YSK, elli yıldır tuttuğu teraziyi bıraktı

YSK, elli yıldır tuttuğu teraziyi bıraktı

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) halkoylaması süresinin halkoylaması kanununda yazılı olduğu gibi 60 gün sonra değil, 120 gün sonra yapılmasına karar verdi. (Resmi Gazete: 13.05.2010)

Bu kararın Anayasa'ya aykırılığını göstermeye çalışmak istiyorum.

YSK kararının dayanağı, "Seçim kanunlarında yapılan değişiklikler, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz" diye yazan Anayasa'nın 67'nci maddesinin son fıkrasıdır.

Bu fıkra 2001 yılında Anayasa'ya konulmuş bir hükümdür. 1970 sonrasındaki otuz yılda, 28 hükümet güvenoyu almış, iki askeri müdahale yaşanmış, hemen her seçim öncesinde seçim sistemi değiştirilmişti. 1999 seçimleri sonrası kurulan üçlü (DSP, MHP, ANAP) koalisyonu döneminde, partiler arası komisyonun uzun süre çalışarak hazırladığı 35 maddelik kanun teklifi, 400'ün üzerinde oy alarak kabul edildi.

'Seçimler' kelimesi, söz konusu 67'inci maddenin sekiz fıkrasının üçünde geçmektedir. Bu üç fıkranın ikisinde 'seçimler ve halkoylaması', YSK'nın dayandığı fıkrada ise, sadece 'seçimler' ibaresi vardır.

Eğer yasa koyucu, 'Halkoylamasıyla' 'seçimler' arasında fark görmeseydi, seçimler ve halkoylamasını ayrı ayrı yazmazdı. Örneğin, üçüncü fıkra, "On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçme ve halkoylamasına katılma haklarına sahiptir" biçiminde yazılmaz, "On sekiz yaşını dolduran her Türk vatandaşı seçime katılma hakkına sahiptir" diye yazılırdı.

Bu maddeden açıkça anlaşılmaktadır ki, Anayasamız 'seçimler' ile 'halkoylamasını' farklı görmüş ve farklı düzenlemiştir.

Bu anlayışla 1987'de, halkoylaması işlemlerini düzenlemek için 'Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun' çıkarılmış, bu kanuna özel propaganda, oy pusulası, kütük ve diğer bazı işlemlerde uygulanmak üzere özel hükümler konulmuştur.

Seçimlerde uygulanacak propaganda hükümlerinin değişmesi halinde (nitekim 8 Nisan 2010 tarihinde değişmiştir) halkoylamasındaki propaganda kuralları değişmez; diğer yandan halkoylamasını düzenleyen kanundaki propaganda hükümleri değişirse, milletvekili seçimlerinin propaganda hükümlerine ve Anayasanın 67'nci maddesinin son fıkrasına bağlı olmaz.

Halkoylaması işlemlerinde, seçim kanunlarının, özellikle 298 sayılı kanunun, uygulanacağında kuşku yoktur.

Barolar, odalar birliği, kamu tüzel kurumlarının seçimlerinde de, özel kanunlarına göre seçim kanunları uygulanır; ancak o kurumların seçimlerinde kimse 67'nci madde son fıkrasına bakmak gelmez.

Milletvekili, yerel yönetim, barolar, odalar birliği, kamu tüzel kurumları seçimleri ve halkoylaması işlemleri birbirinden farklı işlemlerdir, hepsinin adı 'seçim'dir ama, her kurumun seçimlerinde kendine özgü hükümler ile, seçim kanunlarının genel hükümleri uygulanmaktadır.

Özetle, her 'Halkoylaması' işlemi, 'seçim işlemi' değildir; halkoylaması ayrı bir kanunla düzenlenmiş, bazı işlemlerinde seçim kanunları uygulanan ayrı bir kurumdur.

YSK, 67'nci maddenin son fıkrasının halk oylamasıyla ilgisi bulunmadığını, genel seçimlerle ilgili bir düzenleme olduğunu, 'halkoylaması' ile 'seçimlerin' farkını göz ardı etmiş, görmezliğe gelmiştir. Bu kararıyla YSK, bilerek ve siyasal amacına uygun karar oluşturduğu izlenimini vermekten çekinmemiştir.

YSK gözlerini açmış, tuttuğu teraziyi bırakıp, elli yıllık geleneği yıkmıştır.

Çok yazık ve de çok ayıp! (Tarhan Erdem - Radikal)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.