Yöneticilik Sınavlarının Değerlendirilmesi

Yöneticilik Sınavlarının Değerlendirilmesi

Yöneticilik Sınavlarının Değerlendirilmesi

Bilindiği üzere uzun bir süredir öğretmen camiasını meşgul eden yöneticilik sınavları nihayet 01 ve 02 Ekim 2011 tarihlerinde yapıldı. Şimdilik en azından yorucu bir sürecin nihayetlenip yerini sükûnete bırakması öğretmenler açısından işin olumlu yönünü teşkil etmekle beraber bu sınav aynı zamanda öğretmen camiası ve eğitim adına bazı değerlendirmeleri yapmayı ve bu değerlendirmelerden çıkan sonuçlarlara göre eğitime farklı bir açıdan da bakarak sorunlara çare aramayı zorunlu kılmaktadır. Dahası bu sınavda çıkan tartışmalı sorular ve cevapları yanlış verilen sorular ortalığı toz dumana katmış durumda ve sağlıklı bir çözüm beklemektedir. İşte tüm bu açılardan önce tartışılan soruları masaya yatırmayı daha sonra ise sınavların bir değerlendirmesini ve analizini yapmayı okurlarımızla bir nevi fikir teatisinde ya da paylaşımda bulunma adına kaleme almayı ihtiyaç hissetsim. Özellikle sınava giren arkadaşların bu konuda sağlıklı, yapıcı ve iyi niyetli katkıları bu konunun olgunlaşmasına ve tüm detayları ile tartışılmasına olumlu katkı sağlayacaktır.

Tartışmalı Sorular

1) Müdür Başyardımcılığı ve Müdür Yardımcılığı Sınavı:

-A kitapçığı 7.soru: Bu soru aşağıdaki cümlelerin hangisinde yanlış yazılmış bir kelime vardır? Diye sorulmuştur. Hemen belirtelim ki cevap anahtarına bakıldığında bu sorunun  iptal edildiği görülmektedir.

Oysa sorunun cevabı çok açık ve net olarak  B şıkkında bulunan “Yorgunsunuzdur, bu akşam size gelmiyelim” cümlesindeki “gelmiyelim” kelimesinde olduğu görülmektedir. Çünkü kelimenin doğru yazımı “gelmeyelim” şeklinde olması gerekirdi ve zannediyorum sınava girenlerin tamamına yakını da bu şıkkı işaretlemiştir ve dolayısıyla da soruyu doğru yapmıştır. Çünkü diğer şıklara bakıldığında yanlış yazılan bir kelimenin olmadığı görülmektedir.   Sabredemez kelimesi çeldirici gibi gözükse de “Sabır” kelimesindeki “ı harfi düştüğü için bitişik yazılması doğrudur. Bu nedenle bu sorunun neden iptal edilmiş olduğunu doğrusu ben anlamış değilim. Çünkü bu kazananların sayının artmasına vesile olacağı için sonuca tesir edecektir. Dolayısıyla eğer ben yanlış anlıyorsam bu konuda yetkin olan ve bilgi sahibi olanların açıklık getirmesine doğrusu müteşekkir olurum.

2) Müdürlük Sınavı

 1-A Kitapçığı 6. soru: “Aşağıdakilerin hangisinde noktalı virgül doğru kullanılmıştır?” Soru bu şekildedir.  Cevapların B) şıkkında “Gün gelir, herkes önünde eğilir; gün gelir kimse arayıp sormaz”  D) şıkkı ise “ Düşüncelerindeki tutarsızlığın farkındayım; ama bunu ona söylemeye cesaretim yoktu.” Şeklindedir.

Şimdi herkesin çok iyi bildiği üzere sıralı cümlelerin arasına noktalı virgül konur ve bu kurala göre B) şıkkında noktalı virgül doğru kullanılmıştır. Zaten cevap anahtarında doğru cevap da B) şıkkı kabul edilmiştir. Burada herhangi bir sorun yoktur.

Anacak asıl tartışma konusu D) şıkkındaki “ ama” bağlacından önce kullanılmış olan noktalı virgüldür. Çünkü kaynakların tamamına yakını ama, fakat, ancak gibi bağlaçlardan önce noktalı virgül kullanılacağını yazmakta ve ben dahil bir çok insan da bunu böyle bilmektedir. Dolayısıyla bu genel kurala ve yaygın kabule göre D) şıkkı da doğru olması gerekir gibi bir durum tartışmanın odağıdır. Bu durumda da bir sorunun iki doğru cevabı olamayacağına göre sorunun iptali gündeme gelecektir.

İşte bu tartışmaları bitirecek olan açıklama ise PegemA yayınlarının Müdürlük Kitabının 62. sayfasında yazmaktadır. Zira bu kitaba göre özetle ” Ama, ancak vb. bağlaçlardan önce noktalı virgül kullanmak genel kural olmakla beraber yine de kullanıp kullanmamak yazarın üslubuna bağlı olarak serbest bırakılmıştır.” Şeklinde ifade edilmektedir. Ayrıca bu konuda şifahi olarak sorduğumuz Türkçe öğretmeni arkadaşlarımız özetle “ Diğer tüm bağlaçlardan önce ve sonra herhangi bir noktalama işareti kullanılmadığı kuralından hareketle ama, fakat gibi bağlaçlar da nihayetinde bir bağlaç oldukları için ve de zaten cümleyi okurken okuyanı duraklatıp noktalı virgülün görevini yerine getirdiği için bu bağlaçlardan önce kullanılması serbest olmasından da öte gereksiz olarak görülmektedir uzmanlarca” şeklinde bir değerlendirmede bulunmuşlardır.

Dolayısıyla gerek PegemA kitabından gerekse Türkçe öğretmeni arkadaşlarımızın değerlendirmesinden çıkan sonuç “ama’ dan önce kullanılan noktalı virgülün yazarın tercihine bağlı ya da gereksiz” olduğu şeklindedir. Bu değerle değerlendirmelere göre bakanlığın da cevap anahtarında kabul ettiği B) şıkkı doğrudur.

Ancak gel gelelim böylesi bilinen bir yaygın kuralın istisnasını soru olarak sormak sorunun güvenilirliğini düşürdüğü gibi olsa olsa bir acemilik olabilir. Kaldı ki “İstisnalar kaideyi bozmaz” diye de prensip olduğunu bile bile. Ancak bu durum tartışmaların biteceği anlamına da gelmez, bence bakanlık bu acemiliğini telafi etmeli ve bu soruyu iptal etmelidir.

2- A Kitapçığı 92. soru: Okul servisi araçlarının 20 mi yoksa 12 mi olduğu şeklindeki sorudur.

Nitekim en çok tartışma konusu olan soru budur. Zira bilindiği üzere konuyu özetlemek gerekirse, sınav yapıldığı gün yürürlükteki yönetmelikte 20 olarak yazmaktadır. Ancak Nisan ayında yargı bu 20 yaşı iptal etmiş olmasına rağmen Bakanlık yönetmelik değişikliğini yapmamıştır. Hem de yargı kararlarının bir ay içinde uygulanmasının zorunlu olduğu bilindiği halde. Dolayısıyla yargı 20 yaşı iptal edince önceki yaş olan 12 yaş geçerli gibi algılanmaktadır. Algılanmaktadır diyorum çünkü yargı kendisi kalkıp falanca yaştaki araçlar olsun gibi bir hüküm belirleyemez bir başka ifadeyle yürütmenin işine karışamaz. Bu durumda ise bir ay içinde yürütmenin yani bakanlığın yeni bir düzenleme yapması hem yasal zorunluluk hem de yasal boşluğun doldurulması adına bir ihtiyaçtır. Çünkü yargı yirmi yaşı iptal etti diye yönetmelikte yazmayan eski yaş yani 12 kendiliğinden yürürlüğe girmez bence. Eğer böyle düşünülürse yargının yerindelik yetkisini kullandığı yani yürütmenin işine karıştığı gibi bir hukuksuzluk ortaya çıkar ki bu defa yine araçların yaşını 12 olarak kabul etmek de ayrı bir hukuksuzluk ve de ayrı bir yanlış olur. Dolayısıyla her halükarda 12 kabul etmek yanlış olur. 20’yi doğru kabul etmek sınav günü yönetmelikte yazdığı için sınava girenler açısından haklı gibi gözükse de yargı kararı gereği de hukuki birgeçerliği kalmadığı için bence yine yanlış olur. Nihayetinde hukuka uygun olmayan bir durumu doğru kabul etmek de ayrı bir sorun olur bence.

Sonuç olarak bu konu biraz sakal bıyık meselesini andırmakta olup bu sorunun iptal edilmesi kaçınılmazdır.

Sınav Hakkında Genel Değerlendirme

Öncelikle il göze çarpan bu sınava katılımın çok yüksek düzüyde olmasıdır ki önceki sınavlardan da hatırlanacağı üzere artık bu durum bir klasik halini almış durumdadır. Neredeyse şartları tutan herkes başvurmuş demek mümkündür. Yalnıza bayanlarda katılım düşüktü ki bu durum da zaten bilinen ev işleri, çocuk, tam gün okulda bekleme zorunluluğu vb. nedenlerle beklenen bir durumdu. Tabi ki sınava girmek herkesin hakkıdır ve girmesi de doğaldır. Ancak bunca zahmetin ve gereksiz zahmetin altına girdiğini bile bile ve de ekonomik getirisi olmadığı halde bu rağbet niye? Diye sormadan edemiyor insan. Aslında bu durumu biraz da tersinden düşünürsek her idareci olmak isteyen öğretmen aynı zamanda sınıftan kaçmak istiyor şeklinde yorumlamak da mümkün. İşte meselenin kırılma noktası tam da buradadır. Yani öğretmeni sınıftan çıkaran sorunlar nelerdir? İşte bu sorunun cevabı önce bakanlıkça sonra da akademisyenlerce bilimsel araştırmalarla araştırılmalı ve sınıftaki problemlerin kaynağı ne ise bulunarak çözüm bulunmalıdır bence.

Bir değer değerlendirme ise bu sınavların önceki sınavlara göre Türkçe hariç diğer konular açısından biraz daha ayrıntı içerdiğini dolayısıyla da az da olsa zor olduğunu söylemek mümkündür.

Bazılarınca özellikle de sınavı kötü geçenlerce ipe un serme çabalarından kaynaklanan sınava gölge düşürme gayretleri olabilir ve bu konuda bazı kurum, kişi ya da grupları potansiyel torpilci gibi bir yaklaşımla ucuz işlere bulaşanlar olabilir. Ancak sınavın selameti açısından bu tür insanlara gülüp geçmek bence sağduyulu insanların yapması gereken davranış şekli olmalıdır.

Son olarak ise sınavda çıkacak olan konular önceden belli olduğuna göre bu konuda yazılmış olan en kötü kaynağın bile % 60’nı, 70’ini tutturmuş olması son derce olağandır. Soru olarak değilse bile konu anlatımı sırasında önemli yerlere dikkat çekerek bunu tutturması mümkündür, hatta kaçınılmazdır. Dolayısıyla zaten 50’nin altında tutturamayan kaynakların oturup nerede hata yaptık da sınavın nabzını tutamadık diye düşünmeleri bence daha doğru olur. Değil soru avcısıyız, şu kadar soru tutturduk vb. ifadelerle işi reklama dökmek…

Netice olarak bu sınavın ülkemize, eğitimimize, öğretmen camiamıza ve sınava girenlere ve bilhassa kazananlara hayırlı olmasını dilerim.

                                                                                                           06.10.2011

 

                                                                                                                       Cafer GÜZEL

 

[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum