CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, milletvekillerinin emekli maaşlarına yapılan zamların bir fonda toplandıktan sonra eğitim bursu olarak dağıtılmasını önerdi. AKŞAM'a konuşan Oran, özetle şunları söyledi:
- Asgari ücretlinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı, muhtar maaşının 370 TL olduğu, asgari ücretliye yüzde 10 zam tartışmasının bile hükümetin elini titrettiği bu ortamda milletvekilleri kendisine farklı bir uygulama içinde olmamalı. Bu konuda kademeli bir plan yaptım. Bu planı, mektupla Genel Başkanımız'a ileteceğim. İlk olarak, CHP'nin bunu Anayasa Mahkemesi'ne götürmesini, Cumhurbaşkanı'nın da veto etmesini isteyeceğim. Olmazsa, bu haktan yararlanan vekillerin zam farklarından fon kurulup, bu fonun eğitim bursu için kullanılmasını önereceğim.
- Ben bu haktan 2013 yılında yararlanıyorum. Hakkımdan vazgeçeceğim ama yasa gereği 'bunu istemiyorum' deseniz de hesabınıza yatıyormuş. O nedenle ben, bu hakkımı elime almadan eğitim bursu olarak kullanılmasını sağlayacağım. Zammı, gazetelerden öğrendim.
- Bu konuda disipline verilen arkadaşlarımızın da oldu bittiyle gerçekleştiği için kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum.

Ticari ambargo uygulayalım
- Fransa, 2001'de Ermeni soykırımını kabul etti. Soykırımı inkarın suç olacağı da 2006'dan beri tartışılıyor. Hükümet bu noktada eksik kalmıştır.Yoğun çabayı Ortadoğu ve Arap ülkelerine harcıyor. Şu an Ortadoğu savaş alanı. Öyle ki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin seçim kampanyasını yürütenler, şimdi Tunus, Libya, Mısır'da Müslüman Kardeşler'in seçim kampanyasını yürütüyor. Öte yandan Fransa halkının yüzde 90'ı düşünce özgürlüğüne karşı olan bu yasayı benimsemiyor. Halkta bu görüş varken, çabasını buraya yöneltseydi siyasetçilerin bu hareketini engelleyebilirdi. 2015 yılı Ermeni olaylarının 100. yılı diye dünyada bir kampanya yürütülüyor. Fransa'daki bu kabul, domino etkisiyle diğer ülkelere yayılabilir. Hükümetin bundan sonrası için de riskli olabilecek ülkelerde yoğun lobi trafiğine girmesi gerekir.
BU TECRÜBEYİ İTALYA'YLA YAŞADIK
- Hükümet tepkisini açıkladı. Ama bu konuda kararlılığını ortaya koyması lazım. Bunun yolu da ekonomiden geçiyor. Fransa'yla Türkiye arasında 20 milyar dolarlık ticaret, 10 milyar dolarlık da ithalatımız var. Biz bu tecrübeyi 1998'de terörist başı Apo'yu ev hapsinde tutan İtalya'ya karşı yaşadık. Türkiye, İtalya'dan iadesini istemişti. Ben de o zaman tekstil sektörünün başındaydım. Ciddi ambargo uyguladık. İthalatta 6 ayda yüzde 31 oranında düşüş oldu. İtalyan işadamları bizlerle buluşarak, krizin çözülmesi için aktif rol oynadı. Siz Fransız siyasetçileri ikna edemezsiniz ama bu siyasetçilere oy veren vatandaşların, ekonomi üzerinden onları eleştirmesini sağlarsanız etkili olursunuz.
- Muhalefet olarak her şey kötü demiyoruz. Evet ekonomide büyüme var. Ama bu büyüme vatandaşın cebine girmiyor. Borç stokunun GSMH'ya oranı yüzde 40. Bu oran bugüne kadar yüzde 30'un üstüne çıkmamıştı. Borçlanmayı teşvik eden bir yaklaşım. Cari açığın GSMH'ya oranı yüzde 10. Bu ABD'den üç kat büyük. Türkiye, sıcak paranın müptelası olmuş. Enflasyon canavarı iki haneli tekrar hortladı. Hane halkının 2003 yılındaki borcu 13.4 milyardan yüzde 765 artarak bugün 236 milyara ulaşmış. 9 yıllık AKP iktidarında vatandaşın borcu artmış. AKP, bu politikasıyla maaşları aşağıya çekip, vergi yükünü arttırıp, halkı tüketime teşvik ediyor.

Tüzük kurultayı gecikmesin
- Partinin birlik ve bütünlüğünün sağlanması için tüzük kurultayının yapılması gerekiyor. Bunun gecikmesi parti içinde tartışmalara, kutuplaşmalara yol açıyor. 12 Haziran'dan sonra tüzük kurultayı hemen yapılmalıydı. Örgüt bu konuda rahatsız. Bununla birlikte, parti içinde tüm kurulların görev tanımının yapılarak, kurumsallaşma çalışmasına başlanması gerekiyordu. Yönetim ve iletişimde verimli sonuç alabilmek adına. Tüzük kurultayının yapılmaması, seçimli kurultaya dönüşmesi endişesinden olabilir.

 Akşam