8 yıllık kesintisiz eğitimin sonu mu geliyor?

8 yıllık kesintisiz eğitimin sonu mu geliyor?

Milli Eğitim Şûrası'na çağrılmamamız, görünen o ki bir işgüzarlık örneği. MEB Basın Müşaviri Ülkü Ural, aradı. “Gözümüz sizi aradı” dedi. “Çağırdınız da gelmedik mi!” dedim.

Milli Eğitim Şûrası'na çağrılmamamız, görünen o ki bir işgüzarlık örneği. MEB Basın Müşaviri Ülkü Ural, aradı. “Gözümüz sizi aradı” dedi. “Çağırdınız da gelmedik mi!” dedim.
Ural, listelere son şekli Bakan Çubukçu'nun verdiği yönündeki açıklamaların doğru olmadığını, Bakan Hanım'ın önceki yıllardaki müeyyide ne ise aynen uygulanmasını istediğini söyledi.
Bu durumda son 10 şûraya katılan birisi olarak, bizim de orada olmamız gerekirdi. Ama hiç önemli değil. Uzaktan da olsa gelişmeleri izlemeye devam ediyoruz.

18. Milli Eğitim Şûrası?
Hafızalarınızı biraz zorlarsanız 15 yıl öncesinin önemli tartışma konularından birisi de 8 yıllık temel eğitimin kesintili mi yoksa kesintisiz mi olacağı yönündeydi.
O zaman da kamplara ayrılmıştık. Kesintiliyi destekleyenlerle, karşı çıkanlar arasında kıyasıya mücadele olmuştu. Sonunda dönemin Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan 13-17 Mayıs 1996 tarihleri arasında 15 Milli Eğitim Şûrası'nı topladı ve nihai karar alındı.
İlk ve ortaokulların birleştirilerek ilköğretim adını alması ve 8 yıllık temel eğitimin kesintisiz olması gerektiği, MEB'e tavsiye edildi. Sonra da uygulamaya geçildi.
Kızılcahamam'daki 18. Milli Eğitim Şûrası'nda yine temel eğitim konuşuluyormuş. Kesintisiz eğitime son verilsin kararı çıkartılmaya çalışılıyormuş. Peki gerekçe ne? İşte o ortada yok.
Hani bu konuda bir araştırma yapılır, artılarıyla eksileriyle bir rapor sunulur ve ardından da yarardan çok zarar getirdiği iyi anlatılırsa, niye karşı çıkılsın ki. Ama öyle değil de, dün ne yapıldıysa yanlıştır, dayatmadır anlayışı çerçevesinde hareket edilirse işte bu sakıncalıdır.
8 yıllık eğitimin artıları kadar eksileri de var. Bu doğru. Olaya politik açıdan değil pedagojik açıdan bakmak gerekir. Ama nerde...
MEB Kız Teknik Eğitimi Genel Müdürü Emine Kıraç, şûrada hızını alamayıp öylesine coşmuş ki, 15 yıl önce bu kararı alanın kendi bakanlığı olduğunu adeta unutmuş:
“Hepimiz kız çocuklarının okullaşması, ekonomik özgürlüğünü alması ve daha iyi anne olarak yetişmesi için uğraş veriyoruz. Biz ortaöğretime bu çocukları geçirelim, erken evlilikten kurtaralım derken böyle bir kararın alınması ülkemiz adına zuldür, günahtır. O nedenle bu madde değiştirilmeli“
İlgili komisyon sonunda şu kararı almış:
“İlköğretim okullarında zorunlu eğitim kademeli olmalı. Öğrencilerin fiziksel gelişim ve yaş farkı dikkate alınarak ayrı binalarda eğitim verilmeli.“
Anlaşılan o ki Milli Eğitim Şûrası'nda tavsiye kararı alan üyelerin çoğu, Türkiye koşullarının pek farkında değiller.

Karma eğitim
Temel eğitimin kademeli olması konusunda hemfikiriz. Çünkü kesintisiz eğitim dayatması yüzünden Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden birisi olan on binlerce köy okulu bir gecede yok edildi. Daha da önemlisi, mini minnacık çocuklar ya yatılı bölge okullarına mecbur bırakıldı ya da taşımalı eğitim adı altında yollarda sefil edildi.
MEB, şûra kararını hiç beklemeden bu konuya çok önceden bir çözüm üretebilirdi ama hep görmemezlikten geldi. Ama alınan kararın ikinci bölümü, sanki pedagojik olmanın çok ötesinde. Yaş gruplarına ve çocukların fiziksel gelişimlerine göre ayrı binalar istemek, pek çok art niyeti de beraberinde getirir ki, bunun bir adım sonrası da, karma eğitime son verilsin olur!

Birleştirilmiş sınıflar
Komisyonda alınan kararlardan birisi de birleştirilmiş sınıf uygulamasının kaldırılmasına yönelik. Yani öğrenci sayısının azlığı ya da öğretmen eksikliği nedeniyle 2, 3 bazen de 3, 4 sınıfın bir arada aynı sınıfta öğrenim görmesine son verilmesi yönünde olmuş ve daha da öteye gidip şu karar alınmış:
“Kademeli olarak ikili öğretim ve birleştirilmiş sınıf uygulamasının sona erdirilmesi, kalabalık sınıf mevcutlarının çağdaş ölçütlere göre (20-25) düzenlenmesi...”
Bu kararı okuyunca, 15 yıl öncesini anımsadım. Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'ın şûrada söylediği sözler aklıma geldi.
Güya, 10 yıl sonra, tam gün eğitime geçilecek, birleştirilmiş sınıflar kaldırılacak, sınıf mevcutları 30'un altın inecek, öğretmensiz okul kalmayacak, her öğrenciye en az bir yabancı dil öğretilecekti.
Onca para kesildi ve aradan bırakın 10 yılı, 15 yıl geçti? Ama hâlâ aynı sorunları tartışıyoruz!..
Özetin özeti: Kim ne derse desin Türkiye'nin en büyük sorunu eğitim. Ama daha da büyük bir sorun eğitim konusundaki duyarsızlığımız!..

Abbas GÜÇLÜ-Milliyet

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.