karşı akıl ve düşünce çatışın talimatı mı verir yoksa güvenli bir şekilde orayı terk edin talimatı mı verir? Sayın Bahçeli gibi 'direğe tırmanan adamı alnının çatısından vurcaksın' sözünün arkasında değiliz. Kızılelma'da Mogadişu baskınına karşı askerlerimizin yaptığını zevkle izleyebilirsiniz. Orası Mogadişu... Ama 1000 kişiden bahsediyoruz. Her birinde otomatik silah var. Tank var... Bunlar sizi oradan çıkarmaya zorluyor. Güvenliğimiz açısından ve bilgilerimiz açısından her şey yapıldığına göre o kahraman polislerimize siz böyle hareket edin demek doğru bir harekettir. Dünyanın her ülkesinde bu böyle yapılır. Bunu bir cesaretsizlik olarak görmeyin. Bunu yanlış bir karar olarak da görmeyin. Birinin kahramanlık taslamasını gerekli görmüyoruz. Reel politika yapıyoruz. Doğru olan yapılmıştır. İnşallah o arkadaşlarımıza en kısa zamanda kavuşacağız."

KONSOLOSLUK NEDEN BOŞALTILMADI?

"'100 km öteden yürümeye başladılar konsolosluğu boşaltıp bayrağı indirip sıvışalım gidelim.' diyemezsiniz. Böyle bir şey olsa Türkiye ne hale gelirdi? O zaman siz bize ne söylerdiniz? Biz son noktaya kadar olayları takip edip içerideki insanların hayatlarının endişesi için en doğru kararı verdiğimizi düşünüyorum."

TÜRKİYE'DE IŞİD MİLİTANLARI VAR MI?

"Çok bilgi kirliliği var. Kasım ayında ben ABD'ye gitmiştim. Başkan yardımcısı Joe Biden ile bir buçuk saat görüştük. Bölgemizdeki olayları da görüştük. Suriye ve Irak konusu gündeme geldi. ABD de biliyor ki Türkiye'de bir taban bulabilmiş değiller. Şüphesiz dünyanın her ülkesinde olduğu gibi burada da aşırı unsurlar olabilir. Bunların yayın organları hatta radyoları bile olabilir. Ama bunlarla işbirliğine azmetmiş bir topluluktan bahsedemezsiniz. Türkiye başka bir ülke değil. Ferden bu işe ilgi duyan veya kandırılmış, Çeçenistan'dan Afganistan'dan bir coğrafyaya gidip de cihad edeyin diyen 3-5 kişi olabilir. Bunlar dikkate alınacak sayıda değildir. 3 bin tane var diyorlar. Kesinlikle böyle bir şey yok. Böyle bir şeyden söz edilemez. Türkiye aşırı radikal unsurlara karşı hiçbir zaman tavizkar olmamıştır."

KOMUTANLIK BAHÇESİNDE BAYRAK İNDİRME SKANDALI

"Bayrağı indiren kişinin eylemi suçtur. Çirkin yakışıksız bir harekettir. Bunun sivil bir alanda başıboş bir yerde emsalinin yüzlerce olduğu tenha bir yerde indirilmesinden farkı şudur ki olay askeri bir bölgede cereyan etmektedir. Korunan bir yerdedir. Ya nöbetçisi vardır veya girilmesi yasaktır. Şimdi TRT'nin bahçesinden bayrağın indirilmesine nasıl bakacaksak, askeri bölgede nasıl yapılacağına biraz farklı bakmalıyız. Buraya birinin girmesi doğru değildir bir kere. Yukarı çıkmış bayrağı indiriyor. Müdahale edeceksiniz. Bu işi yapmasını engelleyeceksiniz. Alıp indirdiyse koşup yakalayacaksınız adalete teslim edeceksiniz."

"Bunlar neden yapılmadı? Bunlar o bölgede güvenliği sağlamakla görevli, bayrak, kule nöbeti yapan, asker polis ne varsa onların sorumluluğundaki bir iştir. Neden buna izin ve imkan verildi? Niçin bu adam yakalanmadı? Sorumlular o sırada görevliler kimse onlardır. Onlardan hesabı sorulacaktır. Sayın Bahçeli başka bir şey söylüyor. 'Alnının çatısından vurarak indirmek haktır' diyor. Helalliğine karışmam ama hukuktur dersen yanlış olur. Sen hukuku bilmiyorsun. Hukuk bu değildir. Türkiye hukuk devletiyse her suç işleyenin karşılığı bağımsız mahkemede verilir. Bu fiili yapan kişi yakalandığı zaman cezası ağır olur. TCK'nin 300. maddesinde bu hareket 1 yıldan 3 yıla kadar hapistir. İdam cezası kalkmıştır. Adam öldürmenin cezası da bellidir. Bayrak indirmenin cezası da alnının çatısından vurmak değildir. BBP genel başkanı da halletmek lazımdı diyor. Yanında da Kılıçdaroğlu var. Vurup geberteceksin diyor. Kılıçdaroğlu ne diyor peki? Çok terbiyesizce saygısızca diyor ki: 'Bülent Arınç gayet net açıkladı asker bir şey yapmayacak isterse garnizon işgal edisin' dedi. Ben böyle bir şey söylemedim. O da askerin kurşun atmasının alnının çatısından indirilmesini istiyor. Üçü anlaştılar. Bozkurt işaretinin olumlu sonuçları bunlar. Hangi ülkede yaşıyoruz? Bunlar Türkiye'yi idare ederse halimiz ne olur? Her halt işleyeni alnının çatısından vursak cesetten geçilmez Türkiye. Elindeki idam mahkumu asamamış insanlar alnının çatısından vurmaktan bahsediyor. Böylesine milliyetçilik söylemleri gerçek milliyetçilik değildir. CHP gibi sosyal demokrat bir parti de bunu istiyor."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.